English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ P ] / Pantolon

Pantolon tradutor Espanhol

3,303 parallel translation
- Gömlekli Pantolon'dan başka kim olacaktı?
¿ Quién más, sino Camisa-pantalón?
# Gömlekli Pantolon. Gömlekli Pantolon. #
# Es Camisa-pantalón, Camisa-pantalón #
Gömlekli Pantolon. Gömlekli Pantolon. #
# Es Camisa-pantalón, Camisa-pantalón #
# Tek bildiğim, gömlekle pantolon giydiğim. #
# Todo lo que sé es que estoy usando una camisa y pantalones #
Gömlekli Pantolon, içeri gel.
Camisa-pantalón, ven aquí.
Sence Jane yüksek belli pantolon giymek konusunda ne düşünür?
Oye, ¿ cómo crees que Jane se sentiría llevando pantalones de cintura alta?
Pantolon demişken, hadi Cups Kongre'sine gidelim.
Oye, hablando de pantalones, acerquémonos a la convención de los Cubs.
Pantolon!
¡ Pantalones!
- Donunun üstüne pantolon giymemişsin.
- Eras puro sexo sin compromiso.
- Pantolon!
¡ Los pantalones!
Pantolon mu giyiyor?
¿ Lleva pantalones?
Kot pantolon da al.
Toma unos tejanos también.
- Gri pantolon ve mavi kazak.
Pantalón gris y sweater azul.
Kirli pantolon cepleri..... ve katlanmış pis çarşafların arası her hafta mahkumlara verdiğimiz kaçak malları gizlemek için ideal yerlerdir.
Encontrarás que los bolsillos y los dobladillos de los pantalones sucios sirven como transporte para el contrabando entrante, el cual es entregado a los prisioneros junto con su ropa semanal.
Pantolon giymek zorundayım, yoksa nahoş olur.
Hay que llevar pantalones, incluso si son incómodos.
Evden çıkmadan önce pantolon giymek çok önemlidir.
Es importante llevar pantalones cuando se sale de casa.
Pantolon giymek önemlidir, ama insanlarla konuşmak da önemlidir. Değil mi, Gary?
Es importante llevar pantalones, y es importante interactuar con la gente. ¿ Verdad, Gary?
Böylesi bir ziyafete katılacağımı bilseydim, daha hoşgörülü bir pantolon giyerdim.
Si hubiera esperado un festín así, habría llevado pantalones más anchos.
Bak, sadece pantolon ya da tenis ayakkabısı giyme.
Mira, simplemente no te pongas vaqueros o deportivas.
Ve bir çift kot pantolon giyiyor.
Y un par de jeans.
Şimdi, ekibimin bir parçası olarak gökyüzünün mavi olduğu, pantolon giydiğim. ... ve ilk gözlemini yok saydığımı gözleyerek aynı derecede faydalı bir gözlem yapabilirsin.
Como miembro de mi equipo, puedes hacer observaciones igual de útiles sobre que el cielo es azul, que yo llevo pantalones y que voy a ignorar tu primera observación.
İstifa mektubum çoktan masanın üzerinde. Whoa, whoa, whoa. Bunun sebebi pantolon konusunda sana bağırmam mı?
Mi carta de dimisión ya está en tu mesa. ¿ Esto es porque te grité por el asunto de los pantalones?
Pantolon giymesi çok kötü, bacaklarını göremiyorum.
La de los pantalones y la mirada preocupada.
Komutanım, bana yeni bir pantolon borçlusun.
Comandante, necesito pantalones nuevos.
Harika. Peki pantolon giyiyor musun?
Genial. ¿ También llevas pantalones?
Dar bir kot pantolon ve kıvrımlarını belli eden rahat bir üst giymiş.
Con unos vaqueros ajustados y un top con un gran escote. Miau.
Pantolon giysene.
- Sí. - Ponte unos pantalones.
- Harbi mi? O zaman bu gördüğüm en çirkin etten yapılmış pantolon.
Entonces, esos son el más feo par de pantalones de carne que he visto jamás.
Hepiniz ona bodur pantolon demelisiniz.
Deberíais llamarle todos "pantalones de vertedero".
Pantolon giymek falan istemez misin?
No quieres usar pantalones?
Bayanlar ve baylar, pantolon bankı.
Damas y caballeros, el pantalón-silla.
Pantolon bankını da rafa kaldırmak zorunda kaldım.
He tenido que dejar la idea del pantalón-silla.
Bütün zamanını Gucci pantolon deneyerek geçirmişti.
Él pasó todo el tiempo probándose pantalones en Gucci.
Adamda gömlekle pantolon.
Él está en una camisa y pantalones.
Umarım işe yarar çünkü yedek pantolon getirmedim.
Espero que esto funcione, porque no traje otros pantalones para cambiarme.
Hey, Walt, kovanı bulabilmek için olay sahasını genişlettik ama başka bir şey bulduk - - Pantolon.
Oye, Walt, cuando ampliamos el radio buscando el casquillo, encontramos algo más... unos pantalones.
Pantolon kurbana aşağı yukarı 70 metre uzaklıktaydı.
Estaban a unos buenos 70 metros de la víctima.
Sorun şu ki, pantolon Wrangler.
El problema es que son Wranglers.
Gayet sıradan, ve ortalama boyda bir pantolon.
Pantalones bastante comunes, talla bastante común.
Ama sonra - - ama sonra bu adam beni araçtan attı. Altımda pantolon bile yoktu.
Pero entonces... pero entonces me lanzó fuera sin mis pantalones puestos.
İki eski kot pantolon gibiyiz.
Somos como un par de viejos vaqueros.
İkimiz de hiç eski kot pantolon sahibi olmadığımıza göre öyle diyebiliriz.
Solo podemos asumir, ya que ninguno de los dos ha tenido nunca unos vaqueros viejos.
Bit pazarında ölü bir adamın karısından aldığım bej pantolon ve polo t-shirt ile yönetim kurulu üyesi olamam ya, değil mi?
No se puede ser miembro de la junta vistiendo caquis una camiseta comprada en un mercado de pulgas de el esposo de una viuda ¿ verdad?
Şu an pantolon giymeme sebebin bu mu?
¿ Es por eso que no llevas pantalones?
Yeni Marshall hayvanat bahçesinden kaçmış bir ayı ve Daha İyi Lily'nin Lily'den daha iyi olduğu tek konu pantolon üzerinden ellemesi falan.
Nuevo Marshall es un oso fugado del zoológico y lo único en que es mejor esta Mejor Lily que nuestra Lily es en hacer cosas encima del pantalón.
- Mesela pantolon giymeyi hatırlamak gibi.
Como acordarme de ponerme pantalones.
Dar pantolon ona yakışmıyor.
Los vaqueros ajustados no le quedan nada bien.
Açık renkli pantolon.
Los pantalones claros.
Kot pantolon mu?
¿ Jeans?
- Bugün pantolon giyecek misin?
¿ Te pondrás pantalones hoy?
Bugünlerde kızlar daha çok pantolon altında. Dünya tersine dönmüş.
Mi nombre es Gladys Withman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]