English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ S ] / Sabrına

Sabrına tradutor Espanhol

70 parallel translation
Bir doktor eşinin, Einstein'in zekasına ve bir azizin sabrına sahip olması gerektiğini anladım.
Ahora sé que la esposa de un medico... necesita el entendimiento de un Einstein... y la paciencia de un santo.
Ailemizin sabrına dair bir Floransa atasözü vardır.
La paciencia de nuestra familia es famosa en Florencia.
Peygamber sabrına sahip olman lazım.
Agotas la paciencia de un santo.
Eski kocanın sabrına şaşıyorum.
Me asombra la paciencia de tu ex esposo.
Şu sabrına ve kahin tavuklarına göre, neredeyim peki?
¿ Y dónde estoy ahora gracias a tu paciencia y a tus pollos proféticos?
Ama şimdi akrebin sabrına sahip olmalıyız.
Pero ahora debemos tener la paciencia del escorpión.
Senin kudretine, sabrına bağışlayıcılığına ve büyük ulusumuzun... yeniden inşasına katkı yapacağına inanıyoruz.
Contamos contigo, con tu fuerza, tu paciencia, tu voluntad y tu coraje para reconstruir esta gran nación nuestra.
Sabrına hayranım, dostum.
Admiro profundamente su persistencia, mon ami.
Senin sabrına da inanamıyorum.
Y no digamos... Todavía eres joven.
Canımız insanların iyi niyetiyle yılanların sabrına emanet.
Confiamos en la buena voluntad del ser humano y en la paciencia de las víboras.
Nihayetinde herkesi etkileyen sessizliğe karşı Tanrı sabrına sahip olması iyiydi.
"Sería bueno que tuviera la paciencia de Dios... " ya que el silencio afecta a todos a fin de cuentas.
Kendi kendini ameliyat eden bir Doktorun pahtk sabrına sahip olduğunu söylerler.
Dicen que un Doctor que se opera a si mismo tiene un "pahtk" como paciente.
Bu da senin, sabrına karşılık.
- Y es suyo por ser tan buen paciente.
Bayan Philips, Dr. Grey'in yeteneklerine ve sabrına ihtiyacım var.
Sra. Phillips... La Dra. Grey es un ejemplo de clase y paciencia, así que déjeme aclararle la verdad.
Onun kampında Politikacılarda var ve onlar onun sabrına sahip değiller.
Esos políticos en su campamento no tienen su paciencia.
13 yıl önceki bir noktaya. Aziz sabrına sahip olmalısınız
Lo que me lleva al punto que había puesto en segundo plano durante 13 años.
"Anthonius ve Cleopatra izleyicinin iyi niyetine ve sabrına karşı."
"M. Antonio e Cleópatra es un gran test de paciencia para el público."
Sabrına hayran kaldım.
Admiro tu resistencia.
Onun bağışlayıcılığına ihtiyacımız var. Onun sabrına.
Tenemos necesidad de Su perdón, de Su paciencia.
Vay be, ne oldu Zen sabrına?
Wow, ¿ que pasó con la Paciencia Xen?
Obi-Wan için her şey bağlı senin sabrına.
Respecto a Obi-Wan, de tu paciencia todo depende.
Altın hummasına tutulduğunuzda tedbir almaya sabrınız olmaz.
Si enfermas de la fiebre del oro no tienes paciencia ni precaución.
Muhtemelen, Mr. Vrana, sabrımın taştığına dikkat etmediniz!
¡ Quizá no lo ha notado Ud. Sr. Vrana, pero el fuego ha terminado!
Tanrı aşkına sabrımı taşırma!
Por el amor de Dios, no me agotes la paciencia.
Sabrımızın dolmasına şu kadar kaldı.
Estamos hasta aquí.
Erkekler cesaretlerini sınamaya giderler. Bizim sınanmamız ise, olsa olsa onların yanımızda olmamasına... ve yalnızlığa dayanma... konusunda sabrımızın sınanmasıdır.
Los hombres se marchan a probar su coraje... y a nosotras se nos prueba la paciencia... el estar solas...
Sizinle tartışacak sabrım ya da zamanım yok. Şimdi ait olduğunuz yere evinize, ailelerinizin yanına gidin.
No tengo el tiempo ni la paciencia para discutir con Ud. Ahora vete a casa con la familia a la que perteneces.
Endişeye kapılan suç ortaklarına karşı pek sabrım yoktur!
No estoy seguro de poder tolerar a una conspiradora nerviosa.
Sabrı olan birini aradım uzun süredir mazlum rolünü oynamış biri. Sör Reuben'ın çalışma odasına giren perdenin arkasına saklanıp kapana kısılan ve uzun süredir içinde tuttuğu şiddeti dışa vurup cinayet işleyen biri.
No, he estado buscando a una persona que tiene paciencia, que durante demasiado tiempo ha estado en una posición de inferior, que entró a hurtadillas en el despacho de Sir Reuben, se escondió tras la cortina, se vio atrapado,
Seronia'da sabrınızın her kırıntısına ihtiyacınız olacak.
Necesitará toda su paciencia en Seronia.
Hepimiz adına sabrınız için teşekkür ediyorum.
Creo que es a nombre de todos que le agradezco su paciencia.
- Sabrımın taşmasına ramak kaldı.
Te lo estás ganando, señorita.
Umarım. Çünkü hızla sabrımı tüketme noktasına...
Eso espero, porque te estás acercando al punto...
Allah'ın bize göstermesini beklediğimiz sabrı başkalarına göstermeliyiz.
Debemos ser pacientes unos con otros como esperamos que Alá lo sea.
Yeter Yeter artık sabrımı Krasac Yayına taktım bile
No mas paciencia.
Tanrı aşkına sabrımı zorlama.
No me impacientes, por Dios.
Diğer yandan, kim giderse gitsin Yıldızgeçidi Komutanlığının saygısına hâkim olan birisi olmalı ve sabrı, bilgisi ve kararlılığıyla onları hızlandırıp buraya bir destek ekibi göndermelerini sağlayacak birisi.
Por otro lado, si alguien va a ir, debería ser alguien que tenga el respeto del Comando Stargate y la paciencia, conocimientos y determinación para hacer que aceleren y busquen una forma de traer a la caballería aquí.
Denilene göre Mammon'un, babasının kurallarına karşı sabrı yok ve kendi ateş ve kan krallığını kurmak istiyor.
Dice que Mammon no tiene paciencia para la regla de su padre y ansía forjar su propio reino de fuego y sangre.
Wolfe, arkadaşına söyle, sabrımı taşırmak üzere.
Wolfe, dile a tu amigo que me esta colmando la paciencia.
Sana yukarı kata çıkıp yatağına dönmeni tavsiye ederim, yoksa sabrımı kaybedeceğim.
Te sugiero que vuelvas a subir la escalera y te acuestes en la cama antes de que en verdad pierda la paciencia.
Bilir ki, sabrımı tüketip sinirleneceğim ve hayal kırıklığına uğrayacağım.
El sabe que me decepcionare y enojare, perdiendo mi paciencia.
Bunu yapmak bana acı veriyor ama gezegenimiz ciddi bir tehlikeyle yüz yüze gelmişken bir adamın giderek artan saçmalıklarına ayıracak ne sabrımız, ne de vaktimiz yok.
Me resulta doloroso hacer esto.. ... pero nuestro planeta se enfrenta a un grave peligro y no podemos darnos el lujo de distraernos por la irracionalidad de un hombre.
Tekrar sabrımı zorlarsanız, ikinizi de yeraltına gönderirim!
¡ Pongan a prueba mi paciencia de nuevo y los veré a ambos en las minas!
Bu çocuğu, Sandra'yı sevgi dolu kollarına al böylece güven içinde yoluna devam etsin senin bize sonsuz sabrınla öğrettiğin gibi.
" Te pido que recibas a tu hija, Sandra, en tus brazos para que pase a salvo esta crisis...
Bazı günler başkalarına karşı sabrımız tükenir.
Algunos días tenemos un espacio muy limitado... Para otros.
Sancı ne kadar sürerse bebeğin sabrının ve anlayışının o kadar olacağına inanıyoruz.
Creemos que cuanto más largo sea el parto, mayor será la paciencia de nuestros pequeños... Y la comprensión.
- Sabrımın sınırına ulaştım.
- Mi mecha es cada vez más corta.
Ve ne var biliyor musun? Aklını başına toplayamayan bir çocukla uğraşmak için ne zamanım var ne de sabrım.
No tengo el tiempo ni la paciencia para tratar con un chico que no puede decidirse.
Oscar canına tak etmiş gibi, ama sabrı hiç tükenmiyor.
Óscar le da mucha lata pero nunca se le acaba la paciencia.
Eğer bu gece Delia Ann'e gidersen bir daha beni aramaya zahmet bile etme. Çünkü sabrımın taşmasına çok az kaldı Lemon, çok az.
Y si vas y tocas en la puerta de Delia Ann esta noche, no te molestes en volver a llamarme, porque es todo lo que estoy dispuesto a pasar, Lemon.
Sabrımın taşmasına çok az kaldı Lemon, çok az.
Hasta aquí estoy dispuesto a aguantar, Lemon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]