Sordum tradutor Espanhol
8,211 parallel translation
Ben de sordum ama bu konuyu konuşmak istemedi.
Eso es lo que yo dije, pero no quiso hablar de ello.
Francis, daha büyük problemlerinin olduğunu biliyorum, ama diğer dadılara Caroline'i sordum, ve hiçbiri dediğin şekilde bir şey görmemiş.
Francisco, lo sé, tienes mayores problemas, pero pregunté a las otras niñeras sobre Caroline y ninguna de ellas vio nada como lo que describes.
- Sadece sordum.
- por favor?
Evet, sordum, ama geri tepti.
- No. Lo hice, pero falló.
çavuşa konuyla ilgili soru sordum efendim emri altındaki erkek ve kadın çalışanlar işlerini prosedure uygun mu yapıyorlar yoksa farklı şekilde mi çalışılıyor bunu öğrenmek istedim.
Estaba preguntándole al sargento, señor, si su estilo de dirección podría haber dado, a los hombre y mujeres bajo su cargo, razón para creer que muestran resultados saltándose los procedimientos adecuados para obtener estos resultados.
Merkezde sordum.
He preguntado por las centrales.
Biliyorum, bunu daha önce sordum, sadece yardım etmek istediğini de biliyorum ama...
Se que pedí esto, y solo estas tratando de ayudar,
Seni sordum.
Pregunté por ti.
Ona uçsa olur mu diye sordum çünkü ne yaptığımızı sordu ve ben de ona söylememeye çalıştım çünkü sen söylemememi istedin.
Le pregunté si estaba bien que volaras porque me preguntó qué estábamos haciendo e intenté no decírselo porque no quieres que se lo cuente.
Denemeye sordum sadece.
Solo probaba.
Adam gibi soru sordum sana.
Solo tengo una pregunta.
Bana neden yardım ettiğini sordum.
Te he preguntado por qué me estás ayudando.
Programın yöneticisini arayıp onun hakkında sorular sordum.
Llamé al director del programa, y le pregunté sobre él.
Konuşmaya çalıştım, neler olduğunu sordum ama konuyu değiştirdi.
Intenté hablar con él sobre ello, de preguntarle lo que le pasaba, pero cambió de tema.
Sana sordum.
Yo te he hecho llamar.
Grubumla buluştuğumda "Dave Grohl bir albümümüzün yapımcılığını üstlense nasıl olur?" diye sordum.
Volví a mi banda, y estaba como, " ¿ Qué tal si lo buscamos a Dave Grohl para producir nuestro disco
"Ne bu?" diye sordum.
Y yo estaba como, "¿ Que estas...? ¿ Qué es eso?"
Bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sordum. Bana bakarak, " Hayır, iyiyim.
Le pregunté si necesitaba algo, y él como que me miró y dijo,
Sordum.
Lo hice.
Sadece sordum.
Solo era una pregunta.
Sordum... bir şey biliyorsa da, benimle paylaşmaz.
Lo hice. Y si ella sabe algo, no está dispuesta a compartirlo conmigo.
- Sadece sordum.
Sólo era una pregunta.
Sana neden seyircilerin önünde çalmadığını sormadım. Neden burada çalmadığını sordum.
No te pregunto por qué no lo tocas en público, ¿ por qué no lo tocas aquí?
- Bowling'de bir adama sordum.
Por el chico que recoge los carnés en la bolera.
Ben de ona gerçekten İspanyol olup olmadıklarını sordum.
Le digo : "¿ Españolas de verdad?"
Tecavüz muayenesi olmak isteyip istemediğini sordum, hayır, dedi.
Le pregunté si quería que le hicieran una prueba de violación. Dijo que no.
Neler olduğunu sordum.
Le pregunté qué había pasado.
Tecavüz muayenesi isteyip istemediğini sordum.
Pregunté si querías que te hicieran una prueba de violación.
Sana bir soru sordum.
Te hice una pregunta.
Bir oğlan. Doktora sordum.
Es un niño.
Bayan Whelan, size bir soru sordum.
Srta. Whelan, le he hecho una pregunta.
Jordan'ı yaparken gördüm ve kendime, "Neden içki içmek yerine eğlenmek için bir albüm yapmıyorsun" diye sordum.
Vi a Jordan hacerlo y pensé "¿ Por qué bebo por diversión cuando podría estar pegando recortes?".
Naruto'nun dostu musun diye sordum?
Te pregunté si eras conocido de Naruto.
Babama neden cezalandırıldığımı sordum. Bunu sorduğum için daha fazla cezalandırıldığımı söyledi.
Le pregunté a mi padre por qué me castigaba, y me dijo que por preguntarle, estaba más castigado.
Onunla aynı kandanız. Neden benimle oynadığını sordum, panik yaptı.
Somos de la misma sangre, así que le pregunté que por qué estaba jugando conmigo y se asustó.
Hayır, sordum.
No, yo lo pedí.
Bu durumu Moshe'ye sordum o da büyük bir yanlışlık olduğunu söyledi.
Le pregunté a Moshe sobre eso y dijo que era un gran malentendido.
Başkomisere nelerin hediye sayıldığını sordum. O da para verdiğin her şey dedi.
Le pregunté al capitán qué se considera regalo y dijo que cualquier cosa en que me gastara dinero.
Bunun korunup korunmayacağını sordum.
Para preguntar si estaba protegido. Y se rio.
- Bende kalıp kalmayacağını sordum.
Para mostrárselo a su esposo.
Çoktan sordum ama ikinizle görüşmeyi reddediyor.
Vamos a comenzar la transmisión en vivo de octubre de 2005 de Quiz Champion Challenge.
Sordum tabii artık...
Yo pregunté, así que...
Onunla konuştum, yardımcı olabileceğim bir şey var mı diye sordum.
Yo... hablé con ella. Le pregunté si había algo que pudiera hacer para ayudar.
Arayıp Nora'yı sordum.
He llamado y he preguntado por Nora.
- Ben de CNI ile görüştüm. Onlara Lance'in oradaki zamanını, katıldığı görevleri düşmanının olup olmadığıyla ilgili sorular sordum ama cevap bile vermediler.
Cuando pregunté en España sobre Lance y sus misiones aquí... o enemigos que tuviera, no me dieron ninguna información.
Bu yüzden size eşlik etmesi için etrafta K-9 köpeği olan, müsait memur var mı diye sordum, 31. üniteden onu ödünç aldım bu yüzden ona iyi vakit geçirtin.
Entonces hice una llamadas solicitando un oficial K-9... con un perro olfateador de bombas para escoltarlos a ustedes dos... ella está en préstamo de la 31 así que denle un buen rato.
Bilmek istemediğim için sordum zaten.
Por eso pregunté... porque no lo quiero saber.
Ben sordum ona, doğrusu...
Pregunté y honestamente...
- Size ölüm raporunu kontrol ettiniz mi diye sordum. Kontrol etmeye gerek yoktu! Çünkü intihar ettiğine dair başka bir kanıt vardı.
- Estoy preguntando su verificó el certificado de defunción. - ¡ No había razón para verificarlo porque, aparte de eso, había mucha evidencia que probaba ser suicidio!
- Dün aileme sevgiyi sordum.
Le pregunté a mi familia sobre el amor y- - ¡ Abajo!
Sonra sana sordum... yani, o gün benimle yürümeye seni ikna ettim.
Entonces te pregunte... te convencí para caminar conmigo ese día.