Rüzgarda tradutor Espanhol
398 parallel translation
Gerçek hayatta işimize yarayacak şeyleri asla öğretmediler örneğin rüzgarda sigara nasıl yakılır ya da ıslak odunlar nasıl tutuşturulur ya da hıncahınç dolu bir yerde bir adam kaburgalarının yerine göbeğinden nasıl süngülenir gibi.
Nunca nos enseñaron algo realmente útil como... encender un cigarrillo en el viento, hacer una fogata con leña mojada... o clavar una bayoneta en la barriga, no en las costillas donde se atora.
Burada oturmuş, kulakları rüzgarda dalgalanan... yaşlı bir hizmetçi gibi, pislikleri duymayı bekliyorum.
He estado aquí sentado como una solterona con orejas de elefante esperando oír los chismes.
Gülerek ayakta öylece durdu siyah saçları rüzgarda dalgalanıyordu ve bana hakkındaki her şeyi anlattı.
Se quedó ahí parada, riéndose con el cabello negro volando al viento y me dijo la verdad sobre ella.
Geminin başına gidip, rüzgarda durmamızı ister misin?
¿ Te gustaría ir a la proa y ver cómo sopla el viento?
Otlar rüzgarda eğiliyordu gölün suyu kıpır kıpırdı uzaktan koyun çanlarının ve çobanın sesi geliyor ineklerin mölemesi duyuluyordu.
Con la hierba susurrando al viento y el estanque ondeando con el movimiento de los juncos las campanillas de las ovejas, la voz del pastor y los mugidos del ganado en la distancia.
Bırak rüzgarda savrulalım özgürce!
Donde la corriente nos lleve.
Sert rüzgarda ihtiyar bir kadın gibi ağır çekim kalkıyorsun sonra da gerçek bir uçak hakkında konuşmaya cesaret mi ediyorsun?
Él despega como una abuela y tiene la audacia de burlarse de un verdadero avión.
Siz bu rüzgarda beklettiğim için kusuruma bakmayın.
Siento haberos hecho esperar con este viento.
Yasemin kokan sıcak rüzgarda beklemekten ve terlemekten başka ne yapılabilirdi?
Con una cálida brisa oliendo a jazmín, no podía más que esperar y sudar y prepararme para seguir sudando.
İskotalar rüzgarda şişerken gözcü kulesinde lirik şiirler okumak.
Leer poesía lírica allí arriba, en el palo mayor... con las escotas ondeando al viento.
Rüzgarda sallanan bir çiçeğe.
En una flor mecida por el viento.
Rüzgarda, denizde, ateşte...
En el viento, el mar, el fuego...
Sancaklar rüzgarda dalgalanıyor, güneşte yanmış erkekler coşkuyla şarkı söylüyor, Atlar sıçrıyor, ayakkabılar vuruyor!
Estandartes que ondean alegres, hombres curtidos que cantan, caballos que brincan,
Baş yukarda, çene önde, saçlar rüzgarda uçuşuyor...
La frente en alto, el mentón hacia afuera, el cabello al viento.
Sert rüzgarda 12 deniz mili hızla gidiyordu.
Iba a doce nudos por hora, con una brisa fuerte.
Sen olmasaydın, Malla, rüzgarda savrulan bir çöp gibi olurdum.
Sin Malla para cuidarme, sería como una hoja al viento.
Bu rüzgarda Aburatsubo'ya gitmiş olamaz.
No puede haber ido hacia Aburatsubo con éste viento.
Hayatım boyunca, kağıt fenerlerden süzülen ışığın vurduğu lotus havuzları ve rüzgarda çınlayan bambu zilleri ile bir çay evini görme hayalini kurdum.
Durante toda mi vida ha sido mi sueño poder conocer una casa de té. Y ver los farolillos de colores reflejando sus luces en el estanque de lotos. Y oír las campanitas de bambú que cuelgan de los pinos y que suenan al ser agitadas por la brisa.
Ne tahılları öğüten, Mısır'ın tuğlaları için saman yapan öküzlere ağızlık takmalısın, ne de buğdayı sapından ayırmak için rüzgarda sürekli buğday savuran ağzına kadar dolu Nil teknelerinden durmamacasına sahile buğday taşıyan kölelerin emeklerini karşılıksız bırakmalısın.
No colocarás bozal al buey que pisa el maíz, para hacer la paja para los ladrillos de Egipto. Ni dejaré los brazos que aventan constantemente el grano al viento, para separar el trigo de la paja, trigo cargado penosamente sobre las espaldas de millones de esclavos, desde los barcos repletos del Nilo hasta la orilla.
- Rüzgarda kontrolden çıktık.
- Nos fuimos a la deriva.
Kız kardeşimle, erkek kardeşiniz... rüzgarda alabora olan küçük bir yelkenlideydiler.
Mi hermana, su hermano, en un pequeño velero que volcó por el viento.
Pekala, bana göre yolda,.. ... rayların üstünde kum varsa, rüzgarda tersten esiyorsa, diyebilirim ki,.. ... yarım saat gecikmeyle.
Bien, según mis cálculos... con arena en las vías y viento en contra, yo diría... media hora como máximo.
Rüzgarda biraz sallanıyor, ama hala bizi bekliyor.
Se está tambaleando un poco, pero todavía nos espera.
Yüzbaşı, balon bu rüzgarda patlamadan uçar mı dersiniz?
Capitán... ¿ Cree que ese globo volará con este viento sin estallar en pedazos?
Kalçalarımı oynattığımda, rüzgarda küller!
Si muevo una cadera, ¡ vuelan como ceniza!
Palmiye ağaçları rüzgarda hafifçe sallanıyor. Ham papayaların kokusu geliyor. Mavi kıyı gölü, beyaz kum ve altın tenli kızlar.
Palmeras balanceándose en la brisa, el olor a papayas maduras, una laguna azul, la arena blanca, chicas de piel morena.
Peronda saçları rüzgarda uçuşan, esrarengiz bir kadın durmaktadır.
En una plataforma se ve sola a una mujer misteriosa de negro.
Rüzgarda sallanan bir kamış mı?
¿ A una caña agitada por el viento?
Orada, rüzgarda yürümek ne harikadır, değil mi? Ya da evlerin etrafında, mavi arazileri görmek için koşmak.
Piensas que grande sería caminar en aquel viento, o de correr por las casas para ver a dónde se fue aquel parche azul.
Rüzgarda bir kiliseden Uçuşan çan sesi gibi
Mi corazón desea suspirar Como un tañido
Rüzgarda bir kiliseden Uçuşan çan sesi gibi
Mi corazón desea suspirar Como el tañido que
"Uzun saçlar Rüzgarda dagalanıyor Bir fidan gibi."
"Suaves cabellos mecidos por el viento, como un joven árbol"
"Uzun saçlar Rüzgarda dalgalanıyor Bir fidan gibi."
"Suaves cabellos mecidos por el viento, como un joven árbol"
SAM : Onun boynuzlarına asıldım ve o aptal öküz sert bir rüzgarda sallanan çamaşır gibi beni bir mil koşturdu.
Me aferré a los cuernos y me llevó un largo trecho... agitándome como colada al viento.
Neden tencereleri rüzgarda asmıyorsun, böylece kum temizlesin?
¿ Por qué no cuelga la sartén afuera en el viento y deja que la arena lo limpie?
Hızlı, beyaz üstü açık arabalar,.. ... sarışın kadınlar. rüzgarda uçuşan saçları,..
Descapotables blancos veloces, rubias hermosas con el pelo al viento, chocolatinas en la sobremesa.
Minibüste, kutuda, ağaçlarda, rüzgarda, saçında, her yerde.
Está en la furgoneta, en el retrete, en los árboles, está en la brisa, en tu pelo, en todas partes.
Rüzgarda eğilir, sarmaşıklar gibi, çok ince..
Se inclinaban ante eI viento, tras el mimbre enjuto...
İnmek tehlikeliydi ama o rüzgarda havada kalmak da bir o kadar tehlikeliydi.
Era peligroso aterrizar... pero tan peligroso, casi tan peligroso... permanecer en el aire a merced del viento.
Bu helikopterin en küçük bir rüzgarda kayalara çarpıp paramparça olması ihtimali karşısında dehşete kapılıyorum ama heyecanlanmayalım!
Tiemblo al pensar que basta una racha de viento para que se estrelle contra el acantilado. Pero no nos anticipemos.
Geceleyin rüzgarda hışırdayan yaprakların sesine benzer ses verir.
Por la noche se parece al susurro de las hojas.
Tüy rüzgarda dans eder.
Cuando el viento sopla, la pluma danza alocada.
Mesela mesela, bu rüzgarda 10 atıştan 7'sinde.
Con este viento, 7 de 10.
Büyük "A", şiddetli rüzgarda eğilmiş bir çadıra benziyor.
La "A" mayúscula se inclina como una tienda al viento.
Kırmızı yanarken, karşıya geçmezsin rüzgarda sönmesin diye kibritini korursun kış sabahları daha sıkı giyinirsin... Kazağını, çorabını, külotunu ve atletini haftada bir falan değiştirirsin.
no cruzas cuando semáforo está en rojo, te proteges del viento para encender el cigarrillo, te abrigas más las mañanas de invierno, cambias de camisa, de calcetines, de calzoncillos y de camiseta... aproximadamente una vez a la semana.
# Altın yelem rüzgarda uçuyor. #
Mi melena dorada vuela en el viento
# Altın yelem rüzgarda uçuyor. #
Mi melena dorada flota en el viento
Bu rüzgarda oraya kadar bir tel fırlatamayız.
El viento lo impedirá.
Tekrar görüşeceğiz, Bayan Pedecaris ikimiz de rüzgarda salınan altın bulutlar olduğumuzda.
Volveremos a vernos cuando seamos nubes doradas flotando en el viento.
Bu rüzgarda saçlarım mahvolacak!
¡ Qué frío!
# Uzun buklelerin akar gider Rüzgarda dalgalanarak #
Honor fracasado...