English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ P ] / Plastik

Plastik tradutor Espanhol

4,207 parallel translation
Hatta belki tamamen plastik bir silah kullanıyordur.
A lo mejor incluso una pistola entera de plástico.
Belki plastik bir silah arıyoruzdur.
Quizá estamos buscando un arma de plástico.
Yani plastik silah teorini kanıtlamış oldun.
Así que probaste tu teoría de la pistola de plástico.
- Plastik silahlar herkese göre değildir.
Las armas de plástico no son para todo el mundo.
Ve sonra koltuğa baktım, ve, oh, küçük bir lastik var, plastik örümcek, siyah bir örümcek.
Había una pequeña araña de plástico negro.
Evet, en son göğsüme bu kadar plastik aldığımda, göğsüm patlamıştı.
La última vez que tuve plástico tanto en mí, de que explotara.
Plastik torbada uyuşturucu satarken göreceği saygıdan... -... çok daha fazla saygı gördüğü bir işi vardı. - Ama parası o kadar iyi değildi.
Él respetaba mucho su trabajo para venderlo en bolsitas desechables.
Tamam. Neden dikmiyorsun? Plastik cerrahiye haber verdim.
- ¿ Por qué no lo están cosiendo?
Plastik poşet de uyuyor.
Lo mismo ocurre con la bolsa de plástico.
İlk sorgulamada Wade Crewes, plastik bardakla kahve veriyorlar,
En el primer interrogatorio de Wade Crewes, le sirvieron su café en una taza desechable.
Kurbanımızın cesedini içeren Pod, normal tipteki plastik zırhlar ile aynı kimyasal özellikleri gösterdi, sadece biraz daha sert.
La vaina que contiene los restos de nuestra víctima mostraba las mismas propiedades químicas que los tipos normales de envolturas de plástico, solo que más dura.
Kurban öldürüldükten sonra, katil ceseti plastik ile kapladı sonra onu direkt güneş ışığına maruz kalan çöp dubasının içine boşalttı.
Mira, después de que la víctima fuera asesinada, claro, el asesino envolvió el cuerpo en plástico, lo arrojó en la barcaza de basura donde fue expuesta a la luz del sol directamente.
Ama senin ağzın, deney yaptığım plastik ağızlara benziyor.
Pero tu boca se parece un montón a la de plástico con la que practico, así que...
Evet ama ısı plastik eldiveni eritti ve ondan alabileceğimiz tüm izleri de yok etti.
Sí, pero el calor fundió las asas de plástico y cualquier oportunidad de sacar una huella de ellas.
Erimiş plastik gibi görünüyor.
Parece alguna clase de plástico fundido.
Buick'in bagajındaki erimiş plastik etilen vinil asetattan yapılmış yağmurluk.
El plástico fundido del maletero del Buick era un poncho grueso y resistente hecho de acetato de vinilo etileno.
Plastik, ısıya maruz kaldığında şekli bozulmuş. İçine birkaç şey sarılmış : Deri eldiven ve kanlı bir bez.
El plástico se deformó cuando fue expuesto al calor, recubriendo varias cosas que guardaba en el interior... guantes de cuero y un trapo ensangrentado con una pestaña pegada.
Tabi, ama onların hepsi plastik ambalajda ve bir tanesinde 3 tane.
Si, pero están sellado s con plástico y vienen tres en un pack.
Açıkçası bacağıma bağladığım plastik torba durabileceğimi söylüyor.
En realidad tengo una bolsa de plástico atada a mi pierna que dice que sí puedo.
Hayır, insana kendisini uzun boylu, özgüvenli ve kadınsı hissettirir ve benim plastik ayağım topuklulara uygun değil.
No, te hacen sentir alta y segura y femenina y... mi pie de plástico no está en forma para... llevar tacones.
Okların uçları plastik saç bandı gibi bağlıydı.
Las puntas de las flechas están conectadas a una banda elástica.
Plastik patlayıcı.
Explosivos. Semtex.
Plastik patlayıcı ve bina planları.
Semtex y los planos del edificio.
Plastik!
! ¡ Plástico!
plastik posete bir kac findik tikmissin gibi!
¡ Traes nueces de contrabando en una bolsa de poliéster!
Pekâlâ. İzninle. Ben gidip çevremde bir sürü erkek varken plastik bir kaba attıracağım.
Bueno, disculpa, tengo que sacudir mi verga... en una fuente de plástico... con un montón de tipos alrededor.
- Daha iyi görmemi sağlayan şu plastik zımbırtılar.
- Estas cositas que me ayudan a ver mejor.
Yanımda öylesine plastik çatal mı taşıyorum sanıyorsun?
¿ Crees que arrastró chuletas de cerdo sólo por diversión?
Bir önceki model, ki konuşmuyordu bile, peynir ekmek gibi satıldı. Gerçekten, bu dünyadaki her şeyin plastik ve ucuz olduğunu düşünmeye başladım.
El modelo anterior, que ni siquiera hablar, que se vende como realmente estoy empezando pensar que todo En este mundo es barato y de plástico.
Kafanı plastik bir çantada, ve kendi nalet kanında boğulacaksın!
Su cabeza en una bolsa de plástico, asfixia en su propia mierda sangre!
Geçen gün iş kurmaya çalışan iki palyaço aradı, bir özelliği olmayan bildiğimiz suyu plastik şişelere koyacaklarmış.
El otro día, me llamaron unos payasos que quieren empezar un negocio de poner agua en botellas plásticas, agua corriente sin nada especial.
Plastik şişelere koyup bir dolardan satacaklarmış.
La ponen en botellas plásticas y la venden a un dólar.
Bana plastik cerrahi yaptılar.
Me hicieron cirugía plástica.
Plastik kaseler falan ne olursa, suya ihtiyacımız var.
Cuencos de Tupperware, que necesitan agua.
Burada sadece plastik torbalar var!
Sólo hay bolsas de plástico.
Plastik kutulardan aldığımız bütün kan örnekleri domuz kanıymış.
Me dijeron que toda la sangre sacamos de las cajas de plástico, sangre de cerdo.
Plastik torba toplama görevinde tanışmamış mıydık?
- No nos conocimos en la fiesta de la bolsa de plástico
Zeminde ne var? Cam, plastik, beton ne var?
¿ Debajo de tus manos, vidrios, hule, concreto?
Plastik şişelerin dolaba konması meselesini duydun mu?
Has oido sobre poner? botellas de plastico en el congelador?
Neden bir plastik torba içinde?
¿ Por qué está en una bolsa de plástico?
Senin o plastik cerrahı hâlâ iş görür.
Lo que tu cirujano plástico no haya hecho ya.
Plastik patlayıcı, TNT.
Semtex...
Bender, harika bir baritonun var ve o plastik gitarı çalmakta da iyisin. Ama tecrübe etmediğin bir hayat hakkında gerçek bir halk müziği yazamazsın.
Bender, tienes un barítono precioso, y de seguro puedas rasguear esa guitarra de plástico, pero no puedes escribir una canción folklórica de verdad sobre experiencias que no has tenido.
# Dev plastik ahtapotla dövüşürken #
* Con el gigante pulpo de plástico *
- Plastik?
- ¿ Plástico?
Yani plastik olsun.
Así que deja el plástico.
Belki klor, çarşaftaki çamaşır suyu ya da bardağın sarıldığı plastik gibi kokması yüzündendir.
Tal vez por el olor a cloro... El de las hojas... Los vasos envueltos en plástico.
Hardalla plastik bombaların arasına koydum.
Así que la calzaré entre la mostaza y los explosivos plásticos.
- Plastik, boktan bir çanta.
- Sólo hay plástico en la valija.
Plastik mermi.
¿ Balas de goma?
Morgda plastik bir çantanın içerisinde Gidip bakmak istersen.
Está en una bolsa plástica en la morgue, si quieres ir a verlo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]