Otelde tradutor Espanhol
4,649 parallel translation
Otelde tam arkanda oturuyordum.
Estaba sentado detrás de usted en el hotel.
Ama kötü bir otelde kalmak istemezdin, değil mi?
Pero si pudieras evitar quedarte en uno malo, ¿ no lo harías?
Nickolson caddesinde, bir otelde.
En Nicholson Street, en el albergue.
Bu çoğu zaman sağIığa aykırıdır, ama özellikle de bir otelde.
Es insalubre en el mejor de los casos, particularmente en un hotel.
Marty O'Connor'dan önce o odada kalan kişinin ismini alabilmek için mi yeğenimizi bir otelde çalıştırıyorsun?
¿ Has hecho trabajar a nuestra sobrina en un hotel para obtener el nombre de la persona que estaba en la habitación antes de Marty O'Connor?
Holly, otelde çalışırken gördüğün en garip şey neydi?
Entonces Holly ¿ cuál es la cosa más rara que has visto trabajando en un hotel?
Eğer, otelde kullanıIan et bıçaklarından birini kullanmış olsaydı,... ortalıkta bayağı kan olurdu.
Si se utiliza un cuchillo para filete de tamaño promedio, habría un buen montón de sangre.
Biliyormusun, konferansları kullanarak uyuşturucu satmak çok zekice. Bir şebeken vardır, emirleri alırsın ve bir otelde müşterilerine satış yaparsın.
Usar conferencias para vender drogas es en realidad bastante inteligente porque te conectarías, tomarías órdenes y aparecerías en la habitación del hotel para surtirles.
Evet, biz hemen bir otelde oda tutuyoruz. Mutlaka.
Sí, nos... estamos juntos, sí.
Otelde görüşür müyüz yine?
¿ Te veo luego en el hotel?
Bir otelde, yüksek dozdan.
Se murió de sobredosis anoche, en algún motel.
Otelde rezervasyon yaptırmadın mı? Hayır.
- ¿ No me has reservado hotel?
Bana otelde bir rezervasyon yapmalıydın.
Te pedí que me reservaras un hotel.
Ottawa'da bir otelde 3 günlük bir oda ayırtmış. Psikiyatriste yapılan saldırının gündüzünde otelden ayrılmış.
Sí, se registró en un hotel en Otawa por tres noches, y pagó su salida en la mañana del ataque al siquiátra.
Sana otelde kalman için biraz para vereyim.
Deja que te dé algo de dinero para un hotel.
Ondan sonra, Estella'yla Tenderloin'de küçük kirli bir otelde çekim yaptık. The Seventh Veil'de.
Y luego después de eso, estuve fotografiando a Estella en un sucio hotelucho de una zona de drogadictos... el Séptimo Velo.
Gece geç saatlere kadar çalıştığımda, otelde kalmama izin verirler. böylece arabayla eve gitmek zorunda kalmam.
Cuando trabajo de noche, me dejan quedarme en el hotel así no tengo que conducir.
Otelde değil efendim.
No es un hotel, señor.
Eğer otelde kalmak istersen, tamamen anlarım- - Hayır.
Si quieres quedarte en un hotel, - lo entenderé completamen... - No.
Tamam. Gördün mü. İşte bu yüzden otelde kalmak istedim.
Vale, mira, por eso quería ir al Four Seasons, para que no tuvieras que aguantar esto.
Otelde kalmak bile mantıklı olabilir.
Tal vez tenga más sentido que nos quedemos en un hotel.
500 gerçek Kübalı bu otelde... 498'i Nacional'da, 700'ü Hilton'da çalışıyor.
500 cubanos de verdad trabajaban en este hotel... 498 en el Nacional, 700 en el Hilton.
Kavşağın oradaki otelde size bir aile odası tuttuk.
Te reservamos una habitación familiar en el hotel de la rotonda. Pete te verá ahí con Tom y Fred.
Otelde görünüyor.
Indica que está en el hotel.
Otelde hesabınız varmış, doğru mu?
Mantienen una cuenta en el hotel, ¿ verdad?
Beş yıldızlı otelde mi?
¿ En un hotel de cinco estrellas?
Ama otelde neler olduğunu bilmemiz lazım.
Pero tenemos que saber qué pasó en el hotel.
" Crillon otelde çekilmiş bir videonuz elimde.
"Tengo un vídeo tuyo en el Hotel Crillon".
Piet, otelde olanları anlattı.
Piet nos dijo lo que pasó en el hotel.
Ama otelde en azından benim seçimimdi.
Pero en el hotel, al menos, fue decisión mía.
Otelde olanlardan sonra Liliane Coberg ona ailelerinin ismindeki zehirli bir leke olduğunu söyledi.
Después de lo que pasó en el hotel, Liliane Coberg la llamó mancha tóxica... al buen nombre de su familia.
Old Greenwich otelde yer var.
El Old Greenwich tiene habitaciones.
Zahmet etme, bütün sabah kimse onu görmemiş otelde.
No te molestes, allí no le han visto en toda la mañana.
Otelde mi kalıyorsun?
¿ Te hospedas en el hotel?
Son zamanlarda otelde fahişe sorunu olduğunu söyledi.
Y dijo que han tenido un problema recientemente con la prostitución.
Teri'nin otelde fahişeleri çalıştırıp neden kârdan pay almadığını açıklıyor.
Eso explicaría el porqué Teri permitió que las prostitutas trabajaran en su hotel, pero ¿ sin dinero a cambio?
Bütün geceyi sıradan bir otelde sevişerek geçirdim çünkü John Wilkes Booth'la bir wiki sayfasını paylaşma düşüncesi... -... işte bu bende gerçekten işe yarıyor.
Tuve sexo en el cuarto de un hotel al azar toda la noche porque el pensamiento de compartir una base de datos on-line con John Wilkes Booth, realmente me tranquiliza.
Geç saatte aramalar, otelde gizlice buluşmalar...
Llamadas a última hora, reuniones secretas en hoteles...
Şu an Tommy Wheeler'ın otelde olduğunu doğrulayabilirim.
Puedo confirmar que Tommy Wheeler está en el hotel.
Ölmeden önce yurtdışında otelde kalmak istiyorum
Espero que pueda vivir y morir en un hotel en el exterior.
Otelde de görüldüğün için dahil edildi,... Sarah ile, üç gece arka arkaya.
Pero está sólo incluido porque estabas en el hotel también. con Sarah, tres noches seguidas.
Uçuşunuza kadar havaalanının yakınındaki bir otelde kalacak.
Se va a quedar en un hotel cerca del aeropuerto hasta su vuelo.
Joe'nun adamı otelde üzerine atladığında seni etiketlemiş olmalı.
Deben habértelo puesto cuando el tipo de Joe te saltó encima en el motel.
- Eğer ayrı düşersek, otelde buluşalım.
Nos encontraremos en el hotel si nos separamos.
Kendine ait bir yer alabilecekken neden otelde olduğunu varsayıyorum mu?
¿ Por qué asumí que estaría en un hotel en vez de en un sitio de su propiedad?
Sadece katilin lüks bir otelde kaldığını söyledi.
Solo que se alojaba en un hotel de lujo.
Eğer ki otelde değilse, Sherlock onu almış olabilir.
Si no está en su hotel, puede que Sherlock ya lo haya cogido.
Otelde beraber kalıyorlarmış.
Están okupando juntos el hotel.
Sen ve Twitch bu gece otelde kalmayacak mısınız?
¿ Twitch y tú vais a dormir en el hotel esta noche?
- Ama iyi değilsin, bir de otelde kalacaksın.
- No estás bien y estás en un hotel.
Meksika'daki otelde kim öldü peki?
Que murió en un hotel Mexicano.