Pastis tradutor Espanhol
88 parallel translation
- Pastis iyi diye duydum. - Pastis.
- Escuché que el Pastis es bueno.
- Bu Vanessa'nin ilk pastisi.
Este es el primer encuentro de Vanessa con el Pastis.
Dört pasti daha.
Cuatro Pastis más.
Şampanya istedi, ama herkes gibi absent içmek zorunda kaldı.
Quería champan pero tomo pastis cómo todo el mundo.
Bir pastis alayım Yvonne.
Un anisado, Yvonne.
Elbette! 15 tane Bastis içti, insan ailesiyle bile bu kadar içmez.
Hasta Bardasse, con sus 15 pastis diarios, estaba impresionado.
Bu benim ilk denetim turum.
- ¿ Viene a comprar pastis?
Acaba aperitif alır mıydınız? İki parmak Pastis?
Estoy segura de que desean un aperitivo.
O pastis çok değil mi?
Demasiado Pastis.
Laleni içkiyle mi suluyorsun?
¿ Regar tu tulipán con pastis?
Ben Marguet. - Bana "Pastis" derler.
- Me llaman Pastis.
Pastis içmeyi de intihar teşebbüsünden saymaları lazım.
Tienen que contar... el suicidio por pastis.
- Ya Pastis?
¿ El pastís?
Benim için "umarım bu salak herif bir daha kalbimi kırmaz" elması.
Muy bien, hermana, vamos. No perderé mi mesa en Pastis...
Bir süre içki içemeyeceksiniz.
Temo que no fuiste capaz de beber Pastis por mucho tiempo.
Aç karnına bir şişe pastis içilir mi hiç!
Una botella entera en un estómago vacío.
- Sanki bir şişe içkiyi mideye indirmek bana göreymiş gibi.
- Crees que me tragado una botella entera de Pastis?
Pastis'deki masamı kaybetmek istemiyorum...
No perderé mi mesa en Pastis...
Delirten birşey yapıyorum, adamım... hidro nuggety-nugs... kırmızı lifli... Ülkenin en iyi bitkisel ilaçları...
Tengo maria pastis fibra roja medicationes herbales para toda la nacion.
Toz haline getirilmiş kokainim var.
Tengo estas nuevas pastis en polvo
Yemeğe Pastis'e gidelim mi?
Almorzamos en Pastis?
Teşekkürler. Bir Pastis.
Todo bien.
Bu maymunlar bir milyon hapı nereden bulmuş?
¿ De dónde sacó un millón de pastis?
- Sen kal. Haplar çıkarsa beni ara.
- Quédate Avisa si se llevan las pastis.
Bizi buraya gönderdikten sonra o burnu havada züppe piçe bu hapların beş para etmediğini söyletti.
Hicisteis que ese puto cabrón le dijera al Duque que las pastis no valían después de haberle mandado a por ellas.
Bir şişe pastis?
¿ Una botella de anís?
- Pastis'te mi?
- ¿ En Pastis?
Bak bana, hazırım, New York'ta sade bir gece için, parkta at arabasıyla gezmek için, Pastis'te akşam yemeği için, Algonquin'de içki içmek için, ama ayakkabılarımı değiştirip, hırka giyersem, iki numaralı kolyeyi takarsam,
Mira, aquí estoy, toda lista para una elegante, noche neoyorkina en la ciudad, paseo en carruaje a través del parque, cenar en Pastis, beber en el Algonquin, pero, si cambio mis zapatos y me pongo deprisa una rebeca.
Ben de Pastis'te bir rezervasyon yaptım.
Así que he hecho una reserva en'Pastis'.
- Dün beni aradı ve Pastis'te öğlen yemeğinde buluşalım dedi.
- Bueno, llamó ayer, preguntó si quería almorzar en Pastis.
Pastis.
Pastis.
Sarı içki, pastis.. Oo..
- Bebida amarilla, pasties...
Pastis Güneyde ki gibi!
- ¡ Oh, Pastis como en mi región!
Pastis dokunmaz...
- Pastis no le harán daño.
Pastis'e gittiğimiz zamanı hatırla, hani garson bir şişe Barolo şarabını beyaz gömleğimin üstüne dökmüştü.
¿ Recuerdas cuando fuimos a Pastis, y el mesero derramó una botella de Barolo sobre mi camisa blanca?
Aklımda Balthazar restoranına gitmek var. Fransız rakısı içebiliriz.
Estoy pensando en Balthazar para la cena y tal vez un poco de pastis para el postre.
Bununla 200 şişe pastis yapabilirsin.
Alcanza para 200 botellas de pastis.
- Pastis ve İspanyol tatlısından başka çantada ne var? Külçe altın falan mı?
Además del extracto de pastis y el turrón, ¿ qué traes?
"Zararsız Adam" projemizin - Lokantalar da dahil olmak üzere bu bizim Pastis'deki son yemeğimiz. Ve bir lokantada ailecek yediğimiz son yemek, değil mi?
Colin, nuestro proyecto no-impacto - con la eliminación gradual todo, incluyendo restaurantes, así que esta es nuestra última cena en el Pastis... y nuestra última cena en un restaurante juntos como una familia, ¿ verdad?
Artık sadece en fazla 400km uzaklıktan gelen yiyecekleri yiyeceğiz. Yani, aslında problem burada yemek değil -
Vamos a comer alimentos sólo desde dentro de 250 millas... así que no es que Pastis, per se, es un problema, pero -
- Bir Pastis olabilir.
- Quizá un pastís.
Pastis bitmiş. Ricard olur mu?
Se me acabó. ¿ Te hace un Ricard?
Pastis?
- Un poco de anís.
- Pastis.
- De pastis.
sonra da saat 7 : 00! de bir gazeteciyle görüşeceksin
Y a las 7 te reunirás con una periodista de la revista In Style en Pastis.
Pastis'deki In Style.dergisindenmiş seni uyarmak isterim, kadın bayğı ağır.
Quiero adverirte que es muy pesada.
Pastis alabilir miyim?
- ¿ Me sirve un anís?
Pastis.
- Pastis.
- Şimdi görevdeyiz, olmaz. Ne olmuş yani?
- ¿ No vienen para comprar pastis?
- Pastiş ister misin?
- ¿ Te apetece un anís? - No.
Bir çeşit pastiş aslında.
Es una especie de plagio, en realidad.