Tesadüfen tradutor Espanhol
1,512 parallel translation
- Tesadüfen mi?
¿ Accidental?
- Sekiz harfli bir kelime. "Tesadüfen meydana gelen"
6 letras para "muerte accidental".
Sence bu gemiye tesadüfen mi rastladık?
¿ No creerás que esta nave vino a nosotros sólo por una coincidencia?
Sonra Thanagar armadası tesadüfen ortaya çıkıp bizi kurtarıyor.
la armada thanagariana apare Ce al rescate.
Tesadüfen hayatta kaldıklarını düşünürdün.
Creo que ya deberían haber venido.
"Serendipity." * beklenmedik şeyleri tesadüfen bulma yeteneği
"Serendipia"
Onunla tesadüfen mi tanıstım?
¿ La conocí por accidente o no?
Ve o sihirli gün, tesadüfen, Karşılarına çıktı kırmızı ponpon şapkalı şaşkın Stan.
Y en ese día mágico con ellos se encontró el sorprendido niño del pompón rojo
Bu adam hakkında düşündükçe, yaptığı seçimler,... beyninin işleyiş biçimi tarihini gerçekten seviyor, bu tesadüfen bulduğu bir şey değil.
Cuanto más pienso en ese tipo, en las elecciones que ha hecho, el modo en que trabaja su mente.... le gusta su historia realmente. No es algo que haya elegido por casualidad.
Mortu çektiğinde evin arkasında tesadüfen sen vardın, hepsi bu.
Sólo fuiste la primera en llegar cuando estiró la pata.
- Hepsi tesadüfen gelişen karışıklıklar.
- Un desastre sin pies ni cabeza.
Hayır, tesadüfen duydum.
No, fue sin querer.
Eser, eleştirmenler ve halk tarafından alaya alınınca Manet sinirlenip eseri ikiye bölmüş, arenada yere düşmüş olan kahraman, orijinalinden ayrılmış ve eser, tesadüfen en beğenilen eserlerinden biri haline gelmiştir.
Ante la burla de los críticos y el público Manet, enojado, cortó el cuadro en dos y quitó al héroe caído de su arena y creó así, accidentalmente, una de sus obras más significativas.
O adam tutkusu için öldürmedi, öfkesi için öldürmedi onları tesadüfen vurdu çünkü oradalardı.
No fue un crimen pasional, ni por coraje les disparó al azar, porque estaban ahí.
Benim için New York'ta baktığın sevimli dairelerin yanı sıra enerjini, tımarhanelik kardeşin için başka bir yaşam imkânı aramaya tesadüfen adamış olmayasın?
¿ dedicaste gran parte de tu energía a considerar otro tipo de vivienda para tu hermana loca?
Tesadüfen onu görmüş olabilir misin?
Ocho millones en Nueva York. ¿ Te lo encontraste?
Sizi tesadüfen gördüm.
Bueno, lo que pasó fue que la vi.
Siz Deed in bir kıza bir nişan yüzüğü verdiğini tesadüfen gördünüz mü?
¿ Deed le dio a la chica un anillo de compromiso?
Paraguay'ın borç ve para tedarik durumu hakkındaki konuşmamı tesadüfen dinlemiş olabilir misin?
No habrás visto mi discurso sobre la deuda paraguaya y el tema de flujo de dinero, ¿ no?
Bu tesadüfen böyle olmadı.
No fue el azar lo que lo hizo así.
Tamamen tesadüfen.
Por accidente. Sucedió, de algún modo.
- Tesadüfen öğrendim.
- Aprendí algunas cosas de pasada.
İşkananiler, hayatı değiştiren anların tesadüfen olmadığına inanır.
Los "ishkanani" creen que los sucesos que alteran el destino no ocurren por accidente
Hiçbirşey tesadüfen olmaz.
El azar no tiene nada que ver.
Dün gece tesadüfen şahit olduğum...
Fui testigo, la noche pasada, de ciertas cosas...
Karşına tesadüfen çıkmadım.
No me senté con Ud. en el tren por casualidad.
Tesadüfen bir kurban buluyor. Masum bir zavallıyı...
Sacrificar a alguien al azar, a un pobre que no ha hecho nada. "
Tesadüfen karşılaştık, ve konuştuk biraz.
Me lo topé, y hablamos.
Görünüşe göre işten dönüyormuş ve başka bir daireyi soymuş bir hırsız varmış orada... Yaşlı bir kadını vurmuş, Nola ile de tesadüfen karşılaşmış ve...
Al parecer, venía llegando del trabajo y un pillo que estaba ahí que robó otro apartamento y mató a una anciana, se topó con Nola por casualidad y...
Çalıştığın yerin bir Türk hapishanesini anımsattığını, tesadüfen anlatan.
Pagué para que lo pusieran ahí.
Ya da tesadüfen onları direk buraya geri getirmeyecek... olan bir gemi buldular.
Todo se fue! Y usted la aocgio.
Tesadüfen, köy muhtarıyla karşılaştım. O anlattı.
Conocí al alcalde del pueblo, fue él quien me lo dijo.
Ev ilanınızı tesadüfen gördük.
Hemos visto el anuncio por casualidad.
Dinle Nic. Buna tesadüfen karar vermedim.
Escucha, Nic, No entré en esto a la ligera.
Krump yapan bir çocuk var... ve tesadüfen onun kız arkadaşı krump yapmaya başlar.
Si tienes un muchacho que se mete al krump, por coincidencia su novia también Io hace.
Tesadüfen buldum ben de. İkisini de bilmiyorum.
No, es porque los muchachos que te rodean no tienen buen gusto.
Eğer tesadüfen, 2 dolarlık yemeğe 10 dolar ödeyen müşterilerdenseniz,
Y, ¿ qué pasa si sois esos clientes que pagan 10 dólares por un plato de 2?
Tesadüfen gördüm.
No fue mi intención.
Babam Tetsuzo, odamızdaki posterin arkasındakini tesadüfen bulacaktı.
Tetsuzo, mi padre, la encontraría por accidente tras el póster de nuestro cuarto.
Beni o kadar kuvvetlice çekiyordu ki - bu masalsı seslerin olduğu yere tesadüfen mi geldiğimizi merak ediyordum.
Me atraía con tal intensidad que me preguntaba si no habríamos encontrado a las míticas sirenas.
Paraguay'ın borç ve para tedarik durumu hakkındaki konuşmamı tesadüfen dinlemiş olabilir misin?
No habras visto mi discurso sobre la deuda paraguaya y el tema de flujo de dinero, no..?
Yapma anne. Tesadüfen gelmişsin gibi görünmesini sağlayacaktın.
Vamos, ma, se suponía que lo hicieras parecer casual.
Eser, eleştirmenler ve halk tarafından alaya alınınca Manet sinirlenip eseri ikiye bölmüş, arenada yere düşmüş olan kahraman, orijinalinden ayrılmış ve eser, tesadüfen en beğenilen eserlerinden biri haline gelmiştir.
Ante la burla de los críticos y el público Manet, enojado, cortó el cuadro en dos y quitó al héroe caído de su arena y quitó al héroe caído de su arena y creó así, accidentalmente, una de sus obras más significativas.
Bir gece tesadüfen Rambaldi'nin yazılarından birini buldum. Bir çekmeye atmışım.
Una noche releí algunos de sus escritos que había guardado en un cajón.
Bu sırada Tobias, Mavi Adam olamamasına rağmen hala Kitty ile beraber olduğunu göstererek Lindsay'i kıskandırmanın yollarını ararken tesadüfen Kitty'ye çok benzeyen makyözle karşılaşır.
Entre tanto, Tobías intentaba provocarle celos a su esposa convenciéndola de que sí era un Azul y de que seguía con Kitty cuando se topó con una maquilladora que se parecía mucho a Kitty.
Belki bir tesadüfen burdaydı.
Quiza lo fuese antes.
Çoğu Kolombiya bağlantılı altı uyuşturucu anlaşmasına sızdı. Sonra tesadüfen daha büyük bir şeyle karşılaştı.
Había infiltrado muchas operaciones, casi todas colombianas, y descubrió algo importante.
Yani siz orada tesadüfen bulunmuşsunuz?
Así que Vd. fue sólo una espectadora.
Tesadüfen karşına mı çıktı?
¿ Sólo te tropezaste con él?
Kim Mills adındaki üniversite öğrencisi kampüste tesadüfen para çantası bulmuş. Boya paketlerinin üzerinde patladığını söylüyor.
La estudiante de colegio Kim Mills, tropezó con la bolsa del dinero en el campus dijo que la bolsa de tinte le explotó sobre ella.
Çünkü oğlunun yediği halt nedeniyle misilleme yapan 14'lerin vurduğu bir Joker'in yanında duruyorlardı tesadüfen.
Porque estaban parados junto a un Guasón a quien los Catorce decidieron matar en represalia por las matanzas de su hijo. Dios mío.