English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ R ] / Rüzgarlı

Rüzgarlı tradutor Espanhol

433 parallel translation
Sana gelirsek Tom. Şık, etkileyici, tek gözü örten ve rüzgarlı günlerde dikkat edilmesi gereken.
Y tú, Tom, eres un sombrero chic, encantador, ladeado sobre un ojo y que una debe sujetar los días de viento.
"Islak ve rüzgarlı"
Húmedo y con viento.
Bu soğuk ve rüzgarlı gecede hepimiz sıcak yataklarımıza gidelim.
Vamos a nuestras cálidas camas en esta noche fría y ventosa.
Bu sabah şafakta, fırtınalı ve rüzgarlı bir gecenin ardından, gözcüler... Derviş ordusunun savaşmak üzere Kerreri tepesinde... toplandığını rapor etti. "
Esta mañana, tras una terrible noche de tormenta, se supo que el ejército derviche se disponía para la batalla ".
"Bu gün rüzgarlı bir son bahar günü olmasına rağmen, gemiyi denize indirmek için mükemmel bir gün."
Hace mucho viento, pero es un buen día para la botadura.
Bir defasında büyükbabamın suratına rüzgarlı havada sigara üflemişler.
Una vez a mi abuelo se le fue un cigarro derecho a la garganta cuando estaba en cubierta.
Edinburgh'un ıslak, rüzgarlı caddelerinde araba sürerek hayatını kazanmak zor.
Es dura la vida en coche por las calles húmedas y ventosas de Edimburgo.
Berlin oldukça rüzgarlı, özellikle geceleri.
- En Berlín hace bastante viento sobre todo de noche.
İnsan yaşamı için yazları aşırı sıcak ve kışları aşırı soğuksa... bulabildiği diğer yerlerden daha yağmurlu, daha sisli... daha rüzgarlı ve karlı bir yer görürse Amerikan bayrağını dikip... orayı bir ABD ordugahı yapar.
Si hace mucho calor en verano y demasiado frío en invierno... y si tiene más lluvia, niebla, viento y nieve... que cualquier otro lugar, entonces planta la bandera nacional... y lo proclama base del Ejército norteamericano.
Rüzgarlı şehir, biz geliyoruz.
Ciudad de los vientos, allá voy.
Hiç unutmam, berbat, rüzgarlı bir gün hırçın Tiber kıyılarını döverken Sezar dedi ki bana :
Un día frío y con viento... en que el Tíber estaba turbado... César me dijo :
- Çok rüzgarlı ve kuru.
- Hace viento y calor.
Rüzgarlı havadaki yel değirmeni gibiydi.
Un chico italiano. Peleaba como Henry Armstrong.
Kuru ve rüzgarlı havanın üstesinden gelme yolları arardı.
Intentando combatir el tiempo seco y el viento.
- Sadece rüzgarlı olduğunda.
Los días con viento...
Hava çok rüzgarlıydı
- Verá, estaba ventoso.
Senin uçman için çok rüzgarlı değil ama.
No está demasiado ventoso para que vueles tú.
Yağmurlu yada rüzgarlı havalarda insanı ferahlatıyor.
Es refrescante con el viento y la lluvia.
- Rüzgarlı olacağını düşündüm.
- Pensé que haría viento
- Yukarısı rüzgarlıydı.
Hace viento ahí arriba.
Fazla açıklık ve çok rüzgarlı.
Está demasiado abierto y hace demasiado viento.
Evet, lütfen. Rüzgarlı bir hava var.
Sí, parace que está soplando bastante viento allá afuera.
Rüzgarlı bir öğlen vaktiydi.
Era una hermosa tarde.
Çok rüzgarlı. Ama muhteşem, değil mi?
Hay mucho viento, pero es magnífico, ¿ verdad?
Yukarısı rüzgarlı.
Hace viento aquí.
Çok güzeldi. Biraz rüzgarlıydı ama olsun.
Sí, pero hacía viento.
Çok rüzgarlı.
Demasiado viento.
- Bugün hava rüzgarlı.
- Ventoso, ¿ no?
Dışarısı rüzgarlı ama burası çok sıcak.
Afuera hay viento pero aquí hace tanto calor.
Rüzgarlı havada, kıpırdayan bir çalıyı yaşayan bir varlıkla karıştırmak kolaydır,
Cuando hace viento se puede tomar a un arbusto agitado por un ser vivo.
Lütfen Rüzgarlı Köşk'te ol.
Por favor ve al Pabellón de Brisas.
Orasının o kadar rüzgarlı olduğunu gerçekten düşünüyor musunuz?
¿ De veras será tan ventoso allá arriba?
Bu kadar karlı ve rüzgarlı havada, kim kapımı çalıyor?
Con tanta nieve y viento, ¿ quién llama a ese convento? ¡ Loco!
- Şu rüzgarlığı indir Haley. - Peki efendim.
Haley señor.
O rüzgarlı kuleye koştu, döner merdivenleri tırmandı, ve atladı.
Ella corrió a la torre de los vientos, subió la escalera de caracol, y saltó.
Hava çok rüzgarlı.
Hace mucho viento.
Fırtınalı, şiddetli rüzgarlı.
Tormentas y ventarrones.
Evet. Kaybettiğinizi farz edin. Hava rüzgarlı.
Suponga que lo ha perdido, hoy hace viento.
- Dün gece rüzgarlıydı.
- Estaba ventoso.
- Hadi ordan, rüzgarlıymış!
- ¡ Mi culo, ventoso!
Büyüleyici yerler vardı, fakat bunlar fazla yüksek fazla rüzgarlı, fazla sert fazla yumuşak fazla engebeli veya fazla soğuktular.
Había lugares fascinantes, pero eran muy altos o muy ventosos, o muy blandos, o muy duros o accidentados o fríos.
Hava rüzgarlı.
Hay viento.
Bir zamanlar rüzgarlı denizin ışığı gibi parlayan yerler.
Estas tierras una vez brillaron como la luz en el mar ventoso.
Çok rüzgarlı.
¡ Es tan... ventoso, el viento!
Biz Şikago'luyuz Roy. "Rüzgarlı Kent."
Somos de Chicago, Roy. "La ciudad del viento"
Evet, bir sürü rüzgarlı kumsallarda bulundum ve birliği hissettim...
Sí, yo estaba en el viento más de una barrida playa y sintió una unidad...
Bayım, o sabahlık 147,50 dolar... rüzgarlık da 30 dolar.
Senor, son 147,50 dólares por la bata... y 30 dólares por la cazadora.
Rüzgarlı gecenin gündüzünde yağmur olup yağma, Yıkılmak kaderde varsa, geciktirme bu işi.
No postergues mi ruina, y luego añadas a una noche inclemente alba lluviosa.
Olmaz, hava çok rüzgarlı.
No, hoy no.
Chicago rüzgarlıdır.
Allí hace viento.
Rüzgarlı şehir.
Ya sabes, la ciudad del viento.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]