English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ S ] / Salto

Salto tradutor Espanhol

4,374 parallel translation
Dön, zıpla! Dön, zıpla!
salto!
İpleri gevşsetip takla atacağım ve 29 saniyede tamamlayacağız.
Afloja el cable haré un salto mortal y caeré en 29 segundos.
Sana güvenerek bir adım atıyorum ve beraber adım atmamız gerekiyor.
Estoy tomando un enorme salto de fe con usted. Y necesito que saltemos juntos ¿ qué dices?
Hadi Elspeth, ikimiz de biliyoruz ki istediğin yere gelmek için Sydney liman köprüsünde çırılçıplak geri salto bile atardın.
Oh, vamos, Elspeth - Tu y yo sabemos harias backflips desnudo a traves de? Sydney Harbour Bridge para llegar a donde Quieres ir? .
Fakat bu senin biraz daha burada kalmanı gerektiriyor, Zıpla dediklerinde Zıplayabilmen lazım.
Pero lo que esto significa en la a corto plazo es que te necesito aqui, listos para saltar Cuando dicen salto.
Ben bu kadar sıçramazdım.
Yo no dar ese salto.
Bu büyük bir adım.
Eso es un gran salto.
Bazı şeylere gözü kapalı inanmalı insan.
A veces, tienes que dar un salto de fe...
Senden sonra atlayacağım, Sara.
Sara, yo salto después de ti.
Yetkililer, böyle bir kaçış yapan birinin, her şeyi yapabileceğini izleyicilerimize hatırlatmak istiyor.
Les queremos recordar que ese tipo de salto indica desesperación.
Bu, benim için küçük, insanlık için büyük bir adım.
Un pequeño paso para el hombre, un gran salto para la humanidad...
Hayir, hayir direk bodoslama atladim.
No, nada de pértiga. En un único salto limpio.
Hatta şimdi haftanın ilk güven düşüşünü ben yapacağım.
De hecho, voy a hacer el primer salto de fe de la semana.
Büyük bir atlayış olacak.
Darás un gran salto.
- Bir kocaman atlayış...
Un gran salto para la...
- Hadi ama... Sürekli notaların içine ediyorum.
- Vamos, siempre salto notas.
Bazıları atlar.
Algunos salto.
Hareket ederim, sıçrarım.
Me muevo y me muevo y salto alrededor.
Çok yoruldum yemek yemesem sorun olmaz di mi?
estoy agotado, no te importa si me salto cena, ¿ verdad?
Saldırı olur olmaz, ayağa fırlayıp Mihver Devletler'in peşine düşmüşüz gibi anlatırız.
Hablamos como s hubiéramos dado un salto para combatir el mal en el momento que pasó.
Şu etkisini gösterir göstermez duşa gireceğim.
Salto a la ducha apenas me haga efecto el trago.
Her atlayışında şaha kalkıyordu.
... y retrocedia con cada salto.
Sen iple sallanıp, üçlü taklayla kuş öldüren adamsın.
TC : eres el de : II J! la soga, salto triple, ave aplastada
Üç adım atlama.
Salto triple.
Üç adım atlama da ne?
¿ Qué es un salto triple?
Çocuğa bir kelime daha İngilizce öğretirsen... Hayatının geri kalanı için endişe etmeye başla.
Si le enseñas una más palabra de Inglés se le salto para el resto de tu vida
Eyalet şampiyonu, uzun atlama.
Campeón del Estado, salto de longitud.
Kış festivalinde gördüğüm kadarıyla, şovun Broadway'e gelmesi için yeterince büyük olduğunu söylemezdim.
Bueno, por lo que vi en la gala de invierno... no habría dicho que el espectáculo fuera lo suficientemente grande... para dar el salto a Broadway.
- Atlayıp intihar etti.
- Salto por la ventana.
Ayakkabılarını çıkar ve sakın takla atma.
Recuerdo quitarte los zapatos, y no hagas ningún salto mortal.
İmparatorluk Sancak Gemisinin kimliğimden beni bulması yörüngeye sıçraması ve bizi Senato odasına ışınlaması için yeterli bir süre.
Alcanza para que la Nave Insignia Imperial me localice por mi identificación. haga un salto Warp a la órbita y nos teletransporte a la Sala de Estado
Eğer oraya adım atarsam... ne olur?
Si salto ahí... ¿ qué pasa?
Büyük sıçrama yapmadan önce listemden çıkarmam gereken birkaç şey.
Sólo un par de cosas para retirar de la lista Antes de dar el gran salto
Küçük bir sıçrayış yapacağız.
- Lo sé. Haremos un pequeño salto.
Şeye benziyor,... Atlamamız mı...
Parece a una... no lo se si esto es un salto, o...
Ya başkan locasından sahneye atladığı sırada ya da atının düşmesi sonucunda Booth'un sol ayak tarağının 4 cm yukarısında kavalkemiğinde bir kırık oluşmuştu.
Ya sea durante su salto del palco presidencial, al escenario, o como el resultado de su caballo cayendo, Booth ha sufrido una rotura limpia de su fíbula, dos pulgadas sobre el empeine de su pie izquierdo.
Zıplarken bacağımı kırdım.
En el salto, me rompí la pierna.
Hemen duşa girdim.
Salto a la ducha.
Efendim, HALO takımı yükseliyor.
Pak, HALO equipo de salto listo.
Böyle bir sıçrama yapacağınız için çok heyecanlıyız.
Estamos felices de que por fin den este salto.
- Zıplama testi 1.
- Prueba de salto número uno.
Sıradaki zıplamayı yaparsam bu iyi olduğumun kanıtıdır.
Si hago el siguiente salto, eso demuestra que no estoy enfermo.
Yeni ehliyetin şerefine bir zafer zıplayışı mesela?
¿ Tal vez un salto por haber sacado el carnet?
* İçimden geldiği gibi davranmak korkutmaz beni *
* No me da miedo de dar el salto * * si dependo de ti *
Tekrar bir, iki, üç, dört beş, altı, son zıplayış, yedi, sekiz!
¡ Vamos, dos, tres, cuatro, cinco, seis, último salto... siete, ocho!
Ama esas gelişme anomali zamanlayıcısı.
Pero el gran salto Es el temporizador de anomalías.
Sıçra.
Salto.
Hoşçakalın, kahramanlar. Sıçra!
Au revoir, héroes. ¡ Salto!
İnsanlar her gün ölüyor Ama senin tek derdin yüksek atlama takımın
Gente muere a diario y sólo te importa tu equipo de salto de altura.
Atladim.
Salto.
Çizgiler düz ise kişi ölü demektir.
¿ Alguna vez viste una máquina de electrocardiograma en un hospital? Un salto en la línea significa que la persona está viva.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]