Oteki tradutor Espanhol
4,803 parallel translation
- Oteki cocuk daha tatliydi! - Kes sunu.
- ¡ El otro niño era tan guapo!
Oteki daha tatliydi.
No diría que es feo, pero de guapo nada.
Sonra öteki de onu istedi, kavgaya başladılar.
Y la otra lo quería y se empezaron a pelear.
Bence Josh öteki dünyaya gittiğinde... geriye başka bir şey geldi.
Yo creo que cuando Josh se fue al otro mundo algo mas regreso.
Öteki dünyadayken o yaşlı kadını gördün mü?
¿ Viste a esa misma senora vieja cuando estuviste en el otro mundo?
Benim öteki yüzüm görmediniz. Size diyorum.
Usted no ha visto el otro lado de mí, Te lo estoy diciendo.
Denizin öteki tarafında, ismi olmayan bir yerde.
En una tierra sin nombre, atravesando los mares.
Çılgın kadının biri içeri girdi Alex ve Benito'ya bakıp öteki hayatla temasa geçti ve bu uçuşta hepimizi etkileyecek büyük bir şey olacağını söyledi.
Ha entrado una loca que dice que es vidente y se ha conectado al más allá a través de los paquetes de Alex y Benito y dice que durante este viaje va a ocurrir algo muy gordo que nos afectará a todos.
Neredeyse öteki türlü yapıyordum.
Casi pongo tu trasero al revés.
Öteki anlamda değil.
No lo otro.
Uppsala'ya gittiğimizde Tanrılara neden bir yandan verirken öteki yandan aldıklarını sormalıyız.
Cuando lleguemos a Uppsala, preguntaremos a los dioses por qué dan con una mano, pero quitan con la otra.
Biri Georgia'dan, öteki Connecticut'tan.
Una es de Georgia, y la otra es de Connecticut.
13 Demokrat ve koridorun öteki yakası.
Trece demócratas, más la oposición.
Bunu öteki çantaya koy.
Pon esto en la otra valija.
Koridorun öteki tarafında dostlara sahip olmak iyidir.
Siempre es bueno tener amigos en el otro lado del pasillo.
Eğer o Blessing'in çocukluğuysa ve diğeri de Eve'in bebekliğiyse öteki ölü olan kardeş mi?
Si esa es Blessing cuando era pequeña y Eve de bebé, ¿ esa es la muerta?
Öteki kurbanlardan bir farkı yok.
No es diferente a cualquier otra víctima.
Çünkü sen benim diğer yarımsın ben öteki yarımı bulana kadar.
Porque estoy contigo hasta que tenga a alguien.
Sen benim öteki yarımsın.
Te elegiría a ti.
Bu yüzden bu ayrıcalıktan faydalanabilmen için bir öteki kasabaya geçtik.
Hay que ir al condado vecino para eso.
Biri ferisi öteki ise Vergi Görevlisi....
Uno un fariseo... Y el otro un recaudador de impuestos.
Öteki türlü yeme.
Si no, no te la comas.
- Sonra öteki.
Después la otra.
Adı Erin, öteki adı da Erin.
Su nombre es Erin y su otro nombre es Erin.
- Lütfen öteki telefona bak.
- Atiende la otra llamada. - Bien.
Çünkü uykum gelince kalkıp odanın öteki ucuna yürümekten hiç hoşlanmıyorum.
Odio levantarme cuando me estoy quedando dormido y cruzar el cuarto para...
Açıkçası seninle kötü bir başlangıç yaptık, ya da siz buna Atlas Okyanusunun öteki kıyısında her ne diyorsanız.
Sin duda, tú y yo empezamos con el pie izquierdo, o como sea que lo llaméis "al otro lado del charcho".
Öteki kızınız Marion'un adını gazetede gördüm. Ve kolayca adresini öğrendim.
Vi que mencionaron a su otra hija Marion en el periódico y pude conseguir su dirección sin demasiada dificultad.
Bir yanımsa "Bu ya da öteki dünyada durumu açıklamak için sizinle yüz yüze gelmemeyi umut ediyor."
Una parte de mí espera no tener que conocerle cara a cara en este mundo ni en el siguiente para explicárselo.
Benimle bu ya da öteki dünyada görüşmekten bahsediyor.
Él habla sobre encontrarse conmigo en este mundo o en el próximo.
Kendini dönüştürdün mü? Ya da, ya da öteki ismini duydun mu?
¿ Te convertiste o escuchaste... escuchaste tu otro nombre?
Öteki ismimi hiç duymadım.
Nunca he escuchado mi otro nombre.
- Öteki yolan gidebilirdik.
Podríamos ir a otro lado.
Beni öteki tarafa çekmeye çalışıyorsun Marlene.
Estás intentando empujarme al otro lado, Marlene.
Öteki.
El Otro.
Ölüm döşeğinde olan öteki oğlum.
Es mi otro hijo el que se muere.
Ölüm döşeğinde olan öteki oğlum.
Es que mi otro hijo se está muriendo.
Debbie hem öteki çocuklarla ilgilenip hem de özel ihtiyaçları olan bir bebeğe bakamaz.
Debbie no puede llevar la guardería y a un niño con necesidades.
- Öteki sol.
La otra izquierda.
Öteki arabaya bakmam lazım.
Debo ir a ver al otro auto.
- Sarah, öteki üniformam
- Sarah, ¿ y el resto
Öteki arabalarda bunu yapamam da ondan.
No podría hacer esto.
Bu görüntülerin öteki dünyadan geldiği söylenir.
Se abre una ventana a otro mundo.
Onları öteki dünyada göreceğim.
Lo encuentro en el otro mundo.
Öteki mesele, bazı gelişmeler var.
Este otro asunto, hubo imprevistos.
Öteki dünyayla aramızda nasıl bir çizgi var.
lo fina que es la línea entre este mundo y el siguiente.
Şimdi öteki kadınımdan da öpücüğümü alayım ve gitmeye hazırım.
Solo necesito un beso de mi otra chica, y estaré listo para irme.
Chika Ninagawa'yı öldürmekle suçlanan Kiyomaru'ya gelince polis onun öteki suçlarını araştırıyor.
En cuanto a Kiyomaru, que fue acusado de la muerte de Chika Ninagawa-chan, la policía está investigando sus otros crímenes.
Arabanın öteki yanında da kan lekesi görmek istemiyorsan defol git.
Si no quieres ver tus manchas de sangre del otro lado del auto, vete.
Yurttaşlık göreviyle Jeff'in arasının iyi olmadığını teyit ederim o tembeldi, öteki ise hiperaktiftir.
Puedo confirmar que Jep y la vocación civil nunca han estado muy de acuerdo él era vago y la otra hiperactiva.
Öteki türlü çok manevi olabilirdi, inanması güç ve ürkütücü.
Podría haber sido muy abrumador... Difícil de creer.