Romper tradutor Espanhol
10,145 parallel translation
İçeri hücum etmek için yeterince adamımız yok!
No podemos romper con sólo nuestros equipos.
Beyninin kızardığını görmek istemiyoruz.
Yo no quiero romper tu ciber-cerebro.
- Memur Chatterjee'nin bölgesinde kuralları çiğnemeye nasıl cüret edersin?
¿ Te atreves a romper la ley y en la zona del oficial Chatterjee? ¿ Cuál es el castigo por este delito?
Peki ya kalp kırmanın cezadı nedir?
¿ Y cuál es el castigo por romper un corazón?
Tek seçeneğimizin ayrılmak olduğunu söylemiştin sen!
Y tú pensabas que la única opción para salvar nuestro matrimonio era romper.
Tüm bu şeyler her neyse, iki yılımızı bunları tanımlamakla geçirdikten sonra bu alışkanlığı bırakmak zor oluyor.
Después de dos años de definirnos principalmente por lo que sean esas cosas, es difícil de romper el hábito.
Çiçekçiye para harcayarak değil.
Pero no romper el banco de tu florista local.
Geçen ay bu kuralı çiğnemiştin.
La política que estabas dispuesto a romper el mes pasado.
Elijah, daha sonra, - sen ve ben, biz. birbirimizi arıyan gerçek konularla yüzleşmek zorundayız.
Elijah, en algún momento dentro de poco vamos a... tener que hablar de las cosas que nos hicieron romper.
Kimyasal içeriği anlamak için bunu parçalamam gerek.
Necesitaré romper esto para determinar el contenido químico. ¿ Qué es eso?
- Tanrı aşkına, Gordon.
Dios, Gordon, vas a romper el teclado.
Casey benim üstüm, o ve Dawson daha yeni ayrıldılar.
Casey es mi jefe, y él y Dawson acaban de romper.
Aynen öyle, buradaki anahtar kelime "ayrılmak".
Exacto, la palabra clave ha sido "romper".
Keyfine bak, git ve şehri dağıt.
Seguir adelante, romper todo.
Ya onun ya benim boynumuz kırılacak.
O a él se le va a a romper el cuello o a mi.
O ve eski nişanlısı, onlar ayrılmadan önce her şeyi planlamışlardı ; mekân, bando ikramlar, süs püs şeyleri falan.
Ella y su ex prometido, prácticamente planearon todo antes de romper : hablo del lugar, la banda, el catering, las...
Birinden ayrılmak için harika bir yol.
Es una manera infernal de romper con alguien.
Kuralları çiğnemek istersek, çiğneriz olur biter.
Si queremos romper las reglas, las rompemos.
- Yani, başka çiğneyebileceğimiz ne kuralı var?
Es decir, ¿ qué otra regla podríamos romper?
Bak, ben ayrılmak istemiyorum.
Mira, no quiero romper.
Pekala o zaman uçuşunuz ne kadar sürdü diye yapacağım konuşma başlangıcım da gitti.
Vaya, ya no puedo romper el hielo preguntado cuánto ha durado el vuelo.
Suyum akıyor.
Acabo de romper aguas.
- Sharon'ın suyu gelmiş.
Resulta que... Sharon acaba de romper aguas.
Bon Jovi aşkına. Sanırım suyum geldi.
Santo Bon Jovi, creo que acabo de romper aguas.
Grandma Chinski'nin bardaklarından birini kıracağınımı düşünüyorsun?
¿ Crees que vas a romper una de las copas de la abuela Chinski?
Işık hızından çıktık.
Se acaba de romper el FTL.
Onların aptalca kurallarından birini hiçe sayarak?
¿ Romper alguna de sus estúpidas reglas?
Hiç kuralları yıkmak için cezbedildiğin olmadı mı, sonunda...
¿ Alguna vez ha intentado... simplemente romper las reglas y finalmente...
Seninle tekrar ayrılmam gerek.
Tengo que romper contigo otra vez.
Bu çakmaların bu akvaryumları kıracak kadar güçlü olmalarına imkan yok.
Esas copias baratas no podían ser tan fuertes para romper esas peceras.
Biz bile bu akvaryumları kıracak kadar güçlü değiliz.
Ni nosotros somos tan fuertes para romper esas peceras.
Bağları koparmamızın tek yolu bu.
Es el único modo, digamos, de romper los lazos.
- Bebeğin zarar verebileceğini sanmam.
No creo que el bebé pueda romper nada. No...
Andrew'dan ayrılmak istemiyorum.
No quiero romper con Andrew.
Eğer ondan ayrılmak istemiyorsan, neden ailesiyle tanışma düşüncesi bile anlamsız bir korkuyla dolup taşmana yetiyor?
Si no quieres romper con él, entonces, ¿ por qué la idea de conocer a sus padres te hace sentir un pavor indescriptible?
Nazikçe söylemen lazım.
Tienes que romper con ella con delicadeza.
" Bir kıza'süpersin'deyip onu terk edemezsin.
No le digas a una chica que es estupenda si luego vas a romper con ella.
" Madem o kadar süperim, neden beni terk ediyorsun?
Si soy tan estupenda, ¿ por qué ibas a romper conmigo?
Aramızdaki bağı koparabileceğini sanıyor.
Piensa que puede romper el lazo que hay entre nosotros.
O put, tapınağımızı kirletir ve en kutsal emirlerimizden birini bozar.
Un ídolo sería profanar el templo y romper uno de nuestros mandamientos más sagrados.
- Tabii Lanie ve Espo yine ayrılınca- -
Oh, pero Lanie y Espo han vuelto han romper.
- Beni rahat bırak.
¿ Estás pensando en darte por vencida, liberarlo, romper el código? Déjame sola.
Hadi ama, bir süre için rutinini bozabilirsin değil mi?
Vamos. Puedes romper la rutina por un segundo, ¿ verdad?
- Bir şey parçalanıyor gibi.
Suena como algo que romper.
Ben senin için kırabilirim.
Puedo romper por ti.
Sadece insanların vaktinde gelmemesinden hoşlanmıyorum.
Normalmente no me gusta romper citas programadas.
Bu aileyi bozacak hiçbir şey yapmayacağım.
Nunca haré nada para romper esto.
Ağzına sıçacağım onun. - Biz halletik, Bird.
Lo voy a romper todo.
Bu tabancayı bozmayamı çalışıyorsun?
¿ Estás intentando romper esa pistola?
Harika. Pip Estella'nın daima erkeklerin kalbini...
Es estupendo en el momento en que Pip por fin se entera de que a Estella la criaron para romper el corazón de hombres...
- Ben kalbini kırmak istemiyorum.
- No quiero romper su corazón.