Razı tradutor Espanhol
4,623 parallel translation
Eğer buna razıysanız yarın tekrar gelin...
Si están de acuerdo, vuelvan mañana.
Biftek alamıyorsan hamburgere razı olacaksın.
Bueno, si no puedes conseguir un bife, tienes que conformarte con hamburguesa.
Kuruntuda gördüğün varsayımsal soyunun uğruna etten kemikten olan Warlow ve beni kurban etmeye razısın.
¿ Estás dispuesto a sacrificarme a mí y / o a Warlow quienes somos reales, por cierto por el bien de una hipotética descendencia que viste en alguna visión?
Eğer sana bir konuda baskı yapıyorsa, körlemesine razı gelme.
Si él te presiona en algo, no te quejes abiertamente.
Eğer bu bulacağımız şey ilişkimizin ana hatlarını değiştirebilecek bir şeyse ben bunu göz önüne almaya razıyım.
Y si eso implica cambiar las reglas de nuestra relación, Estoy dispuesto a considerarlo.
Bu güzel dolarcık için onları görmemeye razı olabilir misin?
¿ Por este billete de un dólar, serías capaz de no verlos?
Bedeli neyse razıyım. Bırak onunla konuşayım.
Rachel, déjame hablar con ella, por si sirve de algo.
Bay Ahmed müvekkilinin bizimle konuşmaya razı olduğunu söyledi.
El Sr. Ahmed me ha informado que su cliente está dispuesto a hablar con nosotros.
Ciddi bir suç işlemedi, üstelik sınır dışı edilmeye razı.
No cometió ningún crimen serio y él está más que dispuesto a auto deportarse.
Erkekleri pohpohlamadığım için terfi edemiyorsam hayatımın kalanında böyle olmaya razıyım.
Si dices que no he sido ascendida porque no adularé a los hombres... entonces estaré bien así toda mi vida.
Ömür boyu yalnız olmaya ve böyle yaşamaya razıyım!
¡ Estaré bien mi vida entera estando sola y viviendo así! ¡ Eh!
- Sizden ayrılmaya razıyım.
Estoy dispuesto a dividir con ustedes.
Her ne kadar razı olmasa da onu uygun bulacağınızı düşünüyorum.
Creo que la encontrarás adecuada, si no agradable exactamente.
Oof! Kısacası, eğer o ahmak beni banyoya sokarsa, hepimiz kaderimize razı olacağız.
Básicamente, si el idiota me da un baño, todos estamos condenados.
Biliyorsun, ben ölmeye razıyım.
¿ Sabe? , estoy dispuesto a morir.
Hiç işlemediği bir suç için Whitey Culver'ın kovulmasına razı mısın?
¿ Estás de acuerdo con que despidan a Whitey Culver por un crimen con el que no tiene nada que ver?
Tamam, bu tamamen razı olmuş iki yetişkin arasında.
De acuerdo, eso es entre dos adultos que están de acuerdo.
Cadınızı geri alma yolunda ölmeye razı olabilirsin ama seninle birlikte Hayley ve bebek de ölecek.
Puedes estar dispuesta a morir para traer a tu bruja de vuelta, pero Hayley y el bebé morirán contigo.
Marcel'i koruyarak, güvenini tazelemiş oldum. Öylesine güveni yerine geldi ki, Elijah'ı bize vermeye razı oldu. Zamanı geldiğinde, yani bana Davina ile ilgili bilmem gereken her şeyi anlattığında Davina'yı kendi tarafıma çekeceğim.
Al proteger a Marcel, he cimentado su confianza, hasta el punto en que ha acordado devolvernos a Elijah, y cuando el momento sea el correcto, cuando me haya contado todo lo que necesito saber sobre Davina,
Seninle çıkmaya razı olduğuna çok şaşırdım.
No me puedo creer que aceptara salir contigo.
Yönetimin gaddarlıklarının vicdanıma ağır geldiğini ve hayatımı daha azı için feda etmeye razı olamadığımı söylüyorum.
Estoy diciendo que las reglas de la tiranía traicionaron el peso de mi consciencia y ya no pude permitirme entregar mi vida por eso.
Umarım bu, performans değerlendirmeme kötü olarak yansımaz ama bu filmin izlenmesine razı değilim.
Y espero que no me des una mala evaluación de mi desempeño por esto pero, no puedo tener este video ahí afuera.
Ayrıca hobi edinmesine razı edebilir misin?
¿ de tener algun pasatiempo? - Tejer, break dancing.
- Öyle demek. - Babam hastanedeki dansa razı oldu.
Verá, mi padre a consentido a hacer un baile en el hospital.
Sen buna razı mısın?
¿ Estás dispuesto a hacerlo?
Mesele hakkında oylamaya razıyım.
Desde ya, una votación será bien recibida.
Dediğim gibi, ikimiz için değişmeye razıyım.
Como dije, por nuestra salud, estoy dispuesto a cambiar.
Tabii o yer için mücadeleye razıysak.
Ya sabes, si... estamos dispuestos a luchar por ello.
Onu razı etmeye çalıştım ama hiç oralı olmadı.
Pero... he intentado convencerla, pero no está interesada.
Evet, abdesthanede yaşamaya razıysan kendini para için sürtük durumuna sokmana gerek olmadığını tüm bu genç oyunculara gösterebilirsin.
Sí, bueno, puedes enseñarle a muchos jóvenes actores que no necesitas prostituirte por dinero si tu eres, ya sabes, feliz de vivir en una letrina.
Çünkü sadece benim yapmaya razı olduğum şeyleri diğerlerinin yapabileceğini zannetmiyorum.
porque no creo que los demás sean capaces de hacer lo que yo estoy dispuesta a hacer.
Avustralya varil başına 100 dolar ödemeye razı olur da biz olmazsak Chevron Avustralya'ya satacaktır.
Si Australia está dispuesta a pagar a Chevron $ 100 el barril y nosotros no, Chevron va a vender a Australia.
Ahmed'i razı etmeye yetecek kadar korkutacak birisi varsa o da en eski, pek sevgili, ihanet ettiği ahbabıdır.
Así que si alguien puede asustar a Ahmed para que confiese, puede que sea su viejo, querido y traicionado colega.
Her şeyi denemeye razıyım.
Estoy dispuesto a probar cualquier cosa.
Çünkü, ne olursa olsun yapmaya razıyım, gidebildiğim yere kadar gitmek zorundayım.
Porque me he propuesto hacerlo cueste lo que cueste, llegar hasta donde tenga que llegar.
Söylesene bana, James nereye kadar gitmeye razı biliyor musun?
Dime, ¿ sabes hasta dónde es capaz de llegar James?
Teyit edebileceğimiz bir şeyler söyleyeceksiniz ki hakim size hak ettiğinizden az ceza vermeye razı olacak.
Algo que podamos verificar después que el juez esté de acuerdo... con sentenciarlo a una pena mucho menor de la que merece.
Dünyanın bu en ıssız yerinde sıkışıp kalmaktansa her yerde olmaya razıyım.
En cualquier jodido lugar, antes de estar atrapado aquí en medio del Fin del maldito universo.
Seninle çalışmaya razı.
Él estará dispuesto a trabajar contigo.
Seni affetmeye razıyım.
Prefiero perdonarte.
- O riski almaya razı mısın?
- ¿ Estás dispuesto a correr ese riesgo? - ¿ Qué sugieres?
Biz kopyalara razıyız.
Nos bastará con llevarnos las copias.
Bay Toole'dan Allah razı olsun, değil mi?
Gracias a Dios por el Sr. Toole, ¿ no?
Cadınızı geri alma yolunda ölmeye razı olabilirsin ama seninle birlikte Hayley ve bebek de ölecek.
Tal vez estés dispuesta a morir para recuperar a tu bruja pero Hayley y el bebé morirán contigo.
Marcel'i koruyarak, güvenini tazelemiş oldum. Öylesine güveni yerine geldi ki, Elijah'ı bize vermeye razı oldu. Zamanı geldiğinde, yani bana Davina ile ilgili bilmem gereken her şeyi anlattığında Davina'yı kendi tarafıma çekeceğim.
Protegiendo a Marcel, he asegurado su confianza, tanto que ha accedido a regresarnos a Elijah y cuando la hora sea la correcta cuando me haya dicho todo lo que necesito saber de Davina la tendré para mí mismo.
Eğer beni güldürebileceklerse yeşile de razı olurum.
Si me hace reír, me caso con la dorada.
Sınırlar içinde buna rıza göstermeye razıyım.
Hasta estoy dispuesto a tolerarlo... dentro de sus límites.
Onu kurtarmak için ölmeye razı mısın?
¿ Estás dispuesto a morir para salvarlo?
Yasal süreç boyunca ev hapsine razı olduğun sürece Joan'la evde kalabilirsin.
Mientras estés de acuerdo con el arresto domiciliario a lo largo de los procedimientos jurídicos, puedes estar en casa con Joan.
Milimetrik bir ipucuna bile razıyım.
, yo me conformo con una pista normal y corriente.
- Dawson dünden razı.
- Dawson está de acuerdo.