English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ S ] / Sırın

Sırın tradutor Espanhol

110,285 parallel translation
- Teknik olarak hayır ama insanların zihinlerini okuyabilen ve evrenin gizli sırlarını barındıran bir kitapla uğraşıyoruz, yani...
¿ Eso es posible? Técnicamente, no, pero tratamos con un libro que puede leer la mente de las personas y también revelar los secretos ocultos del universo, así que...
Bugün bile yardımcım, ofisimde saldırıya uğradı. Bu yüzden S.H.I.E.L.D. ajanlarının davet edilmeden evime gelmesi konusundaki endişemi anlayacağınıza eminim, özellikle de bana zarar vermek istiyorlarsa.
Porque, incluso hoy, han atacado a un asistente en mi oficina, por lo que seguro que entenderá mi cautela al presentarse unos agentes de SHIELD sin invitación en mi propiedad, especialmente si me quieren hacer daño.
Sizi kimin kiraladığı konusunda ancak tahmin yürütebilirim. Muhtemelen köpek maskesi takan iri yarı adamlardır ama onlar Senatör Nadeer için çalışıyor. Onun gerçekten istediği şey bu çantanın içinde.
Solo puedo especular sobre quién os ha contratado, probablemente unos tíos fornidos con máscaras de perro, pero trabajan con la senadora Nadeer y lo que quiere está dentro de este maletín.
Bizi yalnız bırakır mısınız lütfen?
¿ Nos puede dejar solos, por favor?
Lanet bir casusun sır tutma ihtiyacını anlayacağını düşürsün.
Uno pensaría que un maldito espía entendería la necesidad de mantener un secreto.
- Masaj vaktin geldi. Hazır mısın?
Es hora de tu masaje. ¿ Preparada?
- Sen ve May operasyona hazır mısınız? - Evet, hazırlandık.
- ¿ Estáis listas May y tú para la operación?
Hayır Senatör, Sokovia anlaşmasının parçası olmanın, gizli görevdeki bir S.H.I.E.L.D. ajanı olmaktan çok farklı olacağını anlıyorum.
No, senadora, lo entiendo. Ser parte de los Acuerdos de Sokovia será muy diferente a ser una agente encubierta de SHIELD.
Aslında hayır, bakmamalısın. Bakmamalısın.
En realidad, no, no deberías.
Kendime sürekli, Radcliffe'ın babamı tanıması umurumda değil diyorum. Bunu aştım ama belki aşamamışımdır.
Sigo diciéndome que no me importa si Radcliffe conoce a mi padre, lo he superado, pero... quizá no.
Bomba ekibi bizimle sahada buluşacak. Hazır mısın?
El escuadrón antibombas se encontrará con nosotros en el terreno. ¿ Lista?
Daha iyi bir dünya için hazır mısın?
¿ Estás lista para un mundo mejor?
Potansiyel bir sınır ihlali.
Es una brecha potencial.
Bu sabah Hydra merkezine yapılan saldırının faili olan teröristlerin kimliğini saptamış bulunuyoruz..
Ahora podemos confirmar en exclusiva las identidades... de los terroristas responsables... del horrible ataque de esta mañana en el Triskelion.
Daha çok savaşmaya hazır birine ihtiyacınız varmış gibi geldi.
Parece que debéis querer a alguien más preparado para el combate.
! Kafasına vurup, ya da bacaklarını kırıp onu çıkış noktasına atabilirdin!
¡ Le golpeas en la cabeza, le partes las piernas... le pateas hasta la salida!
Bu saldırıyı onların yapmış olabileceği sadece bir varsayım.
Solo podemos asumir que están detrás de este ataque.
Belki de Albay McCullough malının zarar görmesinin verdiği üzüntüyle kayınbiraderimi suçlamak gibi bir yanlış yapmıştır.
Quizás el coronel McCullough estaba enfadado por la pérdida de su propiedad y tiene una idea equivocada de mi cuñado.
Lakin hayatım, çiftliğim saldırı altında. Senin arazinden geçen suçluların saldırısı altında.
Desafortunadamente, mi medio de vida, mi rancho, está siendo atacado por criminales que cruzan tu terreno.
Bir daha sınırın bu tarafına asla geçemezsin.
No aparezcas por aquí jamás.
Uzun zamandır yaşlısın zaten.
Has sido viejo durante mucho tiempo.
Hazır mısınız?
¿ Listo?
Hazır mısın hayatım?
¿ Estás lista, cariño?
Buna inanır mısın bilmem.
Increíble, ¿ no?
İnanır mısın şu an o bile eğlenceli olurdu gibi geliyor.
En realidad creo que ahora me resultaría divertido.
Karısı, en ağır cezayı almasını istedi.
Ella vino a pedir por el castigo más severo.
Bugün fırında makarna var. Şanslısın.
Viniste en la noche de macarrones con queso.
Sen deli misin yoksa dolandırıcı mısın?
¿ Estás loco o solo eres un farsante?
- Sınırı geçmiş.
- Ha cruzado la frontera.
Ayda bir, bereketli günlerde... damızlık kız, komutanın karısının bacakları arasına uzanır.
Una vez al mes en los días fértiles la Criada yacerá entre las piernas de la mujer del comandante.
Sorumluluk almaya hazır mısın değil misin?
¿ Estás listo para responsabilizarte por lo que hiciste o no?
O halde onlara bir sıfır fazla gördüğünü söylersin, çünkü benden alacağın bu.
Bueno, te sugiero que les digas que agregaste accidentalmente un cero. Porque no conseguirás un centavo más.
Sırf pisliğin birini korkutup istediğimizi yaptırdık diye mi? Hayır madencilerin haklarını alabilmek için yapman gerekeni yapabildiğin için.
No, porque hiciste lo necesario para conseguirle a esos mineros lo que se merecen.
Yanılıyorsam düzelt ama elindeki sanırım Acumen sigorta yönetimi ve satış ekibi arasında geçen ve ne olursa olsun hak sahiplerinin parasını ödememeyi belirten bir yazışma.
Ahora, corríjame si me equivoco, pero creo que eso es un memorándum entre los directivos de Acumen y sus vendedores describiendo su política de hacer lo que sea para evitar dar indemnizaciones.
Hayır, Harvey. Ortak olmayı sırf kapalı kapılar ardında süper kadın olmak, geri kalan herkese abartılmış bir ofis yönetici görünmek için istemedim.
No, Harvey, no pedí ser socia para seguir siendo una supermujer a puertas cerradas, pero, para el resto del mundo, ser gerente de una oficina.
Hazır olmadığını söylediğimde yanılmışım, Harvey.
Me equivoqué cuando dije que no estabas listo, Harvey.
Hazır mısınız, Bay Larson?
¿ Está listo, Sr. Larson?
Lütfen şunu kapatır mısın?
¿ Puedes apagarlo, por favor?
Hazır mısın?
¿ Lista?
İnsan varoluşunun sınırı.
El límite de la existencia humana.
Moira sınırı yaya olarak geçiyor.
Moira está cruzando la frontera a pie. - Lo sé.
- Sen alır mısın?
- ¿ La tienes? - Sí, sí.
Burada kalacaksınız. Burasıyla sınır arasında bir sürü devriye var.
Hay muchas patrullas de aquí a la frontera.
- Bunu yapacaksın. Hazır mısın?
- Haz esta parte. ¿ Lista?
Nick, valizlerimi alır mısın lütfen?
Nick, ¿ traerías mi equipaje?
İşte Chuck Rhoades böyle çalışır hayatının işini elinden kaydırıverir.
Es lo que Rhoades hace, sacarle a un hombre el trabajo de su vida.
Gitmeye hazır mısın?
¿ Lista para ir?
Şu laptopumu uzatır mısın?
Acércame mi... portátil, ¿ quieres?
Ama yine de bunun bir sınırı var, gerçekçi olalım.
Pero debemos tener en cuenta el tiempo si vamos en serio con esto.
Artık hazır mısın?
Oye, ¿ terminas ya?
Küçük dostum Sparky, Madonna'nın pazısı kadar görünse de dövüşte paramı ona yatırırım.
Mi amiguita Sparky puede que no parezca más grande que el bíceps de Madonna, pero apostaría a que gana la pelea.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]