Posta tradutor Espanhol
8,547 parallel translation
Kiraladığı özel dedektiften gelmişti. RAFAEL, ANNENİN E-POSTA ADRESİNİ BULDUM... Neden aramalarıma cevap vermiyorsun?
Del detective privado que contrató. ¿ Por qué estás ignorando mis llamadas?
Tuttuğum özel dedektif annemin e-posta adresini buldu.
Mi detective privado encontró la dirección e-mail de mi madre.
Ben de ona e-posta attım.
Así que le mandé un e-mail.
Adı, numarası, kullandığı özel e-posta adresi.
Su nombre, número, cuenta privada de email que él usaba.
Okuldan e-posta attılar ve başvuru tarihini kaçırdığım için kabul edilmediğimi söylediler.
La escuela me envió mi correo electrónico de vuelta y no van a aceptarlo porque me perdí la fecha límite.
Kabul görevlisine geri e-posta at. TUTKU! HİKAYECİ!
Escríbele a la persona de admisión de nuevo. ¿ Y qué?
Planımda sadece sen, ben ve bir kulübe var. Telefon, e-posta yok. Bolca şarap var ve tüm hafta sonu boyunca.
Te involucran a ti, a mí, un bungalow sin teléfonos, sin correos, mucho vino, todo el fin de semana.
Kuaföre ürün sipariş ettiğim zaman kullandığım... bir posta kutusuna benim adıma gönderilmişti.
Me la enviaron así. .. en... un buzón viejo que solía usar, cuando hacía pedidos de productos de peluquería. Yo...
- Sahte bir isimle açılmış bir e-posta hesabı bulduk.
- Encontramos una cuenta de correo bajo un nombre falso.
Sadece Danny'e e-posta gönderilmiş.
Usada solamente para enviar correos electrónicos a Danny.
Bu belgelerin o e-posta hesabından gönderildiğini doğrulayabilir misiniz?
¿ Podría confirmar que esto son impresiones de los correos enviados desde esa cuenta?
Danny'e cevap yazan e-posta hesabının olduğu bilgisayar kişisel bir bilgisayar mıydı?
El ordenador con la cuenta de correo para escribirse con Danny, ¿ Era este, un ordenador privado?
Joe ile Danny arasında geçen e-posta ve telefon konuşmaları. Joe'nun elinde Danny'nin telefonu olması.
Los rastros de correo, llamadas de Joe a Danny, Joe teniendo el móvil de Danny...
Görünüşe göre bu altından ne işe yaradığı belli olmayan şey... -... özellikle yeleğin içine dikilmiş.
Parece como si esta dios sabe qué cosa dorada hubiera sido cosida a posta dentro del chaleco.
- Bunu konuşmadan önce seni tehdit eden hiç mektup ya da e-posta aldın mı?
Antes de hablar de eso, ¿ tienes una carta o correo amenazador?
Posta kutusuna kadar yarış.
Carrera hasta el buzón.
Az önce posta kutusunda buldum.
La encontré en la ranura del correo, justo ahora.
Cevabınızın posta ya da onun gibi bir şeyle gecikmediğinden emin olmak istedim.
Quería asegurarme de que su respuesta no se demorara por el correo o algo por el estilo.
Eski e-posta yazışmalarımızın çıktısı.
Son copias de nuestro antiguo correo electrónico.
Wendy elindeki kanıtları, şirketin genel posta kutusuna göndermiş.
Wendy envió sus pruebas a la bandeja de entrada general.
Halkın posta deneyimine sahip olmayan bir başkandan ne beklenirdi ki zaten.
¿ Qué puedes esperar de un presidente sin experiencia postal en el mundo real?
Biliyorum ama kendimi kötü hissettim ve e-posta atıp davet ettim.
Ya lo sé, pero estábamos hablando por email y me sentí mal y lo invité.
Bir zamanlar işi bitmiş yaşlı adamlar yönetirdi, gençlerde posta odasında çaılşırlardı.
Hace mucho "vejetes" gruñones dirigían las compañías. Y los jóvenes trabajaban en la mensajería... y ahora es todo lo contrario.
Ama sorun şu ki bu adamın ne telefonu ne de e-posta adresi var. Evinde telefon hattından başka hiçbir şey yok.
El problema es que este hombre no tenía celular, ni correo electrónico, nada en su casa, excepto por un teléfono fijo.
Pekâlâ, tuhaf bir e-posta aldım.
Bueno, recibí un correo extraño.
Kayıtlarına bakmam gerektiğini söyleyen bir e-posta.
Decía que debería mirar en tus registros.
Grup gücü Eva'ya devretmenin en iyisi olacağını düşündü.
La compañía pensó que sería mejor pasarle la posta a Eva.
Posta kutusunda yazıyor. 91 Gerard Sokağı.
En buzón esta escrito : "Gerard Way, el 91".
Elinde anahtarın olacak ve sonraki hedefini bulabileceğin bir posta kutun, hedefi öldürdüğünü belgelediğinde paranı da posta kutunda bulacaksın.
Todo lo que tienes es esa llave, tu siguiente objetivo en el buzón, y dinero operativo esperando allí cuando traigas pruebas de la muerte.
Posta kutusuna hedefleri koy, hepsinin çaresine ben bakarım.
Pon sus nombres en el buzón. Me ocuparé de cualquiera que pongas ahí.
- posta kutusu mu arasaydım?
- buscando un buzón?
Öğrencilere ve velilere, Pazartesi geçerli mazaretleri olmadan öğrenciler okula gelmezse uzaklaştırılacaklarını bildiren bir e-posta göndermeni istiyorum.
Así que tengo que mandar un email haciéndole saber a sus padres que si no vienen el Lunes y no tienen una escusa legítima, estarán expulsados.
E - posta falan değil, bildiğin baskıcı bir davranıştı.
Eso no era un correo electrónico, eso era un acto de opresión.
Şimdi bunu alıcıya yollamam gerekiyor ama neden boşa posta ücreti ödeyim dedim kendime.
Lo sé, ahora lo que me queda por hacer es enviárselo al comprador pero luego razoné : ¿ por qué pagar el franqueo? , ¿ no?
- Marie'den e-posta aldın mı? - Hayır.
- ¿ Recibiste el correo de Marie?
- E-posta veya arama da mı yok?
¿ Ningún e-mail o llamadas de teléfono?
Posta güvercini gibi mi?
¿ Con una paloma mensajera?
Sanırım kırılmış posta kutusu ve mahvolmuş çimenliklerim için yanlış kişileri şikayet etmişim.
Creo que elegí a la gente equivocada para llevar quejitas a la corte por mi buzón roto y mi pasto arruinado.
Kasten yapmış gibi.
Parece que lo hizo a posta.
Raporu bana e-posta yoluyla atıyorlar.
Me están enviando el informe.
Bir hafta boyunca e-posta almamı engellemeni hatırlayacağım hep.
Siempre recordaré cómo impediste que me llegara correo durante una semana.
Greendale'in salak e-posta adresini, porno abonelikleri ve komedi şovları için kullanıyorum sadece.
No uso el estúpido correo de Greendale más que para suscripciones de porno... y listas de correo de espectáculos de improvisación.
Günlük tutmak yerine ona e-posta yolluyormuş gibi yapıyorum.
Finjo escribirle correos a modo de diario.
- Hayır. - İlk mesajı, aile e-posta zinciri olarak 2007 Noel'inde aldım. - Anlatmana gerek...
Recibí su primera carta como parte de una cadena de correo familiar... en las Navidades del 2007.
Cezaevinde olmayan bütün eski öğrencilere e-posta yolladım. Ya da hapiste. Aralarında fark var, unutmayın.
He mandado un correo a todos los que no están en la cárcel... o en el calabozo, recuerden que no es lo mismo.
Posta kutusunda bulduğumuz şu taytın poposunda da "şatafatlı" yazıyor.
¡ Y en estos pantalones que encontramos dentro del buzón pone "elegante" en el culo!
Mesela bir posta şirketinde çalışan bir şişman bir kokteylde, o şirketin CEO'su olduğunu iddia edebilir.
Por ejemplo, uno que trabaja clasificando correo podría decir en una fiesta que es el Dir. Ejecutivo de la compañía.
Müvekkilimin bu posta kodunun yakınlarında olan herhangi bir yerde adil bir şekilde yargılanacağını düşünmenin bizzat kendisi muhteşem bir kurgudur.
Pensar que mi cliente podría tener un juicio justo en cualquier lugar cerca de este código postal es de por sí una ficción brillante.
İnsanlar bana e-posta atıp duruyor.
La gente sigue enviándome emails.
" E-posta bildirisi.
- Organizar listas de quehaceres.
- Açığa çıkan sırlar teması olarak, e-posta hacki üçlemedeki üçüncü bölüm.
¿ Esta? Siguiendo los secretos revelados, el hackeo de correos... es la tercera parte de una trilogía iniciada cuando Annie pierde un boli... en lo que llamamos la Edad de Oro. Sí.