Quice tradutor Espanhol
35 parallel translation
Kumda takunya bırakırsan 15 günde çürütüyor.
Si dejásemos arena en los zuecos, se pudrirían en quice días.
Demek istediğim bu değildi.
Eso es lo que quice decir.
Sadece iyi olduğundan emin olmak istedim.
Sólo quice asegurarme de que estabas bien.
Utangaç ve ya değil, ben her zaman bir kız kardeş istedim.
Bueno, yo siempre quice una hermana. Tímida o nó.
- Evet, şey, ben zamanı kastetmiştim.
- Si, bien, quice decir en tiempo sabio.
- Öyle demek istemedim... Demek istediğim...
No quice decir, o sea...
- Hayır, onu da demek istemedim.
Tampoco quice decir eso. Me fue bien, gracias.
Buffy, vampir avlarken sosyal hayatın olabileceğini söylediğimde bunları aynı anda yapabileceğini kastetmedim.
Buffy, cuando dije que podías cazar vampiros y tener vida social, no quice decir al mismo tiempo.
Affedersin. Şey demek istedim : Ne?
Disculpa, quice desir ¡ ¿ qué?
Her zaman gösteri işine girmek istemişimdir.
Yo siempre quice entrar en el negocio de los espectaculos
Hep şu konuşandan istemişimdir.
Siempre Quice uno que hablase.
Sonra farkettiğim tek şey, John Russo'nun yardakçısı olduğumdu.
Y cuando me quice acordar, Soy el mandadero de John Russo.
Ama beni siz zorladınız sayılır. Katılmayı başından beri istememiştim.
Lo siento, es que uds me metieron, no quice hacerlo de todas maneras.
Tamam, ama bu sefer tercih ettiğim için çıkardım.
Okay, pero en mi defensa, esta vez me quite los pantalones por que quice.
Ama iade edecek değilim.
Quice días, pero no voy a devolverla.
Üzgünüm, bölmek istememiştim.
Oh, lo lamento, no quice interrumpir.
Baba bir kazaydı. İsteyerek olmadı.
Papi fue un accidente, no quice hacerlo.
- Baba, istemeden oldu.
Papi, no quice hacerlo.
Ne? Özür dilerim. Ama beni siz zorladınız sayılır.
Lo siento, es que uds me metieron, no quice hacerlo de todas maneras.
Bu hatun 11 Eylül hakkında kitap yazıyor. Ne zamandır istasyonda şu 11 Eylül kitabını yazmak için herkesle konuşuyor.
Yo no quice hablar sobre el 9 / 11, porque no quiero hablar sobre esas cosas, habló con todos sobre el 9 / 11 menos conmigo, y me dijo
Çocukların önünde söylemek istemedim.
No quice decir nada enfrente de sus hijos.
Asla "Büyük Erkek Kardeş" olmak istememiştim.
Oh, nunca quice transformarme en Gran Hermano. Solo quería ser una pequeña hermana.
Hayatım boyunca huzursuz bir hayaletle sevişmek istemişimdir.
Siempre quice tener sexo con un espiritu inquieto.
İstedim, ama Kevin Costner'ın Box Set'ini buldum ve The Bodyguard aklımı aldı.
Quice hacerlo, pero venía en una colección de películas de Kevin Costner y me distraje con "The bodyguard"
Kıçını tutuşturursam ne kadar zamanda geleceğini görmek istedim.
Quice ver qué tan rápido llegabas hasta acá, si encendia fuego abajo de tu culo.
Dostça davranarak ve sohbet ederek onu ölmüş babam gibi giydirerek değil.
quice decir sean amigables, hagan pequeñas charlas, no vistanlo como mi Padre muerto.
Demek istediğim araba kullanmayı bıraktığımdan beri mezarlığa gitmedim.
Quice... No he ido al cementerio desde que no manejo.
"İstemeyi istemedim başta ama oldu."
y no quice desearlo. ¡ Pero lo hice!
Unutma idari binaya girince Kumandan Quice'nin ofisi ilk katta koridorun sonunda.
En el edificio de mando, Quince está en el primer piso, al final.
Quice'nin ofisi koridorun sonunda.
AI final del pasillo.
Hayır ben... - Hayır, hayır, önemli değil.
No, no quice.
Pardon, "teslim olmah" demek istedim. Bu aksanı anlamıyorum...
Perdón, quice decir "rindansen." No puedo con este acento...
Boş boş konuşuyordum.
No quice decir nada con eso.
NFL futbolda oluyor.
OH, ESO ES FUTBOL. ESO, ESO, QUICE DECIR...
Doğru, doğru.
QUICE DECIR LA NBL.