English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ R ] / Reebok

Reebok tradutor Espanhol

52 parallel translation
Sanki ucuz fiyatlar yetmiyormuş gibi Noel baba Weejee's de satılan son model Reebok ayakkabıları ile birazdan paraşütle atlayacak.
Si los bajos precios no bastaban Santa Claus, con unas Reebok que se pueden comprar en Weejee va a llegar en paracaídas.
Sana diyeceğim şu ki Reebok'ın aynı şekilde düşüneceğini sanmıyorum.
Pues te digo una cosa. Reebok no me va a decir eso.
Bakın, ona... Ona saat 12'de aradığımı ve onunla konuşmak istediğimi söyleyin, yoksa Reebok'a gitmek zorunda kalacağım.
Pues dígale que he llamado a las 12 y que quiero hablar con él.
Bilmiyorum. - Reebok'a gitmen gerekecek.
Tendrás que hablar con Reebok.
Hepsi de zar zor kazandıkları rubleleri bütün pahalı markalara yatırmak için ölüyor.
Ansiosos por gastar rublos en Reebok y máquinas de cappuccino. Imagínate.
Çölde koştuğunuz o Reebok reklamı yok muydu, muhteşem bir şeydi.
El anuncio de Reebok en el que corre por el desierto... es excelente.
Aşağıda bir Reebok reklamı çekiliyor.
Ahí filman un anuncio de Reebok.
Belli ki, Reebok'da beni sevmiyor.
Obviamente, Reebok no me dio amor.
- Sana Reebok hikayemi anlattım mı?
- żTe conté alguna vez lo de Reebok?
Reebok'ı siktir et!
A Reebok, que le den por culo.
O komisyona ihtiyacın vardı ama, bölgesel bir deve reklamıyla Reebok'ı dize getiremezdik.
Sé que necesitas la comisión, pero esto no es Reebok sin un anuncio de Camel.
Ayağındaki "Joan and Davids" i mor "Reebok" larla değiştirdim.
Reemplazo sus Joan and Davids con Reebok morados en sus pies.
Reebok'ın reklam kampanyası var.
Reebok tiene una campaña...
Reebok ayakkabıyı yarı fiyatına bulursam, umurumda olmaz benim. Kalitesi düşük olduğu için çabucak yıpranır.
Sin embargo, si las hallo a mitad de precio, las compro.
Yarı fiyatına Reebok bulsam umurumda olmaz, hemen alırdım.
Turín, es más lujoso, joyas, metales preciosos, relojería.
Reebok mu?
¿ De Reebok?
Reebok değil.
No. De Reebok, no.
Sanırım o Reebok anlaşmasını fazla ciddiye alıyor.
Creo que se tomó muy a pecho el contrato que tenía con Reebok.
- Sport Club Reebok.
- En el Sport Club Reebok.
Sanırım Reebok'ın kamyonunu süren bir kuzenim var.
Tengo un primo que conduce un camión para Reebok.
Reebok reklamlarındaki o yapılı, yakışıklı futbol oyucusu mu?
¿ Ese jugador tan guapo de los comerciales?
- Reebok.
- Reebok.
- Reebok mı?
- ¿ Reebok?
Reebok yemeğinin yanında gelen bir meze mi?
¿ Un plato que te sirven cuando pides una cena Reebok?
Dinle, muhtemelen saçmalıktır ama adamlarımdan biri senin yöneticilerinden birkaçının Canton'a gidip Reebok işimi kapmaya çalıştıklarını duymuş.
Oye, quizá sea puro cuento pero oí que dos ejecutivos tuyos estaba en Cantón olfateando mi cuenta de Reebok.
11 yıldır Reebok reklamlarını ben yapıyorum.
Llevo 11 años representando a Reebok.
Reebok işini elinde tutmak için gerekenleri yapmadın.
Tú dejaste esa cuenta sobre la mesa.
Beyler, New York'a, ya da öteki adıyla Reebok Kenti'ne hoş geldiniz.
Señores, bienvenidos a Nueva York, "la Ciudad de Reebok".
Tanık, suçluyu tam olarak görmemiş ama koyu renk bir eşofman giyiyormuş. Reebok sanırım, çünkü yan tarafında iki çizgi varmış.
- El testigo no vio al atacante pero dijo que llevaba puesto equipo de ejercicio oscuro posiblemente Reebok, pues tenía dos líneas al costado.
Ayrıca spor mağazasından Reebok siyah eşofman ve kayak maskesi satın almış.
- También compró un equipo de ejercicio Reebok negro y un pasamontañas en la tienda de deportes.
- Ben bir çift Reebok istiyorum.
Quiero un par de Reeboks.
- Reebok'ları giymek istiyorum.
- Yo me quedo con los Reebok.
Bu markayı.
es Reebok.
Reebok ayakkabıları mı ithal edeceksin?
¿ Quieres importar calzado Reebok?
Dünyanın en büyük ayakkabı şirketi Reebok.
Con la mayor empresa de calzado en el mundo - Reebok.
Listedeki son parça 2,000 Reebok ayakkabı.
La lista de los últimos artículos 2.000 zapatos Reebok.
Şimdi herhangi bir gümrük vergisi ödemeden temiz iki bin Reebok ayakkabıya sahiptik.
Ahora teníamos 2000 zapatos Reebok sin tener que pagar derechos de aduana.
Archie inanamadı bizim gibi çaylakların böyle düşük bir fiyata orijinal Reebok ayakkabı temin ettiğimize.
hermano Archie no podía creer que novatos como nosotros le fueramos a suministrar zapatos originales Reebok a un precio tan bajo.
Ödeme hemen yapıldı, çünkü Archie Reebok ayakkabılarını bilirdi..... çünkü bu fiyat Mumbai'da tekdi.
... El precio está garantizado con su monopolio en Bombay.
Küçük Köpek Yavrusu, Sırtlan'ı tokatlıyor.
Las Hush Puppy estan ganando a las Reebok.
Yarın Reebok, T-Mobile olabilir.
Mañana, Reebok, T-Mobile...
- Reebok, piyasanın en iyisi.
Reebok, el mejor del mercado.
Reebok Pumps'ı havalı bir şey zannederdim.
De hecho pensaba que las Reebok Pump eran guais.
En önemlisi de kimsenin sana Reebok Pumps giyme demesine izin verme.
Y muy importante, no permitas que nadie te diga que dejes de llevar esas Reebok Pump.
Reebok Pump.
El Reebok Pump.
Canım, kullanabileceğin Reebok ayakkabılarım var üst katta.
Cariño, tengo un par de Reeboks arriba que puedes utilizar.
Reebok Pump?
¿ Los Reebok Pumps?
Garsonlar eskiden mahmuz da takıyordu. Ama tam aşil tendonlarını hizasındaydı. Siyah Reebok'larla değiştirmek zorunda kaldık.
Los camareros solían usar espuelas, pero estaban justo al nivel del talón, así que tuvimos que cambiarlas por unas Reeboks negras.
Nike'yle Puma denizaşırı ve "Diğer ikisi gelmezse Reebok önemsiz," demiştiniz.
Nike y Puma están en el extranjero... dijiste que Reebok no importaba si los otros no pueden.
İlk Supra Gazelle, - Evet.
Quiero las Supra, las Gazelle, las Reebok...
- Reebok... Ben şunu alacağım, Şu iki Adidas...
Y yo quiero las dos Adidas de ahí...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]