Tecâvüz tradutor Espanhol
33 parallel translation
Şey... Adamın biri beni kaçırdı. Bana tecâvüz etmeyi denedi.
Un hombre me ha atacado y ha intentado violarme.
Bana tecâvüz etmeye kalktı.
Ha intentado violarme.
Tecâvüz değildi.
No ha habido violación.
Ardından sana da tecâvüz ederdi.
Y después te habría violado a ti.
Ona yeniden tecâvüz etmeye kalktı.
Ha intentado violarla otra vez.
Çünkü biliyorum. Kız arkadaşımın babası bana tecâvüz etmişti.
Lo sé porque a mí me violó el padre de una amiga.
"Silahlı soygun, gasp, tecâvüz, kasıtsız adam öldürme mi"?
SAM : "Robo a mano armada, extorsión, asalto, homicidio involuntario"?
Ben tecâvüz fantezilerine bayılırım.
Me gustan las violaciones.
- Haneye tecâvüz ediyorsunuz beyler.
Están entrando a una propiedad privada, detectives. Llama al 911.
Zorla ırza tecâvüz, boğulma, boyun kırılması.
Violadas. Asfixiadas y con el cuello roto.
Tecâvüz edilmiş mi?
¿ Fue violado?
Muhtemelen seni öldürmeyi, tecâvüz etmeyi ve arabanı çalmayı planlıyor... Umudumu yitirmişken beni buldu ve zarar vermeye başladı...
Puede estar planeando matarte... y violarte... robar tu auto... y desaparecerte mientras yo estoy desesperado.
Kaçırıyor ve kurbanını kontrol altına alıyor onları gözden uzak yerlere götürüyor tecâvüz edip onları öldürüyor ve hepsini de 12 saat içinde yapıyor.
Secuestra y controla a las víctimas, las lleva a sitios seguros, y las viola y mata todo ello en 12 horas.
Ve neden tecâvüz ederken yüzüğü çıkarmamış?
¿ Y por qué no le quitó el anillo durante la violación?
Tarzı kurbanlarına tecâvüz edip onları kalplerinden vurmak.
Su modus operandi es violar a sus víctimas y luego dispararles en la cabeza.
Kurbanlarını onu öldürmek isteyen peygamber develeri olarak görüyor yani onlar ona ulaşmadan önce o onlara tecâvüz ediyor onları yamyamlığa zorluyor dolayısıyla durumu kendi lehine çeviriyor.
Básicamente ve a las víctimas como mantis religiosas que quieren destruirle por eso antes de que lo hagan, las viola, les obliga a actos caníbales y así les quita el control de la situación.
Tecâvüz edilmiş, tam kalbine de bir kurşun.
La violación, el disparo en el pecho.
Ona tecâvüz ettiğini söyledi, değil mi?
Dijo que la violaste, ¿ verdad?
Bir kadına asla tecâvüz etmedim.
Yo nunca violaría a una mujer.
Ona tecâvüz ettiğimi söyledi.
Dijo que yo la había violado.
Bana tekrar dokunursan fiili tecâvüz ihbarında bulunurum.
Tócame otra vez, y presento cargos por asalto.
Üzgünüm. Sen aşağıda çapkın çocukla beraberken yaşlı bir adam bana tecâvüz etmeye kalkıştı.
Oh, lo siento, un viejo de mierda sólo trató de violarme, mientras estabas allí con tu amante.
Bana tecâvüz etmeye çalışan mı?
¿ Oh, el que trató de violarme?
10 yıl önce Walsh karısını ve 14 yaşındaki çocuğunu haneye tecâvüz soygunundan kaybetmiş.
Hace diez años, Walsh perdió a su esposa y a su hijo de 14 años... -... cuando entraron a robar en su casa. - ¿ Aquí en Cleveland?
Mücevherler evden çalınmış ve Bayan Walsh'a tecâvüz girişiminde bulunulmuş.
Se llevaron las joyas que había en la casa e intentaron abusar sexualmente de la Sra. Walsh.
Walsh haneye tecâvüz sırasında neredeymiş?
¿ Walsh estaba presente cuando irrumpieron en su domicilio?
Walsh'ın ailesi 10 yıl önce bir haneye tecâvüz soygununda öldürüldü.
La familia de Walsh falleció en medio de un robo a su casa, hace diez años.
Hayır, haneye tecâvüz olduğu gece başka yerde olduğuna dair kanıtı var.
No, tenía una coartada sólida para la noche del allanamiento de morada.
İkinci haneye tecâvüz teorisinin biraz gerçeklik payı var.
La teoría del segundo intruso tiene cierta validez.
Clark'ın metin etkisinde olacağını bilmiyordu annesine tecâvüz etmeye çalıştı, Teddy karşılık verdi ve Clark ikisini de öldürdü.
Excepto que Clark aparece drogado con metanfetaminas trata de violar a la madre, Teddy contraataca y Clark los mata a los dos.
- Tecâvüz.
- De violación.
Birlikte tecâvüz etmişler.
La violaron juntos.
Göte tecâvüz ve kafaya tek kurşunla.
¡ Gracias, Zach!