English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Otto

Otto tradutor Espanhol

1,800 parallel translation
Konuğumuza hakaret etmek Otto'yu buraya daha erken getirmez.
Insultar a nuestro invitado no hará que Otto regrese antes.
Roni, Otto'yu böyle görse ağlardı.
Roni se pondría a llorar si viera así a Otto.
O yüzden bakanın, Otto'yu incelemeniz isteğini kabul ettim.
Por eso acepté el pedido del Secretario para que inspeccione a Otto.
Otto nerede?
¿ Dónde está Otto?
Abby'yle ben de Otto'nun sistemine girmeye çalışalım.
Abby y yo veremos si podemos acceder a su sistema remotamente.
Biri Otto'ya, uzaktan kumandayla yol bilgisi göndermiş olmalı.
Alguien tuvo que enviar a Otto una orden remota y datos de navegación.
Jamie'nin programıyla Otto'yla aynı dalgayı takip ediyoruz.
Ahora seguimos el flujo a Otto con el programa de Jamie.
Sadece Otto'ya gidişini takip etmem gerekiyor.
Sólo debo seguirlo por el flujo hasta Otto.
Otto'nun GPS'ine giriyorum.
Accediendo al GPS de Otto.
Otto'nun beş kamerası var.
Otto tiene cinco cámaras estéreo.
Kameraların yerlerini biliyormuş.
Sabía dónde estaban las cámaras de Otto.
Abby, Otto'ya girerken kullanılan bilgisayarın IP adresini verdi.
Abby me dio la dirección IP de la computadora utilizada... -... para acceder a Otto.
- O sabah Otto'yu kim kullanacaktı?
¿ Quién debía conducir a Otto esa mañana?
Otto yarışı kazandığında ebediyen onunla çalışacaktık!
Si Otto ganaba esa carrera tendríamos que trabajar con él para siempre.
Kont Friedrich Berthold. Otto von Wittlesbach.
Conde Friedrich Berthold Otto von Wittelsbach.
Caracas'taki CNN muhabiri, Otto Neustald, sonradan şöyle söyledi bu generaller bildirilerini ateş açılmasından önce kaydetmişlerdi.
El corresponsal de la CNN en Caracas, Otto Neustald, reveló posteriormente que los generales habían filmado su declaración antes del tiroteo.
Otto adında bir köpeğiniz var mı?
- Tiene usted un perro llamado Otto.
Bugün mü? Hayır. Otto değildi.
No pudo haber sido Otto.
Yaa. Sanırım Otto yapmış olamaz.
En verdad no creo que haya sido él.
Bir köpeğin vardı. Adı Otto'ydu.
- Tenias un perro, cuyo nombre era Otto
Yani, Otto onu geçen sene ısırdıydı... ama.. büyütülecek bir şey değildi. Ama tabii, anlarsınız ya doğal olarak, polisler onun yaptığını sandılar. Diş izlerini karşılaştırmak için mezarını açtılar.
Otto se metió en problemas en el pasado, y claro, los polis creen que él lo hizo y vinieron por él para comparar las marcas de los dientes...
Otto'yu öldürdüğümü mü düşünüyorlar? ! - Bu oldukça açıklayıcı.
- ¿ Creen que yo maté a Otto?
Polise göre... Otto bu deliği açtı, Bayan Ringel'e saldırdı... ve aynı yerden kaçtı.
Segun la policia, el perro hizo el hoyo, atacó a la Sra. Ringle,
Marci, Otto öldüğünde bundan kimseye bahsettin mi?
Cuando Otto murió, ¿ le contaste a alguien?
Hiç kimse bunu sorgulamayacaktı. Herkes Otto'nun biraz vahşi olduğunu biliyordu.
Nadie lo cuestionaría, ya que todos sabían que Otto era un poco bravo.
Otto'nun kaybolduğu gün Ringel onu buraya getirip uyuşturmuş olmalı dişlerinin kalıbını almak için.
Ese día Otto desapareció. Ringle debió haberlo traído aqui, lo drogó e hizo una impresión de sus dientes.
Ah zavallı Otto!
Oh, pobre Otto.
Sonra Ringel, Otto'nun diş kalıbını kullanarak ölümcül bir silah yaptı.
Luego hizo un molde del arma asesina con esa impresión de los dientes.
Otto'nun üç gün önce öldüğünden haberi yoktu.
Él no sabía que Otto había muerto tres dias antes.
Benimle kafa mi buluyorsunuz?
Tienes que estar bromeando. ¿ Otto?
- Sanirim bir çesit meyve. - Tesekkürler, Otto.
Creo que es fruta.
Şaka mı yapıyorsun, Otto?
Tienes que estar bromeando. ¿ Otto?
- Sanırım meyve. - Teşekkürler, Otto.
Creo que es fruta.
İsviçreli altın madalyalı kayakçılar Otto ve Ella Van Waldenberg'in sevgili çocukları. İkiz dinamolar Stranz ve Fairchild ana karnından doğar doğmaz buza bırakıldılar. Kız kardeşleri Katie ise onlara kenardan tezahürat yapıyordu.
Hijos de los medallistas de oro Otto y Ella Van Waldenberg los dínamos Stranz y Fairchild volaron del útero al hielo mientras su hermana Katie los animaba.
Gitmeliyim, Otto beni bekliyor.
Tengo que irme, Otto está esperando.
Otto, seni arıyor.
Otto está buscándolo.
- Bakın, Otto!
- ¡ Miren, es Otto!
Otto'ya ne olduğunu gördün mü?
¿ Viste lo que le pasó a Otto?
- Sanırım anahtarlar hâlâ Otto'da.
- Creo que las tiene Otto.
- Otto'nun anahtarlarını almalıyız.
- Necesitamos las llaves de Otto.
Otto... Güvercinler seni televizyona taşımaz, Karl.
Estas no te llevaran a la Tv
Otto, güvercin sahneye özeldi.
Ella era la mascota de mi acto.
Selam. Caroline, Otto Johnson.
Hola Caroline Soy el Sr. Johnson.
O dergiyi bana uzatır mısın, lütfen, Otto?
- ¿ Me pasas esa revista?
Otto, sadece tek bir yarışma, ve MTV'de posta odasında görevliydin ve senaryon da... 2 yıl!
Es solo un truco y no estoy en Tv
- Otto, adamım! - Kesinlikle.
Qué bueno.
- Lanet! Otto. - Ne?
Mierda, Arthur es ella.
OTTO.
O-T-T-O.
- Gibbs.
- Rastreé la conexión utilizada para activar a Otto. - Sí, Gibbs.
Otto geçen hafta mı öldü?
- ¿ Y Otto murió la semana pasada?
Otto!
Otto. Eres fantástico.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]