Talk tradutor Espanhol
670 parallel translation
Bu kayıt, Satış Söylev Örnekleri A.Ş. Tarafından hazırlanmıştır.
Éste es un mensaje de Sales Talk Transcription Co.
İpek kadar yumuşak talk pudramız da var.
Tenemos un talco suave como la seda natural.
You're gonna talk the talk, you walk the walk.
¿ Vas a hablar lo hablado, a caminar lo caminado?
Hey, konuş benimle.
Eso he dicho.Hey, talk to me.
Evet, yazıklar olsun o kimseye ki, Büyük Pavlus'un dediği gibi,... kendisi günahlara batmışken, başkalarına talkın verir.
Y pobre de aquél que, como dijo Pedro el pescador, predique a los demás cuando él mismo es un náufrago.
Allah'ım. O'na de ki, Awasi'deki Posta Merkezini arayıp bir miktar talk pudrası ve... traş losyonu temin etmeye çalışacağım.
¿ Quieres explicarle que yo llamaré al economato militar de Nawasi y trataré de conseguir unos botes de polvo de talco y masaje para el afeitado?
O talk-show'u hatırlıyorum..
Recuerdo ese talk show.
Kadınlar öğleyin 12'den önce ve saat 3 uykularından sonra yıkanırlardı... ve akşam karanlığı bastığında pasta gibi yumuşacık olurlardı : Üzeri şekerli krema yerine ter ve tatlı talk pudrasıyla kaplı bir pasta.
Las damas se bañaban antes del mediodía, después de su siesta de las 3 : 00... y al caer la noche eran como bizcochos suaves... adornados con crema de sudor y talco perfumado.
- Gloria, talk pudrası.
- Gloria, los polvos de talco.
Sıradan bir talk pudrası kutusu.
Una lata de talco corriente.
Talk podrası kurumuş!
Parece que no entra.
All right, talk!
Muy bien, habla!
Belki de bu sorunu bir talk şovda Çözebiliriz, ne dersiniz?
Hey, tal vez podríamos lanzar este around- - reunirse con la prensa, ¿ eh?
Varyeteden hoşlanmayanlar için Talk of the Town'dan Brian Close'la varyete var.
Para los que les gusten las variedades... con Brian Close en "El gran cotilleo".
Konuş! Tttttt! Talk!
¡ Habla!
Sohbet programı mı?
¿ No es un "talk show"?
We walk and talk together. "
Caminamos y hablamos juntos ".
Burada Talk Show yapmıyoruz, Bay Berman Ahlaki saçmalıklarla seyirci toplamaya çalışmanıza gerek yok!
¡ No está conduciendo un Talk-Show aquí, Sr. Berman! ¡ Puede olvidarse de darle a la audiencia la mierda moral que ellos quieren oír!
Çılgın bir talk şov programı.
No sabía que escuchabas la radio.
And talk that talk
~ And talk that talk
Tellme thatshe love me l love that talk
~ Tell me that she love me ~ I love that talk
That baby talk
~ That baby talk
When she talk like that l can't take it like that
~ When she talk like that ~ I can't take it like that
Walk your walk Talk yourtalk
~ Walk your walk Talk your talk
Talk your talk, baby
~ Talk your talk, baby
Biraz sabun, merhem, lavanta suyu... talk pudrası, Enolar...
Un poco de jabón, pomada, agua de lavanda... polvos de talco, sal de frutas...
Üzerine biraz talk pudrası dökeyim mi?
¿ Debería poner algo de talco en ellos?
Komedinin adam kaçıran kralı Rupert Pupkin Allenwood / Pennsylvania'daki düşük güvenlikli hapishanede talk showcu Jerry Langfdord'u kaçırmaktan dolayı altı yıl hapis yatacak.
Rupert Pupkin, el secuestrador Rey de la Comedia, fue sentenciado hoy... a seis años de prisión en una cárcel de seguridad minima... en Allanwood, Pensilvania, por su parte en el secuestro de Jerry Langford.
Con Talk'a hoşgeldiniz.
Bienvenidos a "Con Talk".
Con Talk'tan bugünlük bu kadar.
Sueltala. Se nos acabó el tiempo por hoy en Con Talk.
Babanla bir talk şovdaydım.
Estuve en un programa con su padre.
Nobody does that and lives to talk about it.
Nadie que haya hecho eso sobrevive.
Hiç talk pudram kalmaması ne kötü.
Lástima que no tengo talco.
Talk pudrası?
¿ Y el talco?
Naziler, deodorant satıcıları güreşler, güzellik yarışmaları, talk şovlar...
Los nazis, vendedor de desodorantes luchadores, concursos de belleza el programa de charla.
Bacağında talk pudrasına rastlandı, ama banyoda pudra bulunamadı.
Se encontró talco en su pierna, pero no había talco en el baño.
Yerel bir "Talk showcu". "Kooks and wierdos" ile birlikte.
Tiene un talk show con locos y dementes.
Bir talk show ile başladım.
Empezé en un programa de debate.
Seni bir kaç işi bakkala gönderdim ve talk pudrasıyla bebek bezi yerine bira ve cipsle geri döndüm.
Te mando a la tienda a por cosas y vuelves con patatitas y cerveza en vez de talco y pañales.
Bu adamın talk show yapan, birisi olduğunu hatırladın mı?
¿ Recuerdas a ese tipo que iba a todos los programas?
Elinizi çerezlerden çekin. National Enquirer'ı da bırakın ve telefonu alın. Yüzünüze yaklaştırın. 555-SOHBET'i tuşlayın ve bana bu ülkeyi içine düştüğü durumdan kurtarmak için ne yapacağımızı söyleyin!
Quiero que saques tu mano del bowl de los fritos, bota esa revista, toma el teléfono, pégatelo a la cara... y marca para hablar al 555 TALK
Telefon hatlarımız açık ve 555-SOHBET'i aramanızı bekliyor.
Prepárate. 555 TALK
Telefon hatlarımız açık. Hemen 555-SOHBET hattını arayın.
Las líneas están abiertas, y te invitamos a llamar ahora... al 555 TALK.
Ama hafta sonu talk-show'larına katıImalısın.
Pero tendrás que hacerlo en los programas culturales del fin de semana.
Talk about having a bad day.
Hoy tengo un mal día.
Diğer talk şovların korktuğu konulara değindi.
Aborda temas que otros programas de entrevistas tienen miedo de tocar.
Bu talk pudrası be!
¡ Son polvos de talco, tío!
Talk pudrasına ihtiyacın var mı?
¿ Necesitas talco?
Talk pudrası!
¡ Talco!
Sooner or later he'll talk.
Tarde o temprano hablará.
Ünlü bir talk-showcu beni TV programına konuk edecek.
Dijo que tengo mucha presencia física.