Trenle tradutor Espanhol
1,150 parallel translation
Komutan yoldaş trenle geldim arabayla geldim.
En un camión... Fue al hospital, a ver a su hijo.
Arabayı boşver, trenle gideceğiz
Al diablo el coche, cogeremos el tren.
Bunun trenle ne ilgisi var?
¿ Qué tiene eso que ver con el tren?
Belkemiğine bir şey oldu kızsa bir sonraki trenle gitti.
Se lesionó la columna. La chica cogió el próximo tren.
Trenle gideceksiniz.
Irán en tren...
Sonuna kadar çocuklarla kaldı. Ve böyle bir trenle gettodan ayrıldı.
Quiso permanecer con los niños y se lo llevaron junto a ellos.
Belki de paranı hak etmek için tek yapacağın bir süre oyalanıp, sonra da başka bir trenle geri dönmek.
Puede ganarse un dinero si se queda por aquí un tiempo y después regresa en otro tren.
Trenle yolculuk ediyorsun, baba, ama tekerleklerin yok.
Viajas en tren, padre, pero no tienes ruedas.
Hayır, aslında tünele giren trenle ilgili rüyayı...
De hecho, discutíamos el sueño acerca del tren que entraba en el tunel.
Trenle çok uzun yol.
Es un largo trayecto en tren.
Sürüyü trenle Virginia'ya götürün. Richmond yakınında bir çiftliğe teslim edin.
Debe llevar el ganado por tren... a Virginia y entregarlo en una plantación... 50 kilómetros al sur de Richmond.
Belki de seni görmek için o kadar sabırsızlanıyordur ki, şu anda trenle veya uçakla buraya geliyordur.
Puede que esté tan ansiosa por verte que ya esté en un tren.
Kitakata Ortaokulu buradan trenle iki istasyon uzaklıkta.
Kitakata tiene dos estaciones a las que llega el tren desde aquí.
Şimdi, sana tavsiyem ilk trenle St. Louis'e dönmelisin ve sonra ait olduğun evinde kalmalısın.
Le aconsejo que tome el primer tren de vuelta para St. Louis... y se vaya a su país.
Bir kez daha ülkenin başka bir ucuna trenle gidiyor olurduk.
Y cruzábamos el pais en tren hacia alguna parte y decia :
Doğal olarak, ertesi gün de acısını çektik her birimiz tek başına, bindiği trenle kentten uzaklaşıyordu yetişkinlere özgü baş ağrısıyla birlikte.
Y, por supuesto, al día siguiente cada uno de nosotros... padeció, a solas, en un tren lejos de la ciudad la resaca de un adulto.
Hangi trenle geleceğini söylemeyi unuttu.
Se le olvidó decirnos en qué tren.
- Trenle gelenler neredeler?
- ¿ Ya llegó el tren que viene de Onra?
Trenle Emmet'ten El Paso'ya yaklaşık 50 bin tane taşıyor.
Suele transportar unos 50.000 $ en oro de Emmet a la estación de El Paso.
Orada bir doktora görünüp trenle eve dönecek.
Le verá un médico y se irá en tren a casa.
Uçakla veya trenle.
Avión o tren.
- Evet. Hangi trenle gittiniz?
- ¿ Qué tren tomó?
Bu trenle Paris'e gidemezsin.
No se puede ir a París en el tren.
Trenle dolaşmaktan bıktım usandım.
Ya estoy harto del estrépito de los trenes.
Trenle gidiyorum.
Cogeré un tren más tarde.
San Bernardino'dan bir trenle onbeş araba kaldırdım.
Le recogeremos en San Bernardino con una comitiva de quince coches.
Çocuk Merkezi açtığı için Peder Serra'ya plaket verdik sonra burada cumhurriyetin kıdemlilerine bir karşılama yaptık. ... ve Colton, Arizona'dan trenle geri döndü.
Descubrimos la placa al padre Serra, inauguramos el'Centro para Niños'y luego aquí, es la recepción de veteranos de la república para volver a Colton y tomar el tren de Arizona.
Trenle gitmelisin Frank.
Deberías ir en tren, Frank.
Bu olayı çözmek için, Perigueux'tan trenle geldim.
Périgueux nos telefoneó anoche, he venido en tren. Imposible dormir.
- Trenle yaklaşık 1,5 saat sürer.
- Es como a hora y media por tren.
İlk trenle Roma'ya döneceğiz.
Nos tomaremos el primer tren a casa.
Neden bir sonraki trenle babamıza sevgilerimizi göndermiyoruz?
¿ Por qué no le pedimos al próximo tren que le lleve nuestro cariño a papá?
Trenle mi geldin?
Usted vino en el tren, ¿ no?
İkisini yakalayan için 2000 peso ödül konmuş. En son, çaldıkları bir trenle Teksas'a gidiyorlarmış.
Una recompensa de 2000 pesos ha sido ofrecida por la captura de estos dos hombres.
Hayır, trenle otel arasında bir yerde kaybettim.
- No, lo perdí entre el tren y el hotel.
7 gün sonra, aynı trenle buradan tekrar geçeceğim.
En siete días, I pasará una vez más, el mismo tren.
St.Jean De Monts'da Kanlı Soygun Soyguncular trenle kaçtı.
ATRACO MORTAL EN ST. JEAN DE MONTS
Beyler, adamımız trenle seyahat edecek Yaklaşık 500 km.
Este será un viaje sin paradas. 800 Km para llegar y desenterrar el botín.
Bütün telefon konuşmalarını bilmek istiyorum ben Paris'e trenle dönücem.
Seguid la operación por teléfono.
Bologna'da cenaze işleriyle uğraşan kayın biraderimin elinde istediğimiz tabutlardan 2 tane varmış. İlk trenle gönderiyor.
Mi cuñado en Bolonia... que es director de una funeraria tiene dos de esos ataúdes... y los enviará en el primer tren.
İlk trenle gideceksin.
Es el primer tren.
Hayır, yoldaki trenle o iş olmaz.
No servirá con el tren en la vía.
Bir saat önce, ilk trenle.
Hace una hora. Tomé el primer tren.
Niye ilk trenle Napoli'ye... geri dönmüyorsun, sik suratlı?
Por que no te subes al siguiente tren y te vuelves a Napoles, capullo?
Tabii, tabii, ilk trenle...
Claro, claro, con el primer tren...
"9.52'de trenle, sevgi, şefkat ve 20 dolarla geliyorum."
"Llegaré en tren a las 9.52 con amor, afecto y 20 $".
Ama sanırım diğer trenle gelmişsiniz.
Pero debe haber llegado usted en otro tren.
West End'e trenle 44 dakika. EPSOM'DAN CANLI YAYIN Çok apartman yok, bahçeli ev bulunabiliyor.
Sólo son 44 minutos en tren desde el West End... y no se ha construido mucho.
Trenle ne ilgisi var bunun?
- ¿ Y qué?
Trenle gelmedim, yürüdüm.
No llegué en el tren, caminé.
Buraya trenle 8 : 50 gibi geldim.
He llegado en tren a las 8 : 50 y ahora son las 9 : 05.