English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ T ] / Tenemos

Tenemos tradutor Espanhol

273,419 parallel translation
Acilen saymamız gereken bir sürü malzeme var.
Tenemos mucho inventario que calcular inmediatamente. Alto.
Efendim, Fulcrum'dan bir mesaj var.
Señor, tenemos un mensaje de Fulcrum. Oigámoslo.
O halde onu bağla. Hadi elinde ne varmış görelim.
Veamos qué tenemos.
Biz... Biz bunu kontrol altına aldığımızı düşünüyoruz.
Creemos, eh... creemos que tenemos todo bajo control.
Bunu yapmanı senden istemek durumundayız fakat bu yapmak zorunda olduğun anlamına gelmiyor.
Tenemos que pedirte que lo hagas, pero eso no significa que estés obligada a hacerlo.
- Hayır. Ama sekiz yıl içinde başkan olacak bu yüzden ilk aklıma gelen o.
Pero será presidente en ocho años, así que es lo mejor que tenemos.
Gel hadi.
Tenemos que irnos.
- Alison, onu bulmamız çok önemli.
Alison, tenemos que encontrarlo.
Henüz bir kaçış planı bulamadık.
Y no tenemos ningún plan de escape aún.
Bir sürücüyle buluşacağız, sonra bizi başka bir sürücüye götürecek ve sonra başka bir sürücüye daha.
Tenemos un conductor, te llevará con otro, y luego otro.
Rahminizden biraz amniyon sıvısı çekmeliyiz.
Tenemos que extraer un poco de fluido amniótico de su útero.
Eşyalarını topla, gitmemiz gerek.
Cierra la puerta, toma tus cosas, tenemos que irnos.
Ama prensip gereği kaçıyoruz.
Pero tenemos principios.
Dokuz idrarımız var.
Tenemos nueve muestras de orina.
Fransız Bisikletçiler Federasyonu takvimindeyiz ve dopingle mücadele politikamız var.
Usamos el calendario de la Federación Francesa de Ciclismo, y tenemos una política antidopaje.
Dick Pound ve Lance Armstrong'dan on kat daha fazla bilgi sahibiyiz.
Tenemos diez veces más información que Dick Pound y Lance Armstrong juntos.
Aşağıya inmemiz lazım.
Tenemos que ir abajo.
Evet, elimizde iyi bir veri tabanı var.
Sí, tenemos una buena base de datos.
Bunu çözmeliyiz çünkü...
Tenemos que resolverlo, porque...
Londra Olimpiyatları'ndan önceki tüm protokolleri elimizde.
Y tenemos todos sus protocolos antes de los Juegos de Londres.
Pekin için de aynısı mevcut.
Tenemos lo mismo para Pekín.
Bina bakım yüklenicisi kisvesi altında Soçi laboratuvarına erişimi olan FSB, delillerimizde teşhis edilebilmektedir.
El FSB, que tenía acceso al laboratorio de Sochi bajo el disfraz de un trabajador de mantenimiento del edificio, puede ser identificado en las pruebas que tenemos.
Malları gemiye taşıyın, hadi hadi.
Tenemos que subir esta carga a bordo. Rápido.
Tek söyleyebileceğim, şükür ki Dalekler değil de Keşişler gibi iyi niyetli bir ırka teslim olmuşuz.
Todo lo que puedo decir es que tenemos suerte que fuera una raza benévola como los monjes y no como los daleks.
Bunu yapmak zorunda olduğunu söyledi.
Tenemos que hacerlo, dijo.
- Cevap elimizde Doktor, rica ediyorum!
¡ Ya tenemos la respuesta! ¡ Doctor, por favor!
Gözlem altında tutuyoruz.
La tenemos bajo observación.
Sanırım ortak bir paydada kesiştik.
Creo que tenemos algo de interés.
Buraya barış için gelmediler, elimizden geleni yapmalıyız.
Ellos no vinieron en son de paz, tenemos que hacer lo que podamos.
- Emirlere karşı çıkmaktan mı korkuyoruz?
¿ Tenemos demasiado miedo de desobedecer?
Nerede olduğunu bulmamız gerek.
Y tenemos que descubrir dónde.
Laboratuvarı, serayı, her şeyi kilit altına almalıyız.
Tenemos que sellar el laboratorio, el vivero, todo.
Tek yapmamız gereken, rıza göstermek.
- Solo tenemos que consentir.
Ama şu an yaşayacak yarınlarımız pek fazla değil.
Ahora mismo lo que no tenemos son otros días.
Ama seçeneğimiz yok, değil mi?
Pero no la tenemos, ¿ no es así?
Yani tek bilmemiz gereken, hangi laboratuvardaki kameralar tekrar açıldı?
Así que lo único que tenemos que saber es qué laboratorio acaba de recuperar sus cámaras.
Zehirli maddeleri dışarı atan bir hava filtrasyon sistemimiz var.
Tenemos un sistema de filtración para eliminar las toxinas del aire.
Şu an gezegendeki en büyük üç orduyu temsil ediyoruz, yani sanırım güç sahibiyiz.
Bueno, ahora mismo, estamos representando a los tres ejércitos más grandes del planeta así que supongo que lo tenemos.
- Pekala, iki dakikaya ayarladım.
- Está bien. Tenemos dos minutos.
Sadece daha yaratıcı olmamız lazım.
Sólo tenemos que ser más creativos.
Tek yapmamız gereken her gıcırtının yerini bulmak. Ve beşiğe giden sessiz bir yol bulabiliriz.
Todo lo que tenemos que hacer es ubicar donde está cada chirrido y podremos encontrar un camino sin ruido a la cuna.
Kitlesel ölçekli aşılama yapmamız gerek.
Tenemos que comenzar unas vacunaciones masivas mañana.
Konuşmamız gerek.
Tenemos que hablar.
Doctor, Veritas bizim elimizde.
Doctor, tenemos el Veritas.
- Elimizde Gargantua var!
¡ Tenemos la Gargantúa!
Merhabalar, bakın burada kim varmış.
Hola, ¿ qué tenemos aquí?
- Güçlü olmak zorundayız.
Tenemos que ser fuertes
Artık ona da bir çare bulduk.
Pero ya tenemos algo para eso.
Buradan kurtulmamız gerek. Çatıda bir delik bulmalı ya da açmalıyız.
Mira, tenemos que salir de aquí, encontrar un agujero en el techo...
- Sarah, bir sorunumuz var.
Sarah, tenemos un problema.
Açıklamalıyız.
Tenemos que hacerla pública.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]