Taciz tradutor Espanhol
3,916 parallel translation
Taciz ediliyorduk.
Estamos siendo acosados.
Mahkumlar tarafından taciz edilmek ve aşağılanmak.
Abusado y gritado por los oficiales.
Seni dava ediyorlar çünkü anestezi altındayken onları taciz ettin.
Te están demandando por manosearlos mientras que los tenías bajo anestesia.
Neden insanları taciz etsin ki?
"¿ Por qué hostiga a las personas?"
O öğrenciyi taciz mi ettin?
¿ Perseguiste a esa estudiante?
Cinsel taciz davası gözlemeye gelmiştir.
Probablemente esté vigilando que no haya acoso sexual.
Taciz edilme şansım da ortadan kalktı.
Ahí se fueron mis chances de ser acosado sexualmente.
Artık beni taciz ediyorsun.
Me estás acosando.
Hemen yanında apartman yapan müteahhide 70 taciz şikayetinde bulunmuş.
Presentó 70 denuncias de acoso contra un desarrollador de un condominio vecino.
Üzerindeki baskı, taciz, sesler, şimdi bir de bomba.
El estrés bajo el que está, el acoso, el ruido, ahora una bomba.
- Bu sizi kriminal taciz... ve ölüm tehdidi savurmaktan mahkum etmeye yeter.
- Aquí hay suficiente para condenarlos por acoso criminal y proferir amenazas de muerte.
Bir Amerikan savcısını taciz ediyorsun.
Está acosando a un fiscal de los EE.UU.
- Tecavüz, taciz, saldırı.
- Abuso, violación, asalto.
Şimdi de yaşlı kadınları mı taciz ediyorsunuz?
Ahora, viejas damas irritantes?
Sadece izlerken bile taciz edilmiş gibi hissediyorum.
Sí, ya veo. Me siento violado sólo viendo esto.
Burada oturup ve taciz edilmek zorunda değilim. Regina?
No voy a quedarme aquí para que me traten mal. ¿ Regina?
Cinsel taciz de dahil 3 sabıkası var.
Tres condenas previas, incluyendo agresión sexual.
Onu taciz ettiğimi kim söyledi?
Chrissy Quinn.
- O ana biz cinsel taciz diyoruz.
Sí, ese momento de hecho ha sido redefinido - como un asalto sexual.
Evet, tıpkı tacize uğrayan ama hala kendilerini taciz eden yetişkinlere aşık olan çocuklar gibi.
Sí, como los niñosque son abusados y todavía aman a los adultos que abusaron de ellos.
Tim'i fiziksel taciz ve hapsetmekten soruşturuluyormuş, ama mahkemeye çıkmadan önce intihar etmiş.
Ella fue investigasa por abuso físico y confinamiento de Tim, pero se suicidó antes de ir a corte.
Ve sapkın kontrol manyakları da taciz edecek yeni kurbanlar bulur.
Y los desviados fanáticos del control hallan nuevas víctimas para secuestrar.
Tavşan metroda birden çok kadını taciz etmiş.
El conejo sobó a varias mujeres en el metro.
Pisliğin biri 17 yaşındaki kızı taciz ediyor ve senin dışında kimse bir şey yapmıyor.
Un policía de mierda acosa a una chica de diecisiete años, y nadie hace nada al respecto, excepto tú.
Kız medya tarafından didik didik edildi hatta taciz bile edildi ve sonunda neyi varsa toplayıp ortadan kayboldu. Muhtemelen başka bir yerde hayatına sıfırdan başlamak için.
Los medios la escudriñaron, la acosaron así que un día, tomó sus cosas y desapareció supongo que para empezar de cero en otro lugar.
O zamanlar her şey daha farklıydı. Kısa mesajla taciz ya da zalim cep telefonu videolarına benzer şeyler yoktu.
No existían los acosos a través de mensajes ni la circulación de vídeos crueles.
Meclis üyesi Dexhart'a iki farklı kadın tarafından cinsel taciz davası açıIdı, bir tanesi ilk kadının davasında yargıçtı.
El concejal Dexhart está siendo demandado actualmente por acoso sexual, por dos mujeres diferentes, una de las cuales fue la jueza en el juicio de la primera mujer.
Taciz yılları, istihdam eksikliği iyi eğitimin olmayışı, onları mı suçluyabiliyorsun?
Años de acoso, falta de empleo, una educación mala... ¿ Puedes culparlos?
Beni taciz ediyorlar. Görüyor musunuz?
Me están acosando. ¿ Lo veis?
Hayır, kimse kimseyi taciz etmiyor.
No, no, nadie está acosando a nadie.
Eğer beni taciz etmeniz bittiyse polis arkadaşlarımla biraz balıklı taco yiyeceğim.
Ahora si me vais a hostigar, voy a por unos tacos de pescado con mi escolta policial.
Ona taciz hakkında Onun hikayesi?
¿ Su historia de que abusaba de ella?
Taciz ediyor, Sayın Hakim.
Hostigando, Señoría.
Lina'yı taciz etmiş.
Manoseaba a Lina.
Genelde yalnızca çocuk ve gençlerde taciz durumunda görülür, Gavin'in yaşında olmaz.
Normalmente solo ves eso en casos de maltrato a bebés y niños pequeños, no en alguien de la edad de Gavin.
Cinsel taciz yerine haksız işten çıkarma ile uğraşmamız gerekmiyor muydu?
¿ No deberíamos estar yendo por despido injustificado, y no acoso sexual?
Evet ama Bay Gardner bütün sorularını cinsel taciz üzerine yöneltiyor.
Sí, pero todas las preguntas del Sr. Gardner están orientadas hacia acoso sexual.
Hanımefendi, biz inanıyoruz kızınız Stacey taciz edilmiş olabilir başka bir öğrenci çevrimiçi.
Señora, creemos que su hija Stacey ha podido estar acosando a otra estudiante por Internet.
Bayan Clarke, bu taciz kızının sınıf arkadaşı led kendi hayatını almaya bir trenin önüne atlayarak geçen gün.
Sra. Clarke, este acoso llevó a la compañera de su hija a quitarse la vida saltando delante de un tren el otro día.
Aman... Okulda birisi ve o zaman öğrendim... Amy başladı taciz.
- Alguien en el instituto lo descubrió y entonces... empezó a acosar a Amy.
Kime? tarafından taciz
¿ Quién la acosaba?
David taciz ediyordu kendi kız kardeşi.
David estaba acosando a su propia hermana.
Düşünsenize havaalanında onu taciz eden adamı korkuttu.
Piénsalo... asustó al tipo que estaba acosándola en la gasolinera.
Gözleriyle taciz ediyor besbelli.
¿ Qué clase de problemas? Es evidente que se le va la vista.
Cinsel taciz toplantısını bu yıl da kaçırdın sanırım.
Te has vuelto a perder el curso sobre acoso sexual de este año.
Bir kaç gece önce taciz suçlaması yapılmış.
Hace unos días Shauna lo denunció.
Üzgünüm, ama bir insanın, senin bir herhangi birisini cinsel yönden taciz ettiğini düşünmesi çok komik.
Es desternillante que alguien pensara que tu pudieras acosar sexualmente a alguien.
Ben de birilerini taciz edebilirim
Yo puedo acosar a alguien.
Onlara işkence etmediği ve cinsel taciz yapmadığı bir gerçek ve onları vicdan azabı gösteren uyuma pozisonunda bırakıyor.
El hecho de que no les torture ni abuse sexualmente de ellos y que los deje como si estuvieran dormidos indica remordimiento.
UDI'ya raporu zaten yollamıştım. - Onlara, Kat'yi taciz ettiğini söyledim.
Da igual, ya no importa, he enviado una carta de advertencia a la Dirección General.
O beni taciz etti.
Ella me persiguió a mí después.