English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ R ] / Rato

Rato tradutor Espanhol

20,336 parallel translation
Pek takılma şansı bulamadığım için biraz üzgünüm sadece.
Siento que tal vez no tendremos la oportunidad de pasar el rato juntos.
- Takılsak eğlenceli olurdu ama peki.
Bueno, habría estado bien pasar el rato.
Tiresias, yaşlı kör bir peygambersin diye sürekli olumsuz olmak zorunda değilsin.
Dios mío, Tiresias, solo porque seas un profeta ciego y anciano no quiere decir que tengas que ser tan deprimente todo el rato.
- Bana biraz arkadaşlık et.
- Acompáñame un rato.
LeAnn az önce beni aradı.
LeAnn me llamó hace un rato.
Şey, nerdeyse bitirdim, belki... uğramak istersin, film filan izleriz...
Ya casi termino, así que... ¿ Quieres venir a ver Netflix, pasar el rato y...?
Sana sonra geri döneceğim.
Te llamo en un rato.
Dışarı çıkabilmen için hala diğerlerini... ikna etmeye çalışıyorum.
Todavía estoy tratando de conseguir que cambien de opinión... y te dejen salir por un rato.
Oldu bayağı.
Un rato.
Beraber mükemmel zaman geçiriyoruz.
Vamos a pasar un muy buen rato juntos.
Daha fazlası için bize güvenmiyorlar.
No se fían de dejarnos más rato.
Böyle bir barda takılacağın aklıma gelmezdi.
No es el tipo de bar en el que pensaría que vinieras a pasar el rato.
- Benim biraz uzanmam lazım.
Creo que necesito recostarme un rato.
İstersen bir süre burada kalabiliriz.
Podemos quedarnos aquí un rato si quieres.
Sakın uzun süre bakma.
No mires durante demasiado rato.
Bir şey konuşacaktım.
Solo quería hablar un rato con él.
Sorun olmayacak çünkü ben senin bas nedimenim ve attigin her adimda senin için orada olacagim.
Va a ir bien, porque... soy tu dama de honor, y estaré allí contigo esta noche todo el rato.
Bir keresinde Black Eyed Peas'ten apl.de.ap onunla takılsın diye para ödemişti. Sırf havalı gözükmek için.
Una vez pagó a apl.de.ap de The Black Eyed Peas para que pasara el rato con él, solo para parecer guay.
Takılıyordum öyle ya.
Solo estamos pasando el rato.
Biraz uzun sürdü ama biri nihayet yedinci kattan olduğunu söyledi.
Me llevó un rato... pero por fin alguien me dijo que era la séptima planta.
Belki kısa bir süreliğine CityWalk'a da geçerim.
NoHo, quizá vaya a CityWalk un rato.
Birkaç numara gösterdim, iş hakkında konuştuk.
Le mostré algunos trucos, hablamos de magia un rato.
Rosa'nın bir arkadaşı olarak Rosa'nın diğer arkadaşlarıyla beraber takılmayı seviyorum.
Eso es ridículo. Como amigo de Rosa, simplemente me gusta pasar el rato con otros amigos de Rosa, así podemos estar al tanto de lo que es importante para ellos.
- Açmakta zorlanıyoruz da. - İt işte!
Porque llevamos un rato intentando abrir...
Bir dakika oyalanmak ister misin?
¿ Quieres quedarte un rato?
Sanırım küçük kardeşim biraz fazla eğleniyor.
Sí. Lo siento. Creo que mi hermanito está teniendo, un demasiado buen rato.
Muhtemelen bir süre dayanırsanız gevşeyecektir.
Quizá se suelte si aguanta por un rato.
epey oldu konuşman nasıl geçti?
Tardaste un rato. ¿ Qué tal tu plática?
- Suçlu bulunursa asılabilir.
Si ha encontrado culpable, podría pasar el rato.
Seninle biraz yürüyelim mi?
Bueno, esto es bien conocido. Puedo caminar contigo un rato?
Seni aramam neden bu kadar uzun sürdü?
¿ Y por qué me tomó un rato regresarte la llamada?
Konuşabilir miyiz?
¿ Podríamos conversar un rato con usted?
Bak ne diyeceğim, konuklarımız uzun zamandır buradalar. Bu yüzden neden sözleşmeleri imzalamıyoruz?
Nuestros invitados llevan mucho rato aquí.
İyiymiş, ben de kafeteryada beklerim.
Podría tardar un rato. Guay, esperaré en la cafetería.
- Daha sonra gelmelisin.
- Debes volver más rato.
- Kaybol biraz, Clarence.
- Piérdete un rato, Clarence.
Sadece biraz çalacağız.
La pondremos un rato.
Takıldım.
Pasamos el rato.
Birazdan nerede olacağını biliyorum.
Sé dónde estará dentro de un rato.
Eğer subyancı olsaydım, takılacağım yer orası olurdu.
Es exactamente donde me gustaría pasar el rato si estaba encendido por niños.
Orada ne oldu öyle?
¿ Qué te pasó hace un rato?
Şu içkinin biraz beklemesinde sakınca var mı?
¿ Te importa aguantar esa copa un rato?
Evet, ama şoförümü arayıp biraz daha süreceğini söyleyeyim. Fikrini değiştireceğinden emin değildim.
Sí, eh, sólo voy a llamar a mi chofer y decirle que va a ser un rato, no estaba segura de sí habías cambiado de opinión.
Az sonra oradayım.
Sí, será un rato.
Bunun acı tatlı olduğunun farkındayım. Ama bu akşam erken saatlerde Raviga, Pied Piper'ın Seri A değerlendirmesini resmi olarak 5 milyon dolardan 50 milyon dolara çıkarmaya karar verdi.
Sé que esto es agridulce, pero hace un rato Raviga decidió financiar Pied Piper Series A con $ 5 millones con una valuación de $ 50 millones.
Sonra hatırladığım tek şey ; 100 kilometre ötede, battaniyeye sarılmış vaziyette uyuşturucu kafasından kurtulmaya çalışırken polis atına kürekle dalmaktan suçlanmam.
Al rato, estaba a 100 km, desnudo bajo una manta tratando de recuperarme y enfrentando cargos por atacar un caballo policial.
Tamam, pekala, bir süre kalabilirim.
Puedo quedarme un rato.
- Sonra görüşürüz.
- ¿ Nos vemos en un rato?
Uyuyamıyorum. Biraz kameraya konuşayım dedim.
No puedo dormir, así que decidí grabar un rato.
Herzberg beni bu evden bir süreliğine uzaklaştıracaksa gerisi umurumda bile değil.
- No me importa. Si Herzberg participa, me sacará por un rato de esta casa de mierda.
Sayılır, evet.
Bastante rato, supongo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]