English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ O ] / Ozan

Ozan tradutor Espanhol

243 parallel translation
Şehnâmeci... savaşçı ozan, Bel'in Yüksek Rahibi'nin şair vekili.
La Rapsoda, un cantante guerrero, poeta, agente del sumo sacerdote de Bel.
Ozan, kardeşin Giselher ve Ruediger'in tek çocuğu güzel Dietlind arasındaki aşkı anlatan yeni bir şarkı söyler.
Los juglares cantan una nueva canción sobre el amor entre vuestro hermano Biselher y la única hija de Rüdiger, la bella Dietlind.
Ozan Volker'in, Kriemhild'in Önünde Siegfried'in Şarkısını Seslendirmesi ve Siegfried'in Worm Ülkesine Gelmesi.
De cómo Volker, el juglar, cantó de Sigfrido ante Krimilda, y de cómo Sigfrido llegó a Worms.
BİR OZAN'IN KANI
LA SANGRE DE UN POETA
Her Ozan armalı birer kalkandır.
Cada poema es un escudo de armas.
Yaralı el, veya bir ozanın yara izleri.
La mano herida, o las cicatrices de un poeta.
- Nehrin üzerindeki ayı öpmeye çalışırken boğulan, Çinli bir ozan varmış.
- Hubo un poeta chino... ... que se ahogó intentando besar el reflejo lunar.
Ben de biraz ozanımdır.
A mi también me encanta recitar.
Ben de bir ozanım.
Verá, a mi también me gusta recitar.
Halk ozanı gösterisinin rakamlarını aldım.
Tengo el informe de la parodia a los negros.
Ozan şiirlere dökmüş
El poeta a menudo le cantaba
Bu senin aşık ozanının sesi, duymuyor musun?
Karin... ¿ no oyes a tu enamorado?
# Demiş ki şu ölümsüz ozan, Samuel J. Snodgrass #
Así decía el bardo inmortal Samuel Pepina
Bütün ekip oradaydık, Step Dansçı 10 Ozan'ı oynuyorduk.
Allí estábamos, todo el grupo, los 10 trovadores del claqué.
Step Dansçı 10 Ozan mı?
¿ Los 10 trovadores del claqué?
İrlandalı bir ozan bir zamanlar bana, Richmond'ı gördükten sonra çok yaşamayacağımı söylemişti.
Un bardo irlandés me dijo una vez que no viviría mucho tiempo... después de haber visto a Richmond.
"Ozan çatallı diliyle yağ çeker."
- Estoy harto de oír tu conversación.
Son Ozanın Hanımefendisi, yazarı Sir Walter Scott.
- Es "La Topografía del trovador pasado" de Sir Walter Scott.
Seni halk ozanı.
"Ministro".
Şiirsiz bir ozan, resimsiz bir ressam...
Un poeta sin poemas, un pintor sin pinturas.
'Aşağıda uzanan kör dünyaya inelim'dedi bir ozan. " Yalnızca bana çal, ah çingene kemanı
Vamos a bajar al ciego mundo, dijo el poeta todo pálido. "
"The Poet's Vocation ( Ozanın Yeteneği )."
Si. La Vocación del poeta.
Ozanın dediği gibi, sevginin sökük kollarını dikmenin en iyi yolu uyku.
Nada como el sueño para volver a trenzar la deshilachada seda en rama de la Preocupación, como dijo el poeta.
"Gezgin Ozan" şarkısını söylemek istiyorum.
Quisiera cantar Yo, el Trovador Errante.
Bu film bir ozanın hayat hikayesini anlatmıyor. Bunun yerine yönetmen geleneksel ortaçağ gezgini olan ozanın yaşamış olduğu çileyi, çektiği cefayı, iniş çıkışlarını... ve ruhunun derinliklerindeki endişelerden esinlenerek,... ozanın iç dünyasını sembolik ve imgesel olarak canlandırmıştır.
En su lugar, el cineasta ha intentado recrear el mundo interior del poeta a través de las aprensiones de su alma, sus pasiones y tormentos, usando ampliamente el simbolismo y las alegorías propias de la tradición de los poetas - trovadores de la Armenia medieval ( Asough ).
Bu dünyanın renkleri ve dokusu,... bana daha çocukluğumda ozan olmam için adanmıştı.
De los colores y aromas de este mundo, mi infancia creó la lira de un poeta y me la ofreció.
Kitapları şimdi yakılacaklar listesinde olan, Yahudi kökenli Alman ozanı Heine yüz yıl öncesinden uyarmıştı oysaki :
Cien años antes, el poeta Judío-Alemán Heine cuyos libros eran ahora pasto de las llamas había advertido.
Büyük ozan Poi Ming Lu'nun kızı mısın?
¿ eres la hija del gran pol ming lu?
Oh, aklıma gelmişken, ben ozan Allan-a-Dale.
A propósito, soy Alan Dale. Un juglar.
Siyah beyaz ozan gösterisine yaklaşıyor.
Ahora pasa por encima de los cantores.
Bu Cacofonix, köy ozanı, insanlar genelde onun yeteneklerinden... hoşlanmaz, bazende hislerini ince bir duyarlılıkla açığa vururlardı.
Este es Cacofonix, el músico del lugar, aunque la gente no siempre aprecia su talentos, y a veces expresan sus emociones de manera sutil.
Burada bulunan Ozanım Will Gentle... bize ilham vermek için korkusuz Kaptan Cully ve adamlarının macera şarkılarından birini söyleyeceklerdi.
Mi músico, Willy Gentle, aquí, estaba a punto de inspirarnos cantando una de las aventuras del valiente capitán Cully y sus hombres.
Ama ölümsüz ozanın dediği gibi...
Pero como dice el inmortal Shakespeare :
Bir ozanım!
No soy espía, soy un poeta.
Ben Flewddur Fflam'ım! Ozanların ozanı!
Soy Fflewddur Fflam, el mejor de los juglares.
Ne cesur ve hoş bir ekip. Bir domuz çobanı, bir bulaşıkhane hizmetçisi ve çökmüş bir ozan. Sizi nasıl bir kaderin beklediğini öğrenmek isteyebilirsiniz.
Pero miren, que valiente y hermoso grupo un porquero, una criada escuálida y un mal juglar fracasado voy a mostrarles lo que tengo reservado para todos ustedes.
Belki de Nick'in açıklanamaz seçimini sadece Büyük Ozan izah edebilir.
Quizá sólo Shakespeare hubiera podido explicar la decisión de Nick.
# Gezgin bir ozan... #
"Soy un trovador..."
- Ben bir ölü ozanım. - Hay senin ağzına...
Soy un poeta muerto.
* Genç ozan gitti savaşa *
Un trovador a la guerra fue
* "Şiir diyarı" diye haykırdı savaşçı ozan *
Bardos épicos cantarán
OZAN tarafından yazılan :
DE Shokusanjin :
Ölümsüz Ozan, bu takintiyla yüzlesmeyi nasil da anlatmissin.
El inmortal Bardo conocía bien la lucha de los oprimidos.
Sen bir ozan ve ressamdın.
Eres un poeta y pintor.
- Ben-ben seyahat eden bir ozan olurdum.
Me volvería una barda itinerante.
Bir defasında bir ozan bana ders vermişti.
Un bardo itinerante me dio lecciones una vez.
Bunu duyunca irkilmiştim, çünkü İrlandalı bir ozan Richmond'u gördükten sonra fazla yaşamayacağımı söylemişti.
Cuyo nombre me sorprendió, porque un bardo de Irlanda me dijo que no viviría mucho tiempo después de ver a Richmond.
Ozan ne demiş?
¿ Qué ha dicho el bardo?
Bi... biliyor musun, kahramanlık masalı anlatırken bir ozanın lafının kesilmesi kibarca değil.
¿ Sabe? Es descortés interrumpir a un bardo cuando está relatando una historia heroica.
Viyolin çaldı ve ozan söyledi :
El violín sonó y cantó Volker :
Ozan bu.
Este es el poeta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]