Seyirciler tradutor Espanhol
1,086 parallel translation
Whyte House adına, çok kötü seyirciler olduğunuzu söylemeliyim beyler.
En nombre de la Casa Blanca, quiero que sepan que han sido un público pésimo.
Josiah Pickles, namıdiğer kalpazan. Sirke gelen seyirciler tarafından hokkabaz olarak bilinir.
Josiah Pickles, su profesión es falsificador... mejor conocido por la audiencia del circo como un prestegilizador.
Vay anasını sayın seyirciler, üçüncü sırada yer alan Kowalski bu!
Dios mío, es el número tres, Kowalski.
Siz salondaki seyirciler ve siz evlerinden röntgenleyenler bizimle birlikte tahmin edin.
Ustedes en la audiencia y los que espían allá en sus casas adivinen con nosotros, ¿ sí?
Seyirciler biraz ötedeki Kanada Kraliyet Atlı Kazını görmeye koşuyor.
El público se amontona para ver la Oca Montada de Canadá.
Seyirciler için yine gitarını kurban etmişti.
Él hizo el sacrificio de su guitarra ante el público.
Herkes... bütün seyirciler hepsi LSD almıştı, müthiş.
Toda la gente todo el público drogado con LSD, fue fantástico.
Dinleyin beyefendi, ben bir senaryoyu seversem oynarım. Sanıyorum seyirciler de sever.
Mire, caballero, si me gusta un guión y lo acepto, pienso que al público le gustará también.
Umarım seyirciler de bizim kadar zevk alır.
Y ojalá el público disfrute tanto viéndola como nosotros haciéndola.
Benim 3.Richard performansım seyirciler üzerinde öyle uyutucu bir etki yaratmış ki, bu eleştirmen bozuntusu uyuya kalmış,
Así que mi actuación en Ricardo III hechizó al público de tal manera que provocó en este crítico
Seyirciler sadece, onlari digerlerinden yalitan o merkeze giden tek yönlü iliskilerle birbirlerine baglidir.
Lo que liga a los espectadores no es sino un vínculo irreversible con el centro que sostiene su separación.
- Vay anasını sayın seyirciler, erkenciler!
- ¡ Dios mío, llegan temprano!
Seyirciler taş gibi.
Son de hielo.
Seyirciler arasındaki ata binen bayanları da buraya bekliyoruz.
Son también bienvenidas las chicas amantes de la equitación.
Seyirciler patladı!
El público estalló en aplausos.
Tom Frank seyirciler arasında.
- Tom Frank está entre el público. - Eres tú. ¿ Tom?
Biraz daha eğlenmeniz için yanıma seyirciler arasından bir çocuk çağıracağım.
Para continuar con nuestro espectáculo, vamos a hacer venir a un niño del público.
Bütün göstergeler onu terk edip sana geri döneceğimi söylüyor, çünkü seyirciler mutlu bir Amerikan ailesinin bozulmasını istemez.
En todos sus finales yo la dejo... y regreso contigo porque el público no aceptaría... el rechazo de la familia estadounidense feliz.
Bir dakika sonra, evdeki seyirciler için bunu gösterecek.
Enseguida se lo demostrará a todos los televidentes.
John, seyirciler gidecek, zaten güneş battı.
El público se va a largar. De todas formas, hace sol.
New York Knicks şu anda Cleveland Calveniers'i yeniyor sayın seyirciler.
Los Cleveland Cavalier pierden frente a los "New York Knicks".
Seyirciler verilen için bana hoş bakmaz.
El público no me puede menospreciar.
Hazır ol, çünkü çıkardığımda, karım hariç bütün seyirciler çıkışlara kaçacak.
Prepárate, cuando la airee, todas esas mujeres, menos mi mujer, saldrán pitando.
Seyirciler arasında oturan ve kimse hiçbir şey anlamıyor diye düşünen bir kadına ulaşabilirsem ve karakterim ona katlandığı her şeyi kabul ettirebilirse iyi bir iş yaptığımı hissederim.
Si le llego a una mujer del público, que cree que nadie entiende nada y mi personaje pasa por lo que pasa ella. Entonces lo he hecho bien.
Ani ölüm! Seyirciler çıldırdı!
¡ El desempate!
" Sonunda seyirciler ayakta alkışlayıp bağırıyorlardı.
Después, la gente gritaba y golpeaba con los pies.
Ya seyirciler?
... Unas cien personas del primer turno.
Rocky Balboa. Spectrum'daki seyirciler ismini haykırmaya başlıyor.
Y el público del Spectrum empieza a corear su nombre.
Bütün seyirciler 3. Dünya Savaşı'na hazır olsa iyi olur.
El público debe prepararse para la Tercera Guerra mundial.
Erkek seyirciler istediklerini yapabilirler.
Los hombres pueden seguir con sus ocupaciones habituales.
( Seyirciler ) Elia!
( Audience ) Elia!
Seyirciler arasında soru sormak isteyen birini duyuyorum.
Oigo a alguien en la platea que desea hacerme una pregunta.
Salondaki seyirciler şöyle düşünür :
Perdónenme todos. Hasta mañana.
Seyirciler La Motta'yı desteklıyor.
La gente anima a Jake.
Seyirciler anladı.
La gente lo supo.
Şimdi seyirciler arasından bir gönüllüye ihtiyacım var.
Ahora necesito a un voluntario del público.
Böylece orijinal birşey olduğu duygusu yaratıyorsun hatta seyirciler oyununu ezbere bilseler bile.
Aunque el público conozca el texto. La sorpresa es su secreto.
Yer, ışık, hareket, ses, herşey hatta seyirciler, tek bir büyük ve ortak anlamda birleşecek.
El escenario, las luces, las voces y los espectadores... se fundirán en un efecto común.
Mackerel Skies'ın açılışıyla seyirciler "Yazar, yazar!" diye bağırdı.
En el estreno de Cielos aborregados el público gritó : "¡ Autor, autor!"
Ancak, şarkılarının adlarında siyasi anlam gizlenebildiğini anlayan seyirciler canlanmaya başladı.
Sin embargo, el público estaba emocionado por entrever... que los títulos de sus canciones podrían tener un significado político.
Seyirciler kıpır kıpır.
Multitud de conseguir inquieto.
"Cheers, stüdyodaki seyirciler huzurunda çekilmiştir."
¿ CÓMO TE QUIERO, LET ME YOU CALL BACK
Onu seyirciler arasında gördüm.
La reconocí entre el público.
Seyirciler de karşımızda toplanmışlar. Bizim bir şovumuz var.
¡ Nos debemos al público y al espectáculo!
- Vay anasını sayın seyirciler!
- Nombre de un perro.
Dün geceki seyirciler yağlı boya resimler gibi donuktu.
El público estaba tan inmóvil que parecía un cuadro.
Lou gemilerde eski şarkılarını söylemeye başladı ve seyirciler de bu söylediği şarkılara bayıldı.
Canta en cruceros nostálgicos y el público se vuelve loco.
kulağım, sen bulacaksın anne sayın seyirciler, gördüğünüz bu kulak, önceden Belgrad canavarı'na aitti.
Mi oreja. La has encontrado, mamá. Queridos espectadores, la oreja que están contemplando pertenecía al estrangulador y ahora nos pertenece a nosotros.
- Seyirciler gülüyordu.
- El público se carcajeó.
Evet sayın seyirciler, gole doğru ilerliyor.
¡ Ah, y se va a escapar!
Seyirciler... de var.
Y están los espectadores...