English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ S ] / Siz miydiniz

Siz miydiniz tradutor Espanhol

822 parallel translation
Ressam La Bessiere siz miydiniz?
- ¿ No es usted el pintor La Bessiere?
Telefon eden siz miydiniz?
¿ Ha sido usted la que ha llamado?
Siz miydiniz, kısım amiri?
Ah, Sr. Supervisor General.
- Siz miydiniz efendim?
- Oh, es usted, su señoría.
- Siz miydiniz?
Oh... eres tú.
- O siz miydiniz profesör?
- ¿ Era Ud., profesor?
- Siz miydiniz rahip?
- Es Ud., Pastor.
Banka soyulmadan kisa bir süre önce yakininda görülen siz miydiniz
Me dijeron que le habían visto cerca del banco antes de que empezara todo.
Siz miydiniz bayım?
Oh, es usted, señor.
- Siz miydiniz bayan?
- Es usted, señorita.
- Arayan siz miydiniz?
- ¿ Fue usted quien llamó?
O siz miydiniz?
¿ Estaba usted en la cascada?
- Taksi isteyen siz miydiniz?
- ¿ Usted pidió el taxi?
- Siz miydiniz?
- Es usted.
Siz miydiniz?
Eres tú, ¿ verdad?
Siz miydiniz Madam Loubet?
- Ah, Sra. Loubet.
Oh, siz miydiniz efendim?
- ¿ Qué tal la mano?
31 Temmuz günü Caine gemisinin nöbetçi subayı siz miydiniz?
Estaba como oficial de cubierta en el Caine el 31 de julio de 1944?
Az önce kapıyı çalan siz miydiniz?
¿ Es usted la que tocó hace un momento?
- Balkondaki siz miydiniz gerçekten?
- ¿ Era Vd, quien estaba en el balcón?
Siz miydiniz?
¡ Es usted!
Siz miydiniz?
Usted...
"Siz de iştirak etmek ister miydiniz?"
¿ Le gustaría participar?
Siz sabırlı olabilir miydiniz?
¿ La tendría usted?
Siz, onun yakasını beyaz iplikle dikmemiş miydiniz Polly Teyze?
¿ No cosió el cuello... con hilo blanco, tía Polly?
Siz maça gitmeyecek miydiniz?
¿ No iban a ir al gimnasio a jugar?
Çocukluğumdan beri onlarla yürümek istemişimdir. Siz istemez miydiniz?
Desde que era un crío he querido ir con muletas. ¿ Usted no?
- Siz hiç gitmiş miydiniz? - Hayır.
- ¿ Ha asistido a alguna últimamente?
Siz doktorun ofisine telefon etmemiş miydiniz?
¿ No ha llamado a la consulta del médico?
Siz de benimle birlikte geri döner miydiniz?
Me preguntaba si querría volver conmigo.
Peki o zaman siz daha gelmemiş miydiniz?
¿ Y usted vino después?
Siz de istemez miydiniz efendim?
A usted le gustaría, ¿ verdad, señor?
Siz ikiniz akşam yemeği yemiş miydiniz?
¿ Habéis cenado ya?
Ben oradayken siz de orada değil miydiniz?
¿ No estuvo usted allí mientras yo estaba?
- Siz onun gözleri değil miydiniz?
- ¿ No era Vd. sus ojos?
- Siz Brignon'la pek yakın değil miydiniz?
¿ Cómo acabó con Brignon?
Maskeli baloya gitmeyecek miydiniz siz?
¿ No oí que iban a un baile de disfraces? Sí.
A, siz miydiniz Bay Stroud?
Ah, es Ud.
Ah, siz miydiniz, efendim!
¡ Es usted, señor!
- O benim karım. Siz gitmez miydiniz?
- Es mi esposa. ¿ Usted no iría?
Siz böyle bir yerde yaşasanız yalnızlık çeker miydiniz?
¿ Se sentiría solo si viviera en un lugar así?
Bu sonbahar orada olabilmek için her şeyimi verirdim, siz istemez miydiniz?
Daría lo que fuera por estar allí este otoño, ¿ usted no?
Merak ediyordum siz ve kardeşiniz bu gece bizim için dans eder miydiniz?
Me preguntaba si Ud y su hermana bailarían para nosotros esa noche.
Vay, siz buralara gelir miydiniz?
Bien, difícilmente esperaba encontrarlo aquí.
Philippe de Valmorin'ı hiç tanımıyorsunuz... siz Lenore'miydiniz?
No llegaste a conocer a Philippe de Valmorin... ¿ verdad, Lenore?
Ama size yalan söylediği için sinirlendiniz. Siz sinirlenmez miydiniz?
Pero está enfadada porque le mintió al teléfono.
- Kaptan, siz de gelmek istemez miydiniz?
- Es un país afectuoso.
Siz değil miydiniz surlara, mazgallara üşüşen kulelere, damlara, bacalara tırmanan çocuklarınız kucağınızda,.. ... akşamlara dek sabırla bekleyenler görmek için koca Pompeius'un Roma sokaklarından geçtiğini?
Muchas veces habéis trepado muros y almenas... a torres y ventanas, hasta lo alto de las chimeneas... llevando a vuestros hijos en brazos... y os habéis quedado ahí expectantes el día entero... para ver al gran Pompeyo pasear por las calles de Roma.
Siz değil miydiniz, daha arabası görünür görünmez hep bir ağızdan bağrışarak Tiber nehrinin derin oyuklu kıyılarını yankılara boğup zangır zangır titretenler?
Y cuando su carro tan sólo asomaba... ¿ no gritabais al unísono... hasta hacer temblar el Tíber en su lecho... al oír el eco que vuestro alboroto provocaba en sus cóncavas orillas?
Siz giyinmeyecek miydiniz?
Bueno, ¿ no iba usted a vestirse?
- Siz de şüphelenmiş miydiniz?
- ¿ Usted lo sospechaba?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]