Rosas tradutor Espanhol
3,180 parallel translation
Olgun adamlardan hoşlanan bir kız bulmak için. Ve o iğrenç pembe donutlardan.
Para buscar una chica afecta a los Papás Oso y a las donas rosas espantosas.
- Cochon aynı o göt Steve gibi... - Ama sen terzide dikilmiş turkuaz gömlekler giyen puştlarla dolu bir mekandır.
¡ Cochon está lleno de creídos y esnobs que usan camisas turquesas hechas a mano y corbatas rosas, como ese imbécil!
Ayrıca Deerfield polisine haber ver kadının kamyoneti için arama bülteni çıkarsınlar. - Tamam.
Alholva, rosas silvestres, ortigas.
Şu şirin pembe olandan ver.
Dame los rosas.
Bu güllerin kokusu sarhoş ediyor, Dorothy.
El aroma de esas rosas es intoxicante, Dorothy.
Gül.
Oh! Rosas.
Güller ne hoş, Nobbs.
Qué lindas rosas, Nobbs.
Bayan Moore, gülleri tercih ediyor, zambaklar onu hapşırtıyormuş.
La Sra. Moore. Ella prefiere las rosas. Los lirios la hacen estornudar.
Bir gül alabilir miyim? Yanımdaymışsınız gibi hissedebilmek için.
¿ Querría regalarme una de sus rosas para llevármela y atesorarla?
Sen de gül gibi kokmuyorsun.
Tú no hueles exactamente a rosas.
Pembe dudakları var ve bir seferde üç tane tekerlek yapabiliyor.
Tiene los labios rosas, y es capaz de hacer tres volteretas laterales... Seguidas.
- Güzel güller.
- Preciosas rosas.
Gül gibi kokuyor.
Huele a rosas.
Şu güllere biraz su vermek istiyorum.
Voy a darle un poquito de agua a estas rosas.
Güller getirdim. Ona her dokunmaya çalıştığımda bu oluyor.
Le doy rosas, y cada vez que intento tocarla... pasta esto.
Ama eğer o dikenlerden bazılarını güle döndürürseniz hayatı nasıl güzelleştireceğinizi bir düşünün.
Tan solo piensa en como podrías levantar al mundo si convirtiérais algunas de esas púas en rosas.
Yeni Clark bana gül yollamaz.
El Clark totalmente nuevo y diferente no me enviaría rosas.
"Saheb" beni diken yatağından alıp, gül yatağına yerleştirdi.
"Saheb" me levantó de la cama de espinas.. y me puso en un lecho de rosas.
"Küllerin ilerisinde, güllerin ergisi başlar."
"Hasta de las cenizas crecen las rosas de éxito".
Dedi ki, güller de solmuş, menekşeler de.
Dijo que las rosas se marchitan y las violetas también.
- Hayır. Birkaç kitap ve nakit ödeyerek aldığı bir düzine gülün fişi.
Solo un montón de libros y un recibo de una floristería de una docena de rosas, pero lo pagó en efectivo.
Çiçekçiye yüzlerce pembe lâle gübre paketlerinin içinde olarak geliyor.
Llegará al mercado de flores en los paquetes de abono de 100 tulipanes rosas.
Leslie banyonda pembe bir jilet ve pembe bir bone bulmuş.
Leslie encontró una rasuradora y gorra rosas en tu ducha.
0 da başka herkesin işine burnunu sokmaya ve kendi gaytası gül kokuyormuş gibi davranmaya bayılan biri.
A ella también le gusta entrometerse en asuntos ajenos y aparentar que su mierda huele a rosas.
Bilgisayarı devam edebilmen için verdik, Pembe Panterleri izleyesiniz diye değil.
Te prestamos la computadora para el currículum, no para panteras rosas.
Güllerin arasına biraz yeşillik koyalım.
Ponles un poco de verde a las rosas.
Güller bu tarafa.
Las rosas, por aquí.
Hep gül kokusuyla ortaya çıkar!
¡ Él siempre viene con olor a rosas!
Benzer şekilde hala Pinking makaslarını kullanan var mı?
Igualmente, ¿ seguirá alguien usando las tijeras rosas?
Kapşonlulara pembe polkalar koymamızı falan istemediler.
No es como si nos hubieran pedido que pongamos lunares rosas en las sudaderas.
Güllere bak.
Mira las rosas.
- Güller.
- Las rosas.
İçinde yüz tane beyaz gül olan bir limuzin göndermişti.
Hizo que me recogiera una limusina con cien rosas blancas en su interior.
Bu hiçte kolay olmayacak.
No va a ser un camino de rosas.
"Çok güzel bir bahçe biliyorum, İçinde güllerin açtığı."
# Conozco a un jardín maravilloso, donde las rosas crecen. #
Günümüzde reklamcılık pek güllük gülistanlık değil.
Hoy en día, crear anuncios ya no es una cama con rosas.
sana kameranın önünden geçme demiştim... bebeğim smokinini, kiralık lümuzini ve karanfilsiz kırmızı gül buketini ayarladım
Te dije que no hablaras... Cariño, ya elegí tu esmoquin, alquilé la limusina y... El ramillete de rosas rojas, ni un maldito clavel.
Gül bahçesi. Eski taş köprü.
el jardín de rosas, el pintoresco puente de piedra.
Evet, bu şirin pembe tırnaklar pisliğe batmış gibi görünüyor.
Sí, creo que esas uñas rosas tan bonitas están muy sucias.
Andy elinde güllerle neden seni soruyor?
¿ Por qué Andy Bellefleur está preguntando por ti con una docena de rosas en la mano?
Ancak o zaman prenses Nur'un güzelliğini fark edecek zamanı buldu,... derisinin keten gibi beyaz olduğunu,... amber ve gül koktuğunu fark etti.
Sólo entonces se percató Noor de la belleza de la princesa cuya piel era blanca como el lino y olía a ámbar como las rosas.
Herhangi bir değişiklik yapmıyor aslında kazanmamı sağlıyacaksa pembe kadın çorabı bile giyerim
no hay diferencia en absoluto pero vestiré bragas rosas si eso me hace ganar.
Elena Rosas.
Elena Rosas.
- Elena Rosas fiziksel olarak - çok iyi görünüyor.
Elena Rosas parece estar en muy buena condición física.
- Elena Rosas hastalarından biriymiş.
Elena Rosas era una de sus pacientes.
- Elena Rosas'ı hasta olarak hatırlamıyorum,
- No puedo recordar a Elena Rosas como paciente,
- Bay Rosas.
Sr. Rosas.
- Hey. Ethan Elena Rosas'ın üstündeki örnekleri çalışabildin mi?
Hola. ¿ Ethan, has analizado esas muestras de Elena Rosas?
Kokainli lâleler pembe renkti.
Los tulipanes con la cocaína eran rosas.
Güllerini sulamaya gidiyor.
Una copita de champán. Va a regar sus rosas.
Ne zaman yaptın bunları?
Rosas blancas. ¿ Cuándo hiciste todo esto?