English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ P ] / Primavera

Primavera tradutor Espanhol

5,156 parallel translation
Daha iyi hissedecekseniz söyleyeyim, onu muhtemelen baharda nehirlerin buzu eridiğinde buluruz.
Si le sirve de consuelo, probablemente le encontraremos cuando el río se deshiele en primavera.
Aralıkta bahar temizliği mi?
¿ Limpieza de primavera en diciembre?
Gelecek yılın ilkbahar / yaz koleksiyon ürünlerini tamamlamak üzereyiz.
Para la temporada de Primavera-Verano del próximo año... tenemos que preparar los elementos en colaboración.
Hainlerle konuşmak için Richmond'a gittim. Hainlere gülümsemek ve yalvarmak için... Çünkü iki ay sonra ilkbahar gelecek.
He ido a Richmond a hablar con traidores, a sonreír y a suplicar a traidores, porque dentro de dos meses será primavera, los caminos estarán transitables y empezarán las matanzas.
# Gözlerime baktığı zaman Bahar gelir sanki #
# La chica te mira Y es primavera #
" Kayıtsız gecenin dehşeti, öldürür baharın kudreti...
". El olvido susto, noche profunda Primavera mata con su poderío
Bahar.
Primavera.
Baharın koyu tomurcukları dalları sarmıştı.
Los oscuros capullos de primavera ya cubrà ­ an las ramas.
Bahar fırtınaları toprağı çözdü ama havada hâlâ kötülük vardı.
Las tormentas de primavera liberaban la tierra, pero igualmente, se percibà ­ a el mal en el aire.
Eğer hayatım 4 mevsimden oluşsaydı 40 yaşımdan önceki her şey ilkbahar olurdu.
Si mi vida tuviera cuatro estaciones todo antes de los 40 sería primavera.
Hayatımda dört mevsim varsa ailem için, doğrudan ilkbahardan kışa geçtik.
Si mi vida tuviera cuatro estaciones para mi famila, pasamos de la primavera directamente al invierno.
Eminim tadı ilkbahar gibidir.
Apuesto a que saben como la primavera.
Benim sadece babam var. Annem geçen bahar öldü. Nasıl öldüler?
Yo sólo tengo a mi papá, mi mamá murió en la primavera. ¿ Qué pasó?
Kabul etmeleri için mektuplar yazdı. 1942'nin baharında sonunda kabul alabildi.
Escribió cartas argumentando para ser aceptado, y, a continuación, en la primavera de 1942, le fue finalmente permitido alistarse.
Bahar esintisi gibi ferah ve yeniydim. Ona keyif verdiğimi biliyordum.
yo era fresca y nueva, como un soplo de primavera, y sabía que le daba alegría.
Daytona'dan bir sonraki görüşmemiz baharda oldu. Ailemle birlikte New York'ta yaşıyordum.
Cuando nos volvimos a ver, después de Daytona, fue en la primavera, cuando yo estaba en Nueva York con mi familia.
1973. Bahar mevsimiydi.
Era 1973 en la primavera...
Sürünün en yaşlıları olan liderleri, genç kurtlara ilerlemelerini ve baharın yaklaştığını söyleyerek onları avutuyordu.
El líder, el mayor de todos... se puso a la cabeza y se dirigió a los mas jóvenes... diciéndoles que pronto vendría la primavera.
Bahar tatilinde ne yapıyorsun?
¿ Y tú? ¿ Qué harás para las vacaciones de primavera?
Dur şimdi, yani hayatının son bahar tatilinde çalışıyor musun?
- Espera. ¿ Vas a trabajar en tus últimas vacaciones de primavera?
Sana bahar tatili eğlenceli olacak demiştim.
Te dije que pasar las vacaciones de primavera con divertido será divertido.
Bak, bunun aile tatili olduğunu biliyorum. Ama hala benim bahar tatilimdeyiz.
Mira, sé que son una vacaciones familiares, pero aún siguen siendo mis vacaciones de primavera.
Bahar tatili, biz geliyoruz.
Vacaciones de Primavera, aquí vamos.
Bahar tatili, biz geliyoruz!
¡ Vacaciones de primavera, aquí vamos!
Kaitlin, bu senin bahar tatilin. Haklıyım, değil mi?
Está bien, escucha estas son tus vacaciones de primavera, ¿ cierto?
İlk olarak mevsim bahar, kış değil.
Primero, porque es primavera, no invierno.
- Bahar. - Yani?
- Primavera.
Olayın baharda olmamızla hiçbir alakası yok.
No tiene nada que ver que estemos en primavera.
Bahara kadar uyanmaz.
No despertará hasta la primavera.
Baharın ortasında donmuş bir gölün üzerinde olduğumuza inanamıyorum.
No puedo creer que estemos sobre un lago congelado en primavera.
Bir dakika ya. Baharın ortasında donmuş bir gölün üzerindeyiz.
Esperen. ¿ Estamos sobre un lago congelado en primavera?
Geçen yaz, özel ders aldı ve AP testinden sekiz aldı.
En la primavera pasada hizo la prueba SAT y ocho pruebas de asignaturas avanzadas.
Bu da karşılığında, bir öfke patlamasına insanların baskıya karşı ayaklanmasına, Arap Baharı'na yol açtı.
Eso ayudó a alimentar una ira popular que explotaba contra la represión, la así llamada Primavera Árabe.
Yılın son aylarında biraz ruhsuz görünebilir ama ilkbaharda ağaç ve bitkilerle, yani bence...
Se ve un poco sombría al final del otoño, pero en primavera, con plantas y árboles será...
İlk olarak senden bagajın açma mandalını aramanı istiyorum.
Inicialmente, quiero ver si en el tronco.. una palanca primavera.
Bu borular sayesinde, burayı ısıtmana gerek kalmaz. Ama... Baharda kötü olur...
No necesitamos calefacción con estos tubos pero en primavera.
Onları buzdolabından çıkardığında baharın geldiğini zannedip büyüyecekler.
Luego cuando los sacas, se creen que es primavera, y tachán, empiezan a crecer.
Kovalar köpeğimiz Tapioca nın, geçen bahar depresyona girip metal yemeye başlamasından sonra delik deşik olmuşlardı.
Los baldes tenían marcas de mordeduras, de la última primavera... cuando nuestro perro Tapioca estaba depresivo... y empezó a comer metal.
Kendime soğuktan saklanacak bir yer bulurum ve sizinle baharda görüşürüz.
Me voy a proteger del frío... y nos veremos a la primavera.
"Ekinoks zamanı, cadı avının etrafını sarar ve kasabanın bilmesi için bir ruhu zorla alır."
"Durante el equinoccio de primavera, la bruja acosa su presa". "Un alma menos en la ciudad para conocer, tomada en contra de su voluntad".
İlkbahar Ekinoks Festivali'ni unutuyorsun.
¿ Echarás de menos el Festival de Primavera?
- Ekinoks zamanı, cadı...
Durante el equinoccio de primavera, la bruja...
Membaya teşekkür ediyordum.
Estaba agradeciéndole a la primavera.
Atla!
Primavera!
Elbette. İlkbahar'dayız.
- Claro, es la primavera.
İlkbahar'dayız " demek sıkıcı.
Decir "es la primavera" eso sí es banal.
Geçen kış Maui'de nişanlandık ve baharda da evlendik.
Me propuso en Maui que el invierno y nos casamos en la primavera.
Baharda temel tura katılmıştım.
Hice un recorrido básico la primavera pasada.
68 baharında Paris'te Herbert ve güzel genç karısı ile bir partiye gittim.
En la primavera del'68, en Paris, fui a una fiesta... con Herbert y su esposa.
Bahar havası gibi?
¿ Soplo de primavera?
14 yaşında ve bahar ayındayız.
Tiene 14 años. Es primavera.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]