English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ T ] / Tumba

Tumba tradutor Espanhol

7,493 parallel translation
İyi bir dindar olup kardeşini göm ve geldiğin yere geri dön.
Hazlo a la manera cristiana, ve a ver a tu hermano a la tumba y después vuelve por donde has venido.
Verrocchio'yu onurlandırmanın yolu onun peşinden mezara girmek değil.
No honras a Verrocchio siguiéndolo hasta su tumba.
Burası bir kabir.
Esto es una tumba.
Senin kabrin.
Tu tumba.
Bu yüzük seni kaçıran kişideydi. David'in mezarını açıp almış olmalı.
Tu secuestrador tenía este anillo, lo cual significa que puede que haya profanado la tumba de David.
Öyleyse niye burada onun mezarını kazıyorsun?
Entonces ¿ por qué estás aquí excavando su tumba?
Babamın mezarını kazmıyorum.
No estoy excavando la tumba de mi padre.
Amanda'nın mezarını kazarken buldum. Onu... Onu sakinleştireyim dedim, ama bana saldırdı.
Cuando la encontré excavando en la tumba de Amanda, yo... traté de calmarla, pero ella me atacó.
Çünkü hala Alison'ın mezarında polisin kim olduğunu bilmediği bir kız yatıyor.
Porque sigue habiendo una chica muerta en la tumba de Alison que la policía...
Ali'nin mezarındaki kızı ben öldürmedim, biliyorum.
Quiero decir, mira, sé que yo no maté a aquella chica en la tumba de Ali, lo sé.
Bu mezarın üstüne kalem bırakmışlar anneanne!
¡ Alguien ha dejado bolis en esta tumba, abuela!
Diğer yandan, iyi tarafı da testis torbasını parçalara bölüp toprağa gömdüğünde ve en pis ayakkabınla üstüne basıp unufak etttiğinde sonra o beş para etmez vücudunu ıssız ve sığ bir mezara gömüp çürümeye bıraktığında dünyanın sonuna kadar sevgiden ve ilgiden mahrum bıraktığındaki o tatmin duygusu.
Por otra parte, el lado bueno sería la exquisita satisfacción que obtendrías de aplastar sus testículos amputados en el barro con la suela sucia del zapato. Y luego enterrar su cadáver infecto en un tumba poco profunda en los páramos, donde puede pudrirse, sin ser molestado y sin amor, hasta el final de los tiempos.
Oxfordshire zabıtaları cesedi sığ bir mezarda buldu.
La policía de Oxforshire encontró el cuerpo en una tumba poco profunda.
Çık şu mezardan, tenekeci!
¡ Sal de la puta tumba, gitano!
Sadece Calais'i aldığımız için değil, İngiltere kraliçesinin, mezarına yuvarlanışını bekleyen ajanlarımdan gelen haberlere göre :
No solo hemos recuperado Calais, sino que tengo mis propias noticias... mis espías en Inglaterra han estado siguiendo el lento gatear de la reina hacia la tumba.
# İnandığım Tanrıya ve annemin mezarına küfürler ettim. #
# Empecé a jurar a mi Dios sobre la tumba de mi madre #
- Mezar kazıyordum.
Cavando una tumba.
Ma Petite'nin mezarı için ormana çiçek toplamaya gitmiştim.
Estaba en el bosque, cogiendo flores para la tumba de Ma Petite.
İşin aslı şu ki iyiliğin seni götüreceği yer erken mezardır.
La verdad es... que lo único que te asegura la bondad... es que acabarás un una tumba muy pronto.
Kemiklerim sızlıyor.
Me estoy retorciendo en mi tumba.
Kendi mezarınızı kazıyorsunuz.
Se está cavando una tumba.
Mezarı sen kaz.
Tú cava una tumba.
Bugün yaşanan şeyleri mezarına kadar sır olarak sakla.
Recuerda este día y llevalo a la tumba.
Mezarda bizim için de bir yer açsınlar.
Hacer espacio en la tumba para nosotros también.
Bu olayı ölene dek saklayabilecek misin?
¿ Esto puedes llevar tu tumba?
Evet, ölene dek saklayacağım.
Sí, me quedo a mi tumba.
Kral mezarı değil ya, kimse mezarı kazmaz.
No es la tumba de un rey, Nadie va a desenterrarlo.
Mezardan bunun gibi çöp şeyleri izlemek için çıkmadım ben.
No salí de la tumba para pasar el tiempo viendo basura como esta.
- Şey... Mezarımda oturuyorsun.
Te has... sentado en mi tumba.
- Mezardan çıktığın zaman.
- Cuando saliste de tu tumba.
Mumya'nın Mezarı'nı hiç gördün mü?
¿ Has visto "La tumba de la momia"?
Laura'nın mezarı üzerine yemin ederim
LO JURO POR LA TUMBA DE LAURA.
Mezarlığa doğru yürüdüm, mezarımı gördüm...
Caminé hacia el cementerio, vi mi tumba...
Bu sırrı mezara kadar taşımalıyız.
Este es un secreto que tú y yo debemos llevarnos a la tumba.
Babamın mezarının üstüne yemin ederim.
Lo juro sobre la tumba de mi padre.
Mezara bunu reddederek gitti çünkü, 40 yıldır radyoaktif toz soluyordu.
Se fue a la tumba negando que fuera por... haber estado respirando polvo radiactivo durante 40 años.
Ama kendi çukurunu kazıyorsun, Lewicki. Evet.
Pero estás cavando tu propia tumba, Lewicki.
Müthişliklerin olduğu bir çukur, Doktor.
Una tumba asombrosa, Doc.
O geceden beri mezarından dirildiğini gördüğüm o geceden beri benim için bir işkencesin.
Desde la noche... Me has atormentado desde la noche que te vi salir de la tumba.
Mezarından çıktığını gördüğün ilk kişi o mu?
¿ Él fue el primero que viste salir de la tumba?
Beni yıldırmalarından alacakları zevki görmektense ölürüm daha iyi.
- Prefiero ir a la tumba de darles la satisfacción de intimidarme
Mezardan çıktığını gördüğün ilk kişi o muydu?
¿ Esa es la primera persona a la que viste alzarse de su tumba?
- Mezarı başından ayrılmayacak.
- No va a dejar su tumba.
Kendi mezarımı kazacak değilim.
No voy a cavar mi propia tumba.
Beni mezardan aradın ve karşılık vermememi mi bekledin?
¿ Me llamas desde la tumba, y esperas que no conteste?
Aslında senin de Mikael'dan aşağı kalır yanın yok. Görünen o ki sen de tıpkı onun gibi çocuklarının yaşamlarını mahvetmek için mezarından çıkıp gelmişsin.
La verdad es que no eres mejor que Mikael y al igual que él, pareces volver arrastrándote de tu tumba solo para arruinarles la vida a tus propios hijos.
Kendisi şu anda Lafayette Mezarlığı'nda duvara zincirli bir şekilde uyuyor.
Encadenado a la pared de una tumba en el cementerio Lafayette.
Aurora Rebekah'ın sulu mezarının tam yerinin iki mühürlü zarfa yazılmasını sağladı
Aurora ha adquirido la ubicación exacta de la tumba submarina de Rebekah en dos sobres sellados.
Buradaki herkesi kabrinde göreceğini ifade eden kişi kimdi?
¿ Quién proclamó que vería a cada hombre de aquí en su tumba?
MEZARI ÜSTÜNE YEMİN ETTİN kafayı yemiştim ne yaptığımı sanıyorsun bilmiyorum az önce bana yazdın sana ne yazdım?
LO JURASTE POR SU TUMBA. ESTOY ASUSTADA. NO ESTOY SEGURO QUE CREES QUE HICE.
İstediğim tek bir şey var ve onu da hararetle istiyorum.
Lo único que he demostrado es que a Lord Grantham le gustaría que los siervos, sigamos en el mismo lugar de la cuna a la tumba. ¡ Hay una sola cosa que me gustaría... y me gustaría con muchas ganas!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]