Renkli tradutor Espanhol
3,799 parallel translation
Tamam, o gece orada olanlar turuncu renkli.
La gente que estuvo allí lleva el color naranja.
Oradaki insanların anlattığı kişiler mavi renkli. Ve yeşil oklar kim kime söylemiş bunu gösteriyor.
La gente que lo supo por gente que estuvo allí lleva color azul, y la flecha verde representa quién le dijo a quién.
Bir tabelayla dolaşman mantıklı olabilir... Belki, renkli bir bileklik filan... Her neyse, oyun oynamayı bırakıyorum.
Deberías querer llevar un cartel... tal vez una pulsera con un pequeño arcoíris o algo así.
Hep daha renkli kıyafetler giyinmem için beni zorlardı. - Burası.
Ella siempre me insiste con que vista más colorido.
Sağlıklı lalelerin tek renkli taç yaprakları olduğunu biliyor muydun?
¿ Sabías que los tulipanes saludables tienen pétalos sólidamente coloreados?
Gus ve Shawn çok renkli karakterler.
Gus y Shawn son muy, muy pintorescos.
Woz'un hedefi renkli grafikler eklemekti.
Las ambiciones de Woz fueron que quería añadir gráficos a color.
Onu, dışarıda koyu renkli bir arabanın içinde biriyle konuşurken gördüm.
La vi parada fuera hablando con alguien en un coche oscuro.
umarım renkli bişeyler olur
Bueno, yo tenía la esperanza de más color y menos suciedad, pero bueno, se obtiene por lo que se paga, ¿ no?
Kim renkli bir taş ister ki?
¿ Quién quiere una piedra de colores?
Renkli lensleri çıkar.
Bota los lentes de color.
ama sonuçta koyu renkli değil mi?
¿ Estaba muy oscuro vale?
Renkli ya da çizgili bir tane.
La lisa con la rayada.
Sorun şu ki yerel kaynaklarda, parlak turuncu renkli olanından hiç göremedim.
El problema es que no encuentro un suministrador local que las venda de color naranja brillante.
Gerçek elmaslarla kaplı ve turkuvaz renkli 14 karatlık altın o.
Eso es Oro de 14 quilates y Diamantes reales.
Kamera istediğimiz her renkli görüntüyü yakalar, anladın mı? Ancak arka planı siyah bırakır.
La cámara capta las imágenes en el color que nos gusta, ya ves, pero deja el fondo negro.
Kendini kovalattırma seni küçük haki renkli fare. Han, herkes bilir ki insanlara acilen lazım olabilecek şeyler vardır.
No me hagas tener que cazarte, pequeño ratoncito marrón.
Ginnie renkli bir eteğin üstüne beyaz bir gömlek giymişti!
¡ Ginnie llevaba una blusa blanca, con faldas de diferentes colores!
Renkler çok daha renkli görünüyor. Dışarının gürültüsü nedense daha bir melodik geliyor.
Los colores parecen más brillantes, los ruidos de fuera de repente parecen melódicos.
Renkli veya tek renk.
¿ Colorido o monocromo?
Altın renkli biletin varsa çikolata fabrikasına gel de Willy sana her şeyi göstersin.
Si tienes un boleto dorado, ¿ por qué no entras en la fábrica de chocolate y dejas que Willy te enseñe qué es Wonka?
Renkli bir kravat.
Es colorida.
Leylak rengi bluz altına pembe renkli sutyen giyen diğer kadın ile ilgili bir video.
Es un vídeo de ti con otra mujer que lleva una blusa malva con un sujetador rosa debajo.
Belki birkaç ton daha açık renkli olsaydım mı?
¿ Quizás si fuera un poco más blanco?
New York'taki bütün dört kapılı, gümüş renkli Volvo'lara "Amber alarmı" koyulmasını istiyorum.
Quiero una alerta ámbar sobre cada Volvo de cuatro puertas en Nueva York. - El fin está cerca.
Açık renkli pantolon.
Los pantalones claros.
Elveda kırmızı ve altın renkli Bolshoi tiyatrosu.
Adiós al rojo y dorado teatro Bolshoi.
Sayın Yargıç, bu oldukça renkli bir hikâye,... ama benim bilgiyi satın aldığıma dair bulunan kanıt yetersiz.
Su Señoría es una historia muy bonita, pero difícilmente prueba que compré información.
Yedi renkli.. ... bülbüller cıvıldaşır.
El canto de los ruiseñores de siete colores.
Renkli yaptım.
Tiene un código de colores.
- Bunun kaza olmadığını kanıtlamak oldukça zor, Omar, özellikle Vic'in parlak portakal renkli güvenlik yeleği giymediği göz ününe alınırsa.
Probar que esto fue algo más que un accidente va a ser bastante difícil, Omar, en especial considerando que Vic no llevaba ningún chaleco reflectante de seguridad.
Koyu renkli ahşapta görmek biraz zor ama kapının alt tarafına dikkatli bakarsan, orada kan var.
Es difícil de ver, en la madera oscura... pero si se fija en la parte inferior de la puerta, eso es sangre.
Renkli bir gagası var demek.
Significa un pico colorido.
Kendisini ilk defa gördüğümde, gri renkli köpekbalığı derisinden bir takım giyiyordu. Tıpkı okul piyesinde gangster rolüne çıkan bir çocuğa benziyordu.
Cuando lo vi por primera vez, tenía este traje gris de sharkskin lo hacía parecer un niño que hace de gánster en una obra escolar.
Şu asla havasız kalmayan gümüş renkli balonlardan.
Es como los de plata de los que nunca pasa de aire.
Daha renkli, daha sevgi dolu, daha anlayışlı bir şekilde.
Más colores, más amor, más entendimiento.
Tek bir güç aksanıyla beraber koyu renkli kıyafetler giyeceksiniz.
Usarás colores oscuros, con un sólo detalle de poder.
Parlak renkli ve büyük olanlardan seçiyor.
Está eligiendo las grandes de colores brillantes.
- Renkli taçlar hoşuna mı gidiyor?
- ¿ Te gustan esas bandas de colores?
- Çok... renkli olmuş.
Muy... colorido.
Kestane renkli adam... Onun hikâyesi nedir?
El tipo de rojo, ¿ cuál es su historia?
Renkli insanların devamı için bunu Ulusal Birlik'e söyle.
Dile eso a la Asociación Nacional por el Avance de las Personas de Color.
Konserde giydiğin altın renkli ceketinle ben performansıma daha başlamadan uyuyup kalmıştın.
Directamente de tu concierto, con tu chaqueta dorada. Y te dormiste justo antes de mi actuación.
Gerçekten gösterinde altın renkli ceket mi giymiştim?
¿ De verdad que llevaba una chaqueta dorada en tu presentación, entonces?
Renkli kodları ve tarihleri olanlarda olmalı.
Las cajas están clasificadas por color y fechas.
Başının arkasına darbe almış ama boğaz çevresinde açık renkli morluklar ve peşiyal hemoraj da mevcut. Bu da gösteriyor ki kurban ayrıca boğulmuş.
Ella fue golpeada en la cabeza, pero también tiene una ligera magulladura alrededor de la garganta y hemorragias petequiales, lo que sugeriría que la víctima también fue estrangulada.
O yüzden Notting Hill'deki renkli insanlara odaklanalım.
Así que centrémonos en los mestizos de Notting Hill.
Mavi renkli.
Uno azul.
Daha renkli, daha sevgi dolu, daha anlayışlı bir şekilde.
Más colores, más amor, más comprensión.
Kayıp oğlanın şu gümüş renkli Chevy'de olduğuna inanıyoruz.
Creemos que el niño desaparecido estaba en ese Chevy gris de ahí.
Gri renkli.
Gris.