Restoran tradutor Espanhol
6,708 parallel translation
Halka açık bir restoran açmak istiyor.
Quiere abrir el restaurante al público.
"Viva Caputa Restoranı, Miami."
"Restaurante Viva Caputa, Miami".
Restoran hakkında konuşmak için birisini arıyordum.
Quería hablar con alguien del restaurante.
- Restoranı biliyorsun yani.
- Entonces sabes del restaurante.
Restoranı kaybettiği için çok üzülmüştür.
Debe haber sido difícil, perder el restaurante. Sí.
Sevdiğin Çin restoranına gidelim.
Durante la cena, en el restaurante chino que te encanta. - No puedo.
Yakınlarda Starling'in en güzel çikolata ve vanilyalı milkshakeini yapan bir restoran var.
Hay un restaurante cerca de aquí que sirve los mejores batidos blancos y negros de Starling City.
Restoran tedarik deposuna gitmeye ne dersin? Süzgeç almam gerekiyor da.
Estupendo. ¿ Qué tal si vamos a la tienda de suministros del restaurante?
Baba, onu görmek restoranı daha yeni açtım.
Papá, verla fue... Acabo de reabrir mi negocio.
- İstediğin restoran listesi.
Aquí está la lista de restaurantes que querías.
Çok çok büyük bir restoran şirketi için yönetici eğitim pozisyonu.
Es un puesto de formación de gestión con una de verdad, de verdad compañía de un restaurante grande.
Ve birkaç yıl önce Restoran işine geri döndüm.
Y hace un par de años, regresé a trabajar en el negocio de los restaurantes.
Öğle yemeğini hep aynı vegan restoranında yer, ve her öğleden sonra aynı yoga salonuna giderdi.
Quiero decir, el come en el mismo restaurante vegetariano para almorzar, y va al mismo sitio de yoga cada tarde.
- Her iki yerde de zincir market, restoran ya da banka var mı bakın?
- ¿ Hay alguna cadena de tiendas, restaurantes o bancos cerca de las dos áreas?
Bunu alabilmek için yahudi restoranına o kadar yol gittim.
Fui a la tienda kosher a comprarlo.
Caddenin aşağısındaki Hint restoranına git bakalım oradakiler çıkış zamanı gelince bize yardımcı olabilir miymiş?
Ve al restaurante indio subiendo la calle, ¿ a los tipos que nos ayudaron la última vez?
Beni restoran işletirken düşünebiliyor musun?
¿ Me ves dirigiendo un Applebee?
Olayın gerçekleştiği geceye dönersek kurbanın çıktığı restoranın karşısındaki binanın girişinde duruyordun...
De acuerdo, volviendo a la noche del tiroteo, dijiste que estabas en una puerta del callejón frente al restaurante del que salió la víctima.
Mesela Hayalet Avcıları'nda, Rick Moranis'in Anahtar Ustası'na dönüştüğü restoran gibi mi?
¿ Como el restaurante de "Los cazafantasmas", donde Rick Moranis se convierte en el Maestro de las Llaves?
- Bobby'nin restoranına.
A Bobby Van's.
Çin restoranı mesela.
Comida china.
Restoranda olanlardan sonra seni bulmak istedim.
Después de lo que sucedió en el restorán, pensé en venir a buscarte.
Ne oldu restoranda?
¿ Que sucedió en el restorán?
Şu sevdiğin Tayland restoranına gidiyordum ve oralardaysan...
- No, nada. Solo iba a pasar por ese lugar de comida Thai que te gusta, y pensé que si estabas por aquí te llevaría algo.
Kaburga restoranındayken onun konuşmalarından sıkılınca mutfağa gidebiliyordum.
Cuanto tenía la parrilla, me metía en la cocina cuando me cansaba de escucharlo hablar.
Hayır, restoran ikinci katta.
No, el restaurante está en el segundo.
Mr. Bee's Restoran malzeme deposu olmadığı kesin.
No es la oferta del restaurante de Mr. Bee.
Massimo Restoran'ına hoşgeldiniz.
- Barry. Bienvenue chez Massimo Restaurant.
Masanız burası, efendim. Sessiz bir ortam olursa... daha iyi olur dedim ve tüm restoranı kapattım.
Su mesa, Sr. Pensé que estaría bien si se estuviese tranquilo, así que he pagado por todo el restaurante.
Az önce Buffalo Wild Wings restoranında reşit olup olmadığımı sordular.
Me acaban de cardado en Buffalo Wild Wings!
- Baba tavuk restoranındayız.
- Papá, es un sitio de pollo.
Geçen gün restoran da ne oldu, Alana ile birlikteyken?
¿ Eso es lo que ocurrió en el restaurante ese día con Alana?
Göçmenlik bürosu restoranı bastı.
Inmigración ha hecho una redada en el restaurante.
Restoran sahibi de, buraya aslında beni almaya geldiklerini söyledi.
Y el dueño dice que vinieron buscándome.
Kasaba merkezindeki restoran.
¿ El restaurante del centro?
İkinci buluşmamızda seni Hint restoranına götürdüm ve Maze Runner filmi boyunca körili gaz çıkardın.
En nuestra segunda cita, te lleve por comida india y eructaste el curry al ver Maze Runner.
- Bit pazarında bir restoran.
- Un restaurante en el mercadillo.
Babam restoranında ki yeni promosyonu göstermek için çok heyecanlıydı.
Mi papá estaba ansioso por mostrarnos la nueva publicidad de su restaurante.
"Çiçek açmış soğan" daha kötü bir restoran için kullanılan entelektüel bir kelime, tamam mı?
"Cebollas en flor" es la propiedad intelectual de otro restaurante no tan bueno, ¿ Está bien?
Buraya taşındığımızda ve sende restoranı açtığında herkes senden endişe etti. Ben de dahil.
Cuando nos mudamos aquí y abriste el restaurante, todos dudaban de ti, incluso yo.
Burası tamamen bizim restoran.
Es exactamente a nuestro restaurante.
Bende aldığım şey ile kendi restoranımı açtım.
Así que tomé lo que tenía, y abrí mi propio restaurante.
Buraya taşınıp kendi restoranını açman kadar akıllıcaydı. Ve mükemmel bir ilan yeri seçmen.
Al igual que fuiste inteligente al mudarnos aquí para abrir tu propio restaurante y escogiste la locación perfecta para la valla.
Restoranın kalabalık.
Tu restaurante está lleno.
Niye insan Asya füzyon restoranına gelip de klasik İtalyan makarnası Amat...
No tengo ni idea de por qué vino a un restaurante de cocina asiática - para pedir pasta italiana...
Şimdi Hope'u ele geçirdiği günden bir ay sonra yine şu iç çamaşırı, hediye, restoran olayını yapıyor.
Y ahora que hace un mes que se llevó a Hope, está haciendo... La lencería, el regalo, el restaurante...
Wendy, her gittiğimiz restoran sana özel olacak diye bir şey yok.
Wendy, no tienes la exclusividad de cada restaurante en el que hemos estado.
Bu restoran ona ait değil.
No se va a quedar con este maldito restaurante.
Burada restoran işletmiyorum herhalde, Gretchen.
No es un restaurante, Gretchen.
Tristafé her şeyi geride bırakmayı öğretiyor bana başka şehirdeki bir fast food restoranına giden çocuk misali.
Y Tristafé me está enseñando a dejar todo atrás. Como niño en restaurante de otro estado.
Uyuştu- - Burası bir restoran.
Estupe... Esto es un restaurante.