Tate tradutor Espanhol
1,420 parallel translation
Hâlâ bir yıl kadar önce Tate Modern'da görüşünüz haricinde onu görmediğinizi iddia ediyor musunuz?
¿ Sigue afirmando que sólo la vio hace más de un año en el Tate Modern?
Geri döndüğünde, Tate Modern'da karşılaştık ve tekrar başladık.
Regresó y me la encontré en el Tate Modern, y volvió a empezar.
Adı Claire Tate. 17 yaşında.
Claire Tate. 17.
Jimmy Tate. 18 yaşındaymış.
Jimmy Tate, 18.
- Seninle Jimmy Tate hakkında konuşmaya geldik.
/ Estamos aqui para hablar sobre Jimmy Tate.
Ben, Julius.
Soy Julius. - Tate.
- Tate. - Tanıştığımıza memnun oldum.
- Hey, gusto conocerte.
Bu bay Tate.
Este es el Sr. Tate.
Misinamız yok bay Tate.
No tenemos hilo de pesca, Sr. Tate.
Dr. Bombay Larry Tate gibi.
el Dr. Bombay, Larry Tate.
- Orada bir Larry Tate yok.
No había Larry Tate.
Larry Tate'siz "cazibe" düşünemezsin.
No puedes hacer Hechizada sin Larry Tate.
Dr. Meredith Grey, Jeremiah Tate.
Dra. Meredith Grey, Jeremiah Tate.
Merhaba, Bayan Tate?
Hola, ¿ Sra. Tate?
Halen Tate ve Enzo'nun haklı olduğunu düşünüyorum.
Aún así creo que Tate y Enzo tienen parte de razón.
Hem Tate ile Enzo'nun da saçlarının kesilmesi lazım.
Y Tate y Enzo necesitaban un corte de pelo.
Evet. Tate'e gittim.
Fui al Tate.
Müzeye, Tate Modern Müze.
El museo. El Museo de Arte Moderno Tate.
Tate Modern'den sonra?
¿ Después del Tate?
Bayan Tate.
Soy la Srta. Tate.
Bayan Tate, yayımladığımdan dolayı beni suçlayacağı bir kitap için bu adama 1 milyon dolar mı ödeyeceğim?
Srta. Tate, ¿ voy a pagar a este hombre un millón de dólares por un libro por el cual me demandará por publicar?
Hala yaşlı Bob Tate'e bindiğini görmek güzel.
Qué bueno ver Que aún montas al viejo Bob Tate. Así es.
Ama unuttuysa eğer, annen vermişti.
El viejo Bob Tate quedará como nuevo.
Tate Galeri'de, New York Metropolitan Müzesi'nde,..
He hecho este tipo de investigaciones para la Tate Gallery, el Museo Metropolitano de Nueva York, la National Gallery de Washington,
Biro, burada, Londra'daki Tate Galeri'de meşhur İngiliz ressam J.M. W. Turner hakkında adli delil topluyor.
Aquí en la Tate Gallery de Londres está recogiendo evidencias forenses del afamado pintor británico J.M.W. Turner.
Biro, bir parmak izi bulup izi Tate Galerisi'nde bulduğu Turner'ın parmak iziyle eşleştirene dek bu eser beş para etmiyordu.
Este cuadro apenas valía nada hasta que Biro encontró una huella y vio que coincidía con la de Turner que había encontrado en el Tate.
Bu film tamamlandıktan sonra Paul Biro Londra'daki Tate Galeri'de sergilenen orijinalliği tartışılmaz bir Jackson Pollock tablosunda da aynı parmak izini buldu.
DESPUÉS DE QUE SE REALIZARA ESTA PELÍCULA, PETER PAUL BIRO ENCONTRÓ UNA HUELLA IDÉNTICA EN UN POLLOCK IRREFUTABLE EN EL MUSEO "TATE MODERN" DE LONDRES.
Parker ve Tate, Jason Bolton tarafından alt edilemeyecek kadar deneyimlilerdi.
Parker y Taylor eran demasiado buenos como para que Jason Bolton los pillara por sorpresa.
Medya, Natali Ryan'ın öldürülmesini Sharon Tate'den sonra en büyük şöhret cinayeti olarak duyurdu.
El asesinato de una estrella como Natalie Ryan, Es el mas impactante desde el de Sharon Tate.
- Siktir git başımdan.
- Qu � tate de encima, viejo.
Git başımdan.
Qu � tate de encima.
Defol git.
Qu � tate.
Git dedim sana.
Vamos. Qu � tate.
Ve Küçük Adam Tate'lerle dolu bir otobüsle ülkenin bir ucuna gitmenin senin hayalin olduğunu biliyorum.
Te llamó y sé que viajar por el país en un bus llenos de "pequeños Tates" ha sido tu sueño toda la vida. - Bien, ok.
Tamamdır, çıkar şapkanı oğlum yakacaksın onları içerde.
De acuerdo, qu � tate la gorra. No quemes esas costillas grandes, � eh?
Siktir git ulan!
Qu � tate de encima, viejo.
Çalınan yedi sanat eseri kimliği belirsiz biri tarafından MET, Tate ve Louvre Müzelerine iade edildi.
- Siete piezas robadas... han sido devueltas anónimamente al Alte, al Tate y al Louvre.
Ayrıca Memur Tate'le yemekhaneden çıkarken görüntülerin var.
Te vimos salir del patio de comidas con el oficial Tate.
Sadece bu kaltağa blog'unda yazdıklarını ödetmek için Tate'i kullanıyordum. Jeff, Tate'in onunla oynaştığını gördü ve kahramanlığa kalkıştı.
Sólo usaba a Tate para vengarme por el blog de esta perra y Jeff vio a Tate luchando con ella y trató de hacerse el héroe.
Tate onu bıçakladı.
Tate lo apuñaló.
Dinle, bunun muhtemelen doğru an olmadığını biliyorum,... Saat 5'te annemle Tate Modern'de buluşmam gerekiyor...
Escucha, ya sé que seguramente no es el momento apropiado. Pero es que he quedado con mi madre en la Tate Modern a las 5 : 00...
- O nerede?
En la Tate Modern.
- Tate Modern.
Su teléfono se ha estropeado.
Ben Yüzbaşı Tate.
Soy el capitán Tate.
Molly Yüzbaşı Tate'i tanıyor.
Molly conoce a la capitán Tate.
Yüzbaşı Tate ne dedi?
¿ Y qué dijo la capitán Tate?
Jimmy Tate harika bir çocuktu.
Jimmy Tate?
Kime kiraladın? Adı Tate.
Su nombre es Tate.
Bay Tate, Philly'den falan değildi.
Tate no era de Philly.
Hiçbirşey.
Es sólo el Sr. Tate que se va.
Ben Güvenlik Görevlisi Tate.
Soy el oficial de seguridad Tate.