Probleme tradutor Espanhol
182 parallel translation
Kendimi sanatımla ilgili tekniği gerçek hayatla ilgili bir probleme uygularken buldum.
No por ahora. Y está la pregunta de que si alguien más entró a la casa. - La señora dice que no.
O probleme sonra bakarız.
Me preocuparé más tarde.
Küçük bir probleme rast geldin gibi.
Parece que te has metido en problemas.
Morbius probleme çok yaklaşmıştı.
Morbius estaba demasiado cerca del problema.
Bu yüzden aklını probleme yordun ve onu çözdün.
Así que te concentraste en el problema, y, por suerte, lo solucionaste.
Rosaline "Bu probleme cevabın nedir?" diye sormuştu "A bölü B eşittir AOB"...
¿ Cuánto te salió en el problema? H Déjame ver.
Probleme duygusal bakmamalı.
No se trata de un problema sentimental.
Probleme duygusal bakmamalı düşman asla onlara sahip olmadı.
No se trata de un problema sentimental. Él nunca los tuvo.
Ve bu da, bana oldukça ciddi bir probleme mal oldu.
Y me ha creado un serio problema.
Probleme eski kafayla yaklaşıyorsun.
Me acabas de describir un problema... tan viejo como el hombre
Bu efsane burada ilginç bir probleme sebeb olmuş :
Esta leyenda tiene un misterio :
Sana bir cevap veririm ama onu probleme sokarak karıştırırsın.
Te di una respuesta y lo confundes trayéndola a ella al problema.
Pekala, şimdi küçük zihinlerinizi bilgisayardan önce haftalarca düşünmeyi gerektiren probleme odaklayın.
Ahora bien, centrar sus pequenas mentes de la clase de problema que se utiliza para tomar. Semana de pensamiento antes de la computadora.
Aynı probleme sahibiz.
, estamos en el mismo problema.
Sen içinde bilgelik yazmayan bir talih kurabiyesi açtın bu var olmayan bir bilge tarafından yazılmış zaten cevabını bildiğin bir probleme çözüm arayan bir metin.
Acabas de abrir una galleta de la fortuna sin fortuna... escrita por un maestro que no existe... para resolver un problema... cuya respuesta ya conoces.
- Vi, vi, bir "problem" var. "mon ami" "chaben" e "problem" için "telefone" etmeye gitti.
- "Oui, oui", tenemos "un problème" "mon ami" fue a la "chaben" "a telefoner", "probleme" para "telefoner".
Abe'nin probleme ihtiyacı yok.
Abe no necesita problemas.
- Evet, Ama maalesef biz hala palermo ya kötü.. .. Şöhretini veren bu probleme bir nokta koyamıyoruz..
- Si, aunque estamos lejos de eliminar esta plaga que infecta Palermo.
Şimdi iki tarafı keskin bıçağımızda üçüncü probleme geldik : teknoloji.
El tercer doble filo : la tecnología.
Uzmanlık alanım bu. - Yeterince probleme sebep oldun.
- Ya causó bastantes problemas...
Benimle aynı probleme sahip olmadığın için şanslısın.
No. Tienes suerte de no tener ese problema.
İkimiz de aynı probleme sahiptik.
Ella tenía el mismo problema.
Protein duvarları iyi durumda. Bir probleme rastlanmadı.
No se detectan perturbaciones.
Senkronizasyonda bir probleme rastlanmadı. Tüm sinir bağlantıları tamamlandı.
Sincronización, sin problemas.
Küçük bir şey, ama büyük bir probleme dönüşebilir.
¿ Qué? Algo pequeño que puede convertirse en un gran problema.
'batı gelecek ve bu probleme çözüm bulacak.'
No vivas bajo este sueño'de que Occidente vendrá y solucionará este problema.'
.. ancak bu probleme ileriye doğru tekrar göz atıp tehlikeli olup olmayacağını anlamakta fayda var.
Pero seria sano ver el ahora y el despues, de este ploblema.
Tamam hikayeye devam edelim. 3.kısımdaki probleme cozum buldunuzmu?
Vamos a la historia. ¿ Han solucionado el problema de la escena tres?
Bir probleme takıldım.
No puedo resolver un problema.
Yeniden yapılanma, Ülke sınırları dahilinde gerçekleşir. Ancak bu, birçok sosyal probleme de önayak olur.
Aunque acertada, una agresiva política de crecimiento económico teniendo como objetivo la reconstrucción del país y la reinserción en el mundo también condujo al serio malestar social y a la dificultad económica para muchos.
Rygel'in kendini parçalara ayırmasına engel olmak zorunda kaldım, bu probleme neyin yol açtığını bulup düzelttim.
He tenido que detenerlo de reventarse a si mismo en pedazos. Tuve que imaginarme que era lo que causaba el problema, y tuve que solucionarlo.
Yeterince probleme sahip değil miyiz?
¿ No tenemos bastantes problemas en el que estamos?
Buluştuk ve probleme her açıdan baktık.
Nos citamos y analizamos todos los aspectos del caso.
Sana karşı dürüst olacağım, buraya Enkaralılar'ın karşı karşıya oldukları probleme karşı başka bir çözüm yolunu değerlendirme olasılığınız olup olmadığını konuşmaya geldim.
Para ser honesto, estoy aquí para ver si usted consideraría alguna otra solución al problema que enfrentan los Enkaranos.
Bu probleme bir çözüm bulacağım.
Y arreglaré todo.
Aynı probleme geri döndüğümüzü düşünüyorum.
Parece que volvemos al mismo problema.
Küfür etmek eğlenceli olabilir, ama her zaman yapmak, bir sürü probleme sebep oluyor.
Decir groserías puede ser divertido,... pero hacerlo todo el tiempo puede traer problemas.
Bir sürü probleme neden oluyor çünkü yeniden çekim var ve bu diğer sahnelerde de olan bir ceketti.
Todos los problemas que causará, porque hay tomas adicionales y esta chaqueta ha sido establecida en otras escenas- -
Problemdir. Yatmıyor olmak ilişkide probleme işaret eder.
Nada de sexo sugiere problemas en la relación.
Bunu nasıl hesaplıyorsun da, iş probleme geldi mi çözemiyorsun?
¿ Cómo puedes seguir la cuenta, pero no resolver el problema del libro?
Zimmermann, Casement'tan etkilendi. Küçük bir Alman birliğinin İrlanda topraklarına çıkarsa bunun İngiltere için büyük bir probleme yol açıp açmayacağını merak ediyordu.
Zimmermann quedó impresionado con Casement y empezó a preguntarse si un pequeño desembarco alemán en suelo irlandés podría causar grandes problemas a los británicos.
Aynı probleme sahip elimde 2000 çocuk daha var, ve gerzeğin biri paramızı kestiğinden şimdi sinek yemek zorundalar.
Tengo 2.000 niños con el mismo problema. Y algún imbécil cortó los fondos, así que comerán moscas.
Mutlak probleme çözümüm bu.
Él es mi solución al problema fundamental :
Arşimet, kumlara çizdiği çemberlerle ilgili bir probleme kafa yoruyordu.
Arquímedes estaba contemplando un problema sobre círculos trazados en la arena, cuando un soldado romano lo abordó.
Yanına bir Roma askeri yaklaştığında probleme öylesine dalmıştı ki askerden teoremini tamamlaması için izin istedi.
Arquímedes estaba tan interesado en su problema que insistió en que le permitiera terminar su teorema.
Bu oğlan artık filozof taşına daha da yaklaşacak. Ama bu veri birşeyler içeriyorsa, içinde beklenmedik birşey yazıyorsa, bu biraz probleme neden olacaktır.
Ese chico está muy cerca de la Piedra Filosofal. pueden causar muchos problemas.
O probleme tuhaf bir açıdan saldırırdı.
Atacaba los problemas por los lados, desde un àngulo raro.
Çünkü benim problemim kendimi aptal, çirkin ve faydasız hissetmemden kaynaklanıyor. Ve bu yüzden aynı probleme sahip olduğumuzu düşünmüyorum.
Por que mi problema es que me siento estúpido, feo, y totalmente inútil y no creo que sea su mismo problema.
Bak, şu anda belirli bir probleme işaret edemem, ama sana birşey söyleyeyim.
Mire, no puedo señalar el problema específico en este momento pero déjeme decirle algo.
Her küçük sorun seninle birlikte büyük bir probleme dönüşüyor.
Cada cosa pequeña la conviertes en un gran problema.
Bu efsane burada ilginç bir probleme sebeb olmuş :
Estamos habituados a pensar que los átomos existen.