English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ S ] / Soho

Soho tradutor Espanhol

435 parallel translation
- Hayır Paul, otur!
- Soho...
Yedi çocuk ve bir yaşlı adam yandılar eski Soho'da.
Y el gran incendio del Soho que se llevó a siete niños y un anciano...
Soho'nun en iyi dansçısı.
¡ El mejor bailarín del Soho!
Soho üzerindeki Ay'ı görebiliyor musun?
¿ Ves la luna sobre el Soho?
Soho'ya elveda ve büyük şehre merhaba diyeceğiz.
¡ dejaremos el Soho y nos iremos a la City!
Sakinleş! Soho'daki hangi lağım şimdiki büromuz?
Calla, y dime en qué mugriento barrio del Soho está ahora mi despacho.
Ne Soho lağımı mı?
¿ Cómo que en el Soho? ¿ Cómo que barrio mugriento?
Bunu, Bayan lvy Pearson'a ilet, Diadem Court, Soho'da kendisi.
Entrégale esto a la Srta. Ivy Pearson, en Diadem Court, Soho.
SOHO'DA CİNAYET Dün gece hunharca bir cinayet işlendi.
ASESINATO, SOHO. - Anoche ocurrió un asesinato,
Evet, Bay Holmes, sizin ünlü çıkarsama ve gözlem gücünüz Limehouse ya da Soho'da işe yarar fakat burada Amerika'da sanırım sizin boyunuzu aşıyor.
Señor Holmes, su famoso poder de deducción puede ser muy bueno en Laing House o en el Soho pero aquí en América creo que está usted fuera de juego.
Her yere duyurun, Doğu Yakası Soho, Nehir Kıyısı.
Pasa la voz por el East End... el Soho, el Embankment.
"... bu sabah erken saatlerde Soho'da bir kulübün çıkışında...
" fue apuñalado esta mañana
"... bilinmeyen bir saldırgan tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
" por un desconocido ante un club del Soho.
Hiç Soho'da vakit geçirdin mi, Raymond?
¿ Pasó mucho tiempo en el Soho, Raymond?
Sevgili yaşlı Soho.
El viejo y querido Soho.
Soho sadece bir başlangıçtı.
Soho fue sólo el comienzo.
Soho'dan sonra sıra Bayswater ve Fleet Caddesi'ne ve Bloomsbury ve Mayfair'e gelmişti.
Después de Soho vino la calle Fleet Bloomsbury y Mayfair.
Soho cinayetlerinde bir yere varamıyoruz.
No consigo adelantar nada con el asesinato del Soho.
- Soho, güzel uzun bir mektup.
Sí, Soho. Una carta muy larga.
Sahne Soho'da pis bir çatı katında geçer Londra'nın ahlaksızlık yuvasının tam ortasında, işin daha kötüsü sahnede karanlık bir figür var - yani sen Bill.
La escena tiene lugar en un sucio ático en el Soho en el mismo centro donde conviven el vicio y lo peor de Londres.
" kulak verin bir Soho Meydanına R'ler düşmüş dört bir yana
'Escúcheles en Soho Square se comen todas las haches
Bertram'la birlikte Soho'da gittiğimiz bir İtalyan restoranı vardı. Ama buna hiç benzemiyordu.
Bertram y yo solíamos ir... a un restaurante italiano en Soho... pero ni se comparaba con éste.
Hala Soho'da yaşıyor ve hala o kadar yıl boyunca yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyor. Ya sen...
Sigue en el Soho y cree que le fue bien.
Ya Soho'daki yaşlı baban?
Y a su anciano padre,
Soho'dan Brighton'a hemen hemen her tarafta.
De SoHo hasta Brighton, debo haber jugado con todas.
Herifin biriyle Soho'da yaşıyordu.
Vivía en Soho con no sé quién.
Bugün, Soho'daki, E laine Cassell Gallerisinde, L. Mars'ın fotoğraf sergisi açılışında, hayranları, meşhur ve zenginleri de beklediler.
En la galería E laine Cassell del Soho los fans esperaban a los ricos y famosos para la exposición de Laura Mars.
Soho'da Rowan Galeri
- ¿ La galería Rowan en el Soho?
Soho'nun kapı girişinde uyandım
Me desperté en un portal del Soho.
Soho'da ufak bir galerim var.
Tengo una pequeña galería en Soho.
- SoHo, böyle diyorlar.
- Esto es como el Soho.
SoHo. - So-ne?
- ¿ Como quién?
- Güneye, SoHo.
- Al centro, al SoHo.
- SoHo'da.
En el SoHo.
Gercek bir SoHo'lu sanatci gibi hissediyorum.
Me siento como un artista del SoHo.
" " Dün gece bir adam, Manhattan'in SoHo bölgesinde...
" " Un hombre fue descuartizado...
... öfkeli bir cete tarafindan kol ve bacaklarindan parçalandi.
... por una iracunda multitud anoche... ... en el barrio del SoHo de Manhattan.
SoHo'dayim.
Estoy en el SoHo.
Soho'da bile otururum.
Iría incluso al Soho.
Soho'da, ayda 350 dolar?
¿ Soho, $ 350 al mes?
Times'ın eski dosyalarına baktım, şu 34. Bombacı Piyadesi'nin eski üyesi, Yukarı Norwood'dan Binbaşı Soho'nun, 6 yıl önce, öldüğünü buldum.
He encontrado... consultando los archivos del Times... que el Mayor Sholto, de Upper Norwood... anteriormente en el regimiento de infantería 34 de Bombay... murió hace seis años.
Soho'da oynamak istediğin oyun ne olacak?
¿ Y esa obra en el Soho? Dijiste que querías hacerla.
Soho'nun güneyindeki Jamaika mı?
Jamaica, al sur de Soho. Sí.
Hayır, dostum.
Muy al sur de Soho.
Soho'nun epeyce güneyindeki. Karayipler'deki Jamaika.
El Caribe, Jamaica.
Tribecca ve Soho bölgesini kontrol altında tuttuğumda bu sefer de doğu yakasında saldırıya geçiyor.
Si pongo vigilancia en Tribeca y en el Soho, ataca en el East Side.
Benim oturduğum yer Soho'da fazla kalmış olamazsın.
Debió estar poco tiempo en el Soho, donde yo vivía.
Soho'daki çıfıtları kastediyorum.
Me refiero a los judíos del Soho.
Soholu fotoğrafçı Times Meydanı'nın çamurlu yollarından ağır adımlarla yürüyor... kalçadan çekiyor ve tüm pisliklerin bir anlık görüntülerini yakalıyor.
La fotógrafa de Soho arrastrándose a través del fango de Times Square... fotografiando desde lo moderno y cazando las miradas de toda la basura.
SÖMÜRGE GÖREVLİSİ SOHO'DA ÖLDÜRÜLDÜ - Londra'daki o adam öldürülmüş.
Ese asesinato en Londres.
Dış mahallelerinde de, neden Soho'da ya da Lesters Meydanında değil?
¿ Exteriores? ¿ Por qué no el Soho o Leicester Square?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]