Tipik tradutor Espanhol
2,376 parallel translation
Adli tıp raporuyla, DNA eşleşmesi olmadan, tipik bir o şunu dedi, bu şunu dedi durumu oluyor ve her ne kadar davacıya sempatim olsa da deliller, hükümde bulunmamı sağlayamıyor.
Sin una coincidencia de ADN en el kit de violación, tenemos un clásico "él dijo, ella dijo." Y como muchos mi simpatía personal es con la demandante la evidencia no garantiza una decisión favorable.
Ben tipik bir stratejist, fon toplayıcı,... belki kampanya yöneticisiyim.
Soy un estratega clásico, recaudar fondos, Tal vez director de campaña.
Tipik federal ajanlar gibi değilsin.
No pareces un federal típico.
Yandan alınan darbelerde ortaya çıkan tipik durum.
- Típico en un impacto de lado.
Tipik bir aşırı ekstansiyon yaralanması.
Herida de hiperextensión clásica.
Tipik babam.
Padre tipico.
Tipik olarak ya bir savaş veriyorlardır ya da kendilerini inandırıyorlardır.
En general, están librando una guerra o haciendo una declaración.
Tipik bir aylak vak'ası. Âdet yerini bulsun otopsisi yani.
Caso típico vagabundo muerto.Laautopsia Fue pro forma.
Tamam, tipik bir aylak vak'ası değilmiş. Ölüm sebebi bu mu?
Muy bien.No tan típico muertoscaso vago.Es que C.O.D.?
Tipik bir gerilim artışı. Röntgencilikten katilliğe.
Esto es la Intensificación clásica.De un sabueso asesino
Açıkçası, tipik yalan belirtilerinden yok.
No veo los signos típicos de engaño.
Ne kadar tipik.
Esto es clásico.
Tam tipik bir olay.
Es típico.
Çok tipik bu ya.
Es tan típico.
Diğer yanağını çevirmen gerekmez miydi? Senin tipik Matt Saracen yoluna göre...
¿ No deberías poner la otra mejilla, al estilo Matt Saracen?
Bu özelliklere sahip olanlar tipik olarak dürüst, aileye dönük ve girişimci olurlar.
Las personas con estas características son típicamente honestos, familiares y emprendedores.
Tipik aşk hikâyesi ya da baştan çıkarma senaryoları.
Tu típico guión de romance o seducción.
Tipik olarak, Beta nabzı artıp düşecek.
Generalmente el pulso de Beta va en crescendo y luego se detiene.
Araba satıcıları, üniversite futbolunun tipik sponsonlarındandır.
Los concesionarios de coches son típicamente grandes partidarios de fútbol de colegio.
Tipik alfa erkek davranışı.
Clásico comportamiento de macho alfa.
- Tipik fahişe alet edevatı.
La caja de herramientas estándar de una prostituta.
Lisedeki diğer tipik gençler gibi değil.
los tipicos chicos de preparatoria
Nasıl hissettiğin- - Devlet çalışanları için tipik üç boyutlu çözümler.
Soluciones 3D para funcionarios.
Tipik Salı kalabalığı.
Tipico martes de multitud.
Bu elle boğmanın tipik belirtisidir. Asılmanın değil.
Que es típico de estrangulación manual, no en un ahorcamiento.
Uzmanlara danıştık. Tipik bir Hazara dövmesi olduğunu söylediler.
Los expertos creyeron que era típico de los hazara.
Tipik aşırıya kaçma.
El típico uso excesivo de fuerza.
"Bayrağımız ölümden daha güçlü." August von Kagenech tipik bir Alman subayıydı.
En septiembre de 1939, August von Kageneck esta aun entrenando para convertirse en un comandante de tanque.
Hatun arayan tipik... valley çocukları gibi öyle ortalıkta dolaşıyordu. Ve arabasının arkasında da sörf tahtası vardı. Yeşil ve sarı renkte, değil mi?
Él conducía todo en este puto sleazy pick-up - algunos - coño - valle - boy coche con el tarjeta que cuelga por la parte trasera, dude.
Çünkü saçları tipik Ken bebeklerinin saç kesimindendi.
Amigo, tenía un maldito típico corte de pelo muñeco Ken.
Şimdi çok güzel bir kızı var ve her günü dolu dolu yaşıyor. Tipik Lardo tarzıyla, elbette.
Tiene una hija hermosa ahora y siempre hace el mejor de todos los días - en el típico Lardo de la moda, por supuesto.
- Tipik.
Típico.
Ama tipik bir milyarder hayatı değil.
Pero no la vida de un típico billonario.
Yeah, ve evet o tipik bir domuz, değil mi?
Es el puerco básico, ¿ cierto?
- Tipik reaksiyon.
- Tiene las reacciones típicas.
Tipik Fransız işi!
Es bien franc � s.
Tipik. Moskova'da kalmak istediğinize emin misiniz?
� Seguro que quiere permanecer en Mosc �?
Hepiniz zamanında görmüşsünüzdür. Fotoğraf çekinmeler, cübbeler, dırdırcı aileler, tipik mezuniyet konuşmaları filan işte.
Usted lo ha visto antes : campanas, cubiertas, orgullosos padres y los discursos típicos graduación.
Jay'in tipik hareketlerinden biri.
Eso es tan típico de Jay.
- Bu tipik midir?
- ¿ Eso es típico?
- Hiçbir şey tipik değildir.
- Nada es típico.
Tipik Yunan mantığı.
Ésa es la típica mentalidad griega.
Tipik bir İngiliz kısrağı.
Típica yegua británica.
Bilirsin, tipik bir sekreter.
Ya sabe, la típica secretaria.
Evet, ilk dikkatimi çeken tipik bir politikacı olmadığınız için bu kadar başarılı bir başkan oldunuz.
Bueno... lo primero que noté fue que se convirtió en un político exitoso porque no parecía ser un político.
Tipik Mike, aşırı araştırmayla hikayeleri mahveder.
Típico de Mike, destruir una anécdota con demasiada investigación.
Yani, tutarlılık için çelişkiye ihtiyaç duyan... tipik insan mücadelesini simgeliyor - bu Linton - ve tutku ise
Quiero decir, ella representa que la típica lucha humana... que necesitan en conflicto de coherencia - Linton - y la pasión
Tipik hareketi.
Pues así es él.
Demek bir yabancıyla tanışmak için... bu planı yaptın, saplantılı numarası yaptın... basitleştin... ofiste masturbasyon yaptın... Tipik.
Sales en plan de ligar... conoces a una extraña, te obsesionas... la acechas... te masturbas en su consultorio... un caso típico.
Ama ettiğin anda tipik bir hâl alırlar.
Pero son de apariencia normal.
Tipik.
Típico.