Programs tradutor Espanhol
38 parallel translation
Sence de Jim, bu biraz, programsız olmadı mı?
Jim, ¿ no te parece...? Es bastante arriesgado.
Ve bu konularda günlük kararlarla plansız, programsız işler yapamıyorum.
Y no puedo comportarme como si no me importara nada.
Sen şimdiye kadar yazılmış en üstün programsın.
Eres el mejor programa jamás escrito.
Senin hiçbir özelliğin yok, sadece basit sıradan bir programsın.
No tienes nada de especial. Solo eres un programa común.
Programsız bir mola verebilir miyiz?
No falla. ¿ Puedo hacer una parada extraoficial? Tengo algo pendiente.
Bu Severnaya'nın programsız bir testi.
Ésta es una prueba no planeada de Severnaya.
Sevgili aileler, dünkü araba mezarlığı alanına olan programsız gezimiz sonucu okul otobüsü 2 hafta boyunca hizmet veremeyecek hâle gelmiştir.
" Queridos padres : Debido al viaje de estudio de ayer al depósito de chatarra de autos el autobús escolar estará fuera de servicio dos semanas.
Sende bir programsın.
También eres un holograma.
Bunu haber vermekten nefret ediyorum, Michael, ben bir yıldızgemisi kaptanıyım, ve sen de 300 desiwatlık bir sanal programsın.
Odio decirte esto. Pero yo soy la Capitán de una nave, y él es un programa de holodeck.
- Bu plansız programsız bir yolculuk olacaktı. Daha önce hiç gitmediğimiz ve gitmeyi hiç beklemediğimiz bir yere gideceğiz
- El sentido de esto es la espontaneidad... es manejar y aparecer en algún lugar al que nunca fuiste ni pensabas ir.
Bi bok öğrenmeden plansız programsız kalkıp geliyorsunuz İstanbul'a.
Tú te trepas a un autobús sin pensar en nada, y te conviertes en una carga.
Programsız gelen ziyaretçi.
Activación extraterrestre no programada
- Siz programsınız.
- Eres programas. ¡ Sí!
- Ama programsız çocuğa bakın şimdi.
Sí, y mira lo que el chico que no sigue un plan acaba haciendo.
Programsız, egosuz başka bir hayat.
Otra vida sin programa, sin ego.
Arazi uçağından programsız bir uçuş aldığını söyleyeyim.
Pensé que estaba contigo. - Yo diría que tomó un vuelo no programado en ese aeroplano.
Programsız dünyadışı hareketlilik.
Activación Extraterrestre No Autorizada.
Ne yapayım Programsız bebeğimle
Qué hacer con mi improvisado bebé.
Hayır, bahis kimin tarzının daha iyi olduğu üzerineydi... Senin plansız, programsız, - cin olmadan adam çarpma - ve dolandırıcılık kisvesi altında - hadi hep beraber hapse girelim - tarzın, ya da benim profesyonel ve - bütün açıları hesaba katıp yakalanmama - tarzım.
No, pero la apuesta se trataba de quien tenía el mejor estilo... el tuyo desestructurado, indiciplinado, a lo loco... camuflado como una estafa... o el mío, profesional, razonado, cubriendo todos los ángulos, sin ser capturado.
Bak, burada kendine ait bir işaret bırakmak istiyorsun ve bu çok hoş birşey ama... Plansız programsız o odaya girip orayı karıştırmak istemezsin.
Mira, ya sé quieres empezar a dejar tu huella aquí, y es un detalle muy mono, pero, no puedes meterte y hacer y deshacer en el almacén de los snibbits, de cualquier manera.
Briar Tepesi ; programsız av gezisi.
Brian Hill, un viaje no programado de cacería.
Joy, programsız bir yolculuğa çıktı. Meksika'ya.
Por eso Joy se tomó una vacaciones no planeadas México.
Üzgünüm Bay Abassi ama programsız bir işçi toplantısı için tercümanlar gerekli.
Lo siento, Sr. Abasi, pero hay una reunión imprevista.
Programsız bir toplantı bizden öncelikli bir şey mi?
¿ Y eso prevalece sobre nosotros?
"Plansız..." "... programsız. "
¿ Algo... espontáneo?
"Plansız, programsız olmanın sonu bu."
Ya basta de espontaneidad.
Plansız programsız yapılacak olan yeni bir operasyona başlamaktan bahsediyoruz.
Estamos hablando de realizar una nueva operación en las próximas horas.
Annem gittiğinden ve şirketin yok olduğundan beridir çok plansız programsız görünüyorsun.
Desde que mamá se fue y sin la Compañía, te ves falto de planes.
Rush taşları kullanmak istiyordu programsız, izinsiz bir dünya ziyareti istiyordu eğer köstebek kendisi olsaydı tam da bunları isterdi.
Estaba pidiendo un pase libre una visita a la tierra no programada ni autorizada exactamente el tipo de cosas que haría si él mismo fuera el "topo".
Eğer öldüyse, elimizden gelen bir şey yok, eğer ölmediyse, plansız programsız buraya saldırmanın ona bir yararı olmayacaktır.
Si lo está, ya no hay nada que podamos hacer, si no lo está, haciéndonos cargo de la situación sin un plan, no va a ayudarlo.
Uzaktan erişim programı yükleyecek böylece bilgisayarı üzerinde yetki sahibi olacağız.
Instala un programs de acceso remoto, así tendremos un control total sobre su ordenador.
Silmek için zor programsın.
Eres un programa difícil de desintegrar.
Plansız, programsız.
Sin premeditación y sin un plan.
Plansız programsız seyahat eden adam yine de en güzel odayı kaptı.
El hombre que no planea pero se queda con la mejor habitación.
Grayson'la ben bu sıkıcı, programsız gecemizde olur da kazara uykuya dalarsak diye burada olması iyi bir şey.
Es bueno tenerlo cerca solo en caso de que Grayson y yo nos quedemos dormidos accidentalemente por tener una noche tan patética y sin acontecimientos.
Programsız dünyadışı hareketlilik.
Activación extraterrestre no programada.
Onunla plansız programsız birlikte olmak istiyordum.
Sólo quería estar con ella.