Sen de öyle düşünmüyor musun tradutor Espanhol
96 parallel translation
Sen de öyle düşünmüyor musun? Onun için birkaç yeni elbise hazırlattım.
Haré que le confeccionen vestidos nuevos.
Sabah erkenden dürüst bir başlangıç yapmalıyız, sen de öyle düşünmüyor musun?
Deberíamos levantarnos temprano en la mañana, ¿ no crees? .
Korkunç bir durum. Sen de öyle düşünmüyor musun, Clive?
Hay algo escalofriante en eso, ¿ no te parece, Clive?
- Sen de öyle düşünmüyor musun?
- ¿ No crees? - Es hermoso.
Kıskanıyor çünkü ben ondan daha zekiyim... ve daha yakışıklı, sen de öyle düşünmüyor musun?
Está celoso de mí, porque soy más listo que él y mucho más guapo, ¿ no crees?
Sen de öyle düşünmüyor musun?
¿ No te parece?
Önemli olan da bu. Sen de öyle düşünmüyor musun?
Lo que importa es la intención.
Bir yolu olmalı, sen de öyle düşünmüyor musun?
Habrá algún modo, ¿ no cree?
- Sen de öyle düşünmüyor musun çavuş?
- ¿ No cree, Sargento?
Sen de öyle düşünmüyor musun Gila?
No te parece, Gila?
Burada herkesin, hatta okuma yazma bilmeyenlerin bile okuyabileceği şekilde... herkesin, hatta körlerin bile görebileceği şekilde şu söz yazılıdır. Gayet açık. Sen de öyle düşünmüyor musun, Teğmen?
Aquí encima está escrita una palabra que todos pueden leer, hasta los analfabetos, y todos pueden ver, hasta los ciegos, porque es una palabra luminosa.
Çünkü bu sahne Yargıç Himmler tarafından çekildi. Sen de öyle düşünmüyor musun, Rosa?
Yo digo que no, Rosa... porque a Yves le ha puesto en escena... el juez Himmler.
Sen de öyle düşünmüyor musun?
¿ No crees?
- Sanırım Komiser biraz serbest düşünmek istiyor. Sen de öyle düşünmüyor musun?
Creo que el teniente merece su espacio, ¿ no cree?
Ben olsam karar vermeden önce biraz beklerdim. Sen de öyle düşünmüyor musun?
Esperemos un tiempo, antes de decidir. ¿ No crees?
Aslında "Bakire Meryem" i yazmalılar sen de öyle düşünmüyor musun, Des?
Deberían escribir sobre la Virgen María, ¿ no crees?
Bence biraz "ilkeller", sen de öyle düşünmüyor musun?
Se podría decir... "primitivos", ¿ no está de acuerdo?
Marilyn bu sefer gerçekten kendini aştı, sen de öyle düşünmüyor musun?
Marylin realmente se supera a si misma, que piensas?
- Sen de öyle düşünmüyor musun?
- ¿ No dirías, Berkeley?
O topu orta sahada çok uzun tuttu, sen de öyle düşünmüyor musun? Tekrar bakacağız.
Parece que detuvo demasiado la bola en el campo central.
Sen de öyle düşünmüyor musun? 24 yaş evliliklerinin sürmemesi genel bir kural değil midir?
¿ No crees que la gente que se casa a los 24 años fracasa en su relación?
Şey, bu çok aydınlatıcı oldu. Sen de öyle düşünmüyor musun. Daha iyi bir eve gitmeyi?
Bueno, esto ha sido muy ilustrativo... pero ¿ no crees que ya deberías irte a tu casa?
"Rom'un Yeri." Bir bar için güzel bir isim, sen de öyle düşünmüyor musun?
¡ Dejadme salir de aquí!
- Sen de öyle düşünmüyor musun?
¿ No crees? Sí.
İlginç bir tasarım, sen de öyle düşünmüyor musun?
Un diseño interesante, ¿ no crees?
Sanırım estetik ameliyat için biraz genç, sen de öyle düşünmüyor musun?
Creo... Creo que ella es demasiado joven para una cirugía plástica, ¿ no crees?
Sen de öyle düşünmüyor musun, Pugsie?
¿ No crees, Pugsie?
Sen de öyle düşünmüyor musun?
¿ No sientes eso?
Sen de öyle düşünmüyor musun John? Küçük komik adam...
¿ Estás de acuerdo, John?
Nedense güvenilmez bir yanları var. Sen de öyle düşünmüyor musun?
¿ Hay algo que no inspira confianza en ellos, ¿ no crees?
- Sen de öyle düşünmüyor musun?
- ¿ No te parece?
En iyi yaptığın işe dönmenin zamanı geldi. Sen de öyle düşünmüyor musun?
Es hora de que vuelvas a lo que haces mejor... no crees?
- Sen de öyle düşünmüyor musun?
No cree que lo hizo?
Bu kanın saklanması için harika bir yapı, sen de öyle düşünmüyor musun, Greg?
Es un lugar perfecto para que la sangre se oculte, ¿ no te parece, Greg?
- Sen de öyle düşünmüyor musun Susan?
- No te parece Susan?
Bu hikâye onu hep en iyi yapmıştır. Sen de öyle düşünmüyor musun?
Es la leyenda que mejor le va, ¿ no?
Sen de öyle düşünmüyor musun?
¿ No lo creen?
Sen de öyle düşünmüyor musun?
¿ Y tú no?
Angel bana cinsel tacizde bulunduysa, ki kanıtlar da ortada, sonuçlarına da katlanmalı. Sen de öyle düşünmüyor musun?
Dexter, si Ángel me acosó como las pruebas parecen indicar, entonces... deberá afrontar las consecuencias, ¿ no crees?
Doğru olan bu, sen de öyle düşünmüyor musun?
Es apropiado, ¿ no crees?
Sen de öyle düşünmüyor musun?
Qué crees?
Onu aramalıyım sen de öyle düşünmüyor musun?
Debería llamarlo, ¿ No crees?
Yaşamak için biraz daha vaktimiz var, sen de öyle düşünmüyor musun?
Tenemos tiempo de disfrutar un poco, ¿ no te parece?
- Sen de öyle düşünmüyor musun?
- ¿ No pensás?
Sen de öyle düşünmüyor musun, Akamaru?
Akamaru?
Sen de öyle düşünmüyor musun, And?
¿ No lo crees, Andy?
Evet, senin dünyana iyice uyum sağladım, sen de öyle düşünmüyor musun?
Oh, sí, me he ajustado bastante bien a tu mundo, no lo crees?
- Sen de öyle düşünmüyor musun?
- ¿ No crees?
Giderek sıcak oluyor, sen de öyle düşünmüyor musun?
Cada vez hace más calor, ¿ no crees?
Görünüşe göre, artık yolumuza devam etme zamanı. Yani, sen öyle düşünmüyor musun? - Evet, düşünüyorum.
Ross, es... es tiempo que saques tus cosas de aqui.
Sen de öyle düsünmüyor musun?
¿ No le parece?