English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ P ] / Polo

Polo tradutor Espanhol

2,078 parallel translation
Şu anda manyetik bir kutbun üzerinde oturuyoruz.
Nosotros estamos sentados en un polo magnético.
Kuzey ve Güney Kutupları yer değiştirdikçe yarattıkları manyetik alan da bozulacak.
El polo norte y el sur se van a desaparecer, el campo magnético que los soporta, va a colapsar.
Kuzey ve Güney kutupları dünyanın diğer ucuna doğru hareket edecek.
El polo norte y el sur van a desaparecer. Vamos a estar expuestos en la tierra.
"Polo" demen gerekiyor.
Tú tienes que decir Polo.
Kuzey Kutbu'ndaki atölyemden şunu söylemek için geldim Simpsonları evden çıkarma.
Vengo de mi taller en el Polo Norte para decir que no desalojes a los Simpson.
- Ne salağım, değil mi?
- Como si fuera un polo, ¿ eh?
Sarışın, kısa saçlı, 2.05m boyunda ve güçlü yapılı.
Es rubio, de polo corto, 2.05 m de alto y bastante musculoso.
Robert, yeşil polo gömleğini de ver ona.
¡ Robert, déjale tu polo verde!
Bundan bir sonraki yıl, kutuplarda buzul kalmayacağından endişe ediyorlar. Bu insanların önceden tahmin edecekleri ilk felaket.
Piensan que quizá el próximo año quizá ya no haya nada de hielo en el polo norte en el verano por primera vez en todos los registros históricos de la humanidad.
Manyetik kutuplarda bir ters dönme Güney ve Kuzey kutuplarının yer değiştirmesi anlamını taşır.
Una reversión de un polo magnético significaría que los polos norte y sur cambiarían sus cargas magnéticas.
Evet, polo gibi kokuyorsun.
Sí, hueles como un polo.
Ashley Schaeffer BMW polo tişörtü.
- Una playera de BMW Schaeffer.
Bir kaç dakika içinde, burası Kuzey Kutbundan bile soğuk olacak.
En unos cuantos minutos, este lugar estará mas frío que el Polo Norte.
Deneyebilirim, ama tetikleyiciyi bilmeden Atlantikte ikimizin Marco Poloculuk oynamamıza benzer.
Podría intentar, pero sin saber el disparador, sería como tú y yo jugando marco-polo en el atlántico.
Mavi renk bayrak direğinin hemen yanına gelecek!
¡ El azul va al lado del polo!
Mavi, bayrak direğinin bitimine gelsin!
¡ Ponga el azul en el polo!
Ulusal Bilim Vakfı'na, Kuzey Kutbu'ndaki yavaş hareket eden manyetik monopollerin keşfedilmesi için yaptığım ödenek teklifini hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas la propuesta para una beca que hice a la Fundación Nacional de Ciencia para detectar monopolos de movimiento lento en el Polo Norte magnético?
- Sana Kuzey Kutbu'na gitmeni mi önerdi?
¿ Te ofreció enviarte al Polo Norte?
Beni, Sheldon Cooper'ı Kuzey Kutbu'nda düşünebiliyor musun?
¿ Puedes imaginarme a mí, Sheldon Cooper, en el Polo Norte?
Kuzey Kutbu'na mı?
¿ Al Polo Norte?
Onunla beraber Kuzey Kutbu'na gitmeyeceğiz, değil mi?
No vamos a ir al Polo Norte con él, ¿ verdad?
Üç ay Sheldon'la Kuzey Kutbu'nda yaşadıktan sonra bir sonraki hayatımda hava filosu olan büyük penisli bir milyarder olurum.
Tres meses en el Polo Norte con Sheldon, ¡ y me reencarnaré como un bien dotado multimillonario con alas!
Bu, Kuzey Kutbu'na yapacağımız sefere hazırlık için.
Esto es entrenamiento para una expedición de tres meses al Polo Norte magnético.
Sheldon Kuzey Kutbu'na gideceğinizi söylüyor.
Sheldon dice que te vas al Polo Norte.
Kuzey Kutbu'nda üç ay.
Así que, tres meses en el Polo Norte.
Ama anne, diğer tüm arkadaşlarım Kuzey Kutbu'na gidiyor.
Pero mami, todos los demás chicos van al Polo Norte.
Kuzey Kutbu'na gidebileceğimi sanmıyorum.
No creo que pueda ir al Polo Norte.
Evet, bej pantolon giyer gömleğimi içine sokardım.
Sí. sí, Tenía los caquis, la camiseta polo.
Kuzey kutbunda yaşayan ve insanların evlerine uygunsuz şekilde giren yaşlı beyaz bir adam.
- ¿ Un hombre blanco viejo que vive en el Polo Norte y entra en las casas de modo no apropiado?
Polo!
- ¡ Polo!
Polo yok.
Sin Polo.
Cody, artık sabahları Marco Polo yok.
Cody, no mas Marco Polo en las mañanas.
Polo.
Polo.
Tamam, sen ve babamla polo maçında buluşacağım...
Sí, estaré en el partido de polo contigo y con papá.
Bu parti müthişmiş, kuzey kutbundan duydum da geldim.
Esta fiesta es tan genial, que escuché sobre ella en el Polo Norte.
200 milyon önce bir kutuptan diğer kutba bağlanan süper kıta Pangea, ikiye ayrılmaya başladı.
Hace 200 millones de años, el supercontinente Pangea, que se extendía como una unidad de polo a polo, empezó a separarse en dos.
200 milyon yıl önce sığ denizler, bir kutuptan diğer kutba kadar uzanan dev ana kıta Pangaea'yı sular altında bıraktı.
Hace 200 millones de años, mares poco profundos acariciaron una vez las costas del supercontinente gigante Pangea, que se extendía ininterrumpidamente de polo a polo.
Dixon Wilson. Okay, Polo takımındaki Tom'a ne yapacağımızı düşünelim?
Dixon Wilson ok, ¿ que opinamos sobre Tom el del equipo de waterpolo?
Van der Bilt'lerin yıllık yardım balosu polo oyununa bizim adımıza bir masa ayarladı.
Una mesa en nuestro nombre en el partido de caridad anual de polo de los Van Der Bilt en Greenwich.
Bir polo maçına şapkasız gidilmez.
No puedes ir a un partido de polo sin un sombrero.
Yarın ailenin polo maçı var.
Mañana es el partido familiar de polo.
Onu bekleyen bir limuzini olduğu halde metroya bineceğini söyledi. Üstelik Dedikoducu Kız onun Dior bir takım diyerek van der Bilt'lerin polo oyununa katılacağını yazdığı halde bana babasına yadım edeceğini söylediğinden bahsetmiyorum bile.
Dijo que iba a tomar el metro cuando tenía una limusina esperando, sin mencionar que me dijo que mañana ayudaría a su padre, y Gossip Girl dijo que iría al torneo de polo de los Van der Bilt vestido de Dior.
Ailesiyle polo maçında olması çok kötü.
¿ Qué lástima que esté en el partido de polo con su familia?
Kendimi yardım amaçlı bir polo maçına davet ettirmem gerektiğini mi düşünüyorsun?
¿ Crees que debo invitarme a un partido de caridad de polo?
Daha önce hiç polo maçına gitmedim.
Nunca he ido a un partido de polo.
Gerçek ironi denebilir ama şimdiki sosyal durumun yüzünden polo camiası yarın, oyunu başlatan topu atıp atmayacağını sordu.
Y lo que parece ser un irónico giro, debido a tu actual estatus social, El club de polo ha solicitado si tú podrías lanzar la primera bola en el partido de mañana.
3.000 dolarlık bir takım giymiş bir halde bir polo maçındasın. Adın da listelerde geçiyor.
Estás en un partido de polo con un traje de 3.000 dólares y tu nombre está en el programa.
Van der Bilt'lerin polo maçında Carter Baizen ve seni fark etmemek imkansızdı.
No puede evitar notar a ti y Carter Baizen en la fiesta Van Der Bilt.
Tüm yaz paparazziye sunduğun gösteri ve geçen haftaki polo maçında yaptığın çılgınlıktan sonra şimdi de bu. Neyin var bilmiyorum.
Entre el espectáculo que diste para los paparazzi todo el verano y la locura en la fiesta de polo el fin de semana pasado y esto no sé lo que está sucediendo contigo.
Fletcher'la olan son konuşmamızı hatırlıyorsanız onu Kuzey Kutbu'na götürecek buzul örtüsüne Grönland'dan giriş yapmıştı.
La última vez que hablamos con Fletcher había entrado al casquete polar desde Groenlandia, aquí. Iba hacia el Polo Norte. ¿ Recuerdan?
- Polo!
- ¡ Polo!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]