Tunus tradutor Espanhol
286 parallel translation
Geri çekilme Tunus'ta son buldu.
En Túnez llegó el final.
Yarın Tunus'ta yaşayan hiç kimse size sesini yükseltmeye cesaret edemeyecek, buna Yusuf da dahil.
. Mañana nadie osará levantaros la voz. Y él menos que ninguno.
Bir zamanlar Tunus'ta parmaklıkların arasından geçerek kilitleri açan bir maymun ile çalışmıştım.
En Túnez introduje en mis negocios a un mono. Le enseñé a cruzar barrotes y abrir puertas.
Biz buradayız, Tunus dışında tüm Kuzey Afrika'da. Karşımızda da Pireneler'den, Yunanistan'a kadar Almanlar.
Aquí estamos nosotros, por toda la costa de África salvo Túnez... y aquí están los alemanes, desde los Pirineos hasta Grecia.
İtiraf etmeliyim ki o deniz ve gökyüzü bana Tunus'u hatırlattı.
Mirando ese mar, ese cielo, parecería que fuera Túnez. Realmente podría serlo.
Evet. Amerikan donanmasının çok büyük bir güçle Arkamızdan saldırmak için Tunus'a yaklaştığına inanılıyor..
Creemos que una gigantesca flota norteamericana se dirige hacia Túnez para atacarnos por la retaguardia.
Sıcak bir sabah vaktinde İtalya'nın güney şeridini bombalamak için Tunus'tan havalanmıştı.
Despegó de Túnez una mañana tranquila, para bombardear el sur de Italia.
Aynı muhbirden Giuliano'nun Tunus'tan kalkacak bir uçakla Amerika'ya kaçacağını öğrendik.
También dijo que intentaba escapar a América en un avión vía Túnez.
siyah renkli insanlar, Tunus kendin kurtuluşu yaşıyor, sefaletli yıllar hazırlıyor, çabalarıyla, hatalarıyla,
Gente de color celebran la liberación de Túnez. Se preparan para años de miseria de trabajo, de errores.
Delinin biri, bilirsiniz, Tunus'ta...
Un loco, en Túnez...
Tunus'ta yaşıyoruz, ama atalarımızın inançlarına hala bağlı akrabalarımızın olduğu Grenada'dan geliyoruz.
Vivimos en Túnez, pero somos de Granada, donde nuestros parientes todavía veneran la fe de sus antepasados.
Tunus'ta haremler, bahçeler,... fıskiyelerle çevirili tahtta oturursun.
Os sentaríais en el trono de Túnez entre harenes, jardines y fuentes.
Tunus'a telefon ettim.
He telefoneado a Túnez.
Tunus.
En Túnez.
- Evet, Tunus.
- Ah, sí. Túnez.
Ah tabii, Tunus.
Oh, sí, Túnez. Claro.
Tunus'ta ne yapıyordun?
¿ Qué estabas haciendo en Túnez?
Tunus'a gitmek için evrakları doldurdun mu?
¿ Rellenaste los papeles para Túnez?
Tunus için evrakları doldurdun mu?
¿ Que si firmaste los papeles para Túnez?
Tunus'tan bahsetsene biraz.
Háblame de Túnez.
Bana 5 temmuzda, Tunus'ta herkesin kendi planını sunacağını söylemiştin ama.
Dijiste que ibais a presentar dos los planos en Túnez, el 5 de julio.
Ayrıca Tunus'taki bir taburda iki yıl geçirdin.
También pasó dos años en un batallón disciplinario en Túnez.
Ama Tunus'ta Almanlar'la savaşmayı yeğlerdim.
Pero, prefiero estar en Túnez combatiendo a los nazis.
İNGİLİZ VE AMERİKAN ASKERLERİ TUNUS'TA BULUŞTU!
¡ TROPAS BRITÁNICAS Y DE EE.UU. UNIDAS EN TUNICIA!
- Onlar Tunus'ta tutuklular kampındalar. - Aman Tanrı'm...
Están en un campo de prisioneros en Túnez. - ¡ Dios mío!
Şimdi İran, Birleşik Arap Emirlikleri, Tunus Fas, Gana ve hatta siz Ruslarla bile iş yapıyouz.
Es por eso que somos bienvenidos en Irán, Túnez, Marruecos, Ghana, aquí en Rusia.
Bu gece Tunus'ta olacağım.
Esta noche estaré... en Túnez.
Şimdi İran, Mısır ve Tunus'tayım.
Kennedy me hizo echar afuera. Ahora estoy en Irán, en Egipto, Túnez.
Almanlara Tunus'ta saldırmak Avrupa'da ikinci bir cephe açmak için yapılacak, sıradaki en iyi şeydi.
Atacar a los alemanes en Túnez era lo más parecido a un segundo frente en Europa.
Hitler, Rommel'in Tunus'taki kuvvetlerine destek yolladı ancak Sekizinci İngiliz Ordusu'nun doğudan yaklaşmasıyla tüm Afrika sahilinin Müttefiklerin eline geçmesi işten bile değildi.
Hitler reforzó las fuerzas de Rommel en Túnez, pero con el Octavo Ejército Británico cerrando el paso desde el este, Sólo era una cuestión de tiempo para que la costa africana completa quedara en manos de los Aliados..
Tunus'taki Kasserine Geçiti'nde yaptığı ani saldırı sonucunda Rommel, Amerikan ordusuna savaştaki en ağır yenilgilerinden birini yaşatıyordu.
En un repentino ataque a través del Paso Kassarine en Túnez, Rommel infligió al ejército estadounidense una de sus peores derrotas en toda la guerra.
Tunus'taki Almanlar şimdi kuşatılmış durumdaydı.
Los alemanes en Túnez ahora estaban encerrados
Müttefik orduları, şimdi sayıca çok üstün ve Rommel olmadan bir işe yaramayan düşmanı Tunus dağlarından geriye, evlerine doğru sürdüler.
Los ejércitos aliados, muy superiores en número, mandaron al enemigo, de vuelta hacia el mar, y ahora sin Rommel que estaba enfermo en su hogar.
Almanların Tunus'ta çöküşünden yalnızca iki ay sonra İngilizler ve Amerikanlar, Sicilya sahillerine asker çıkartmaya başladılar.
Sólo dos meses después de la derrota alemana en Túnez, los británicos y los estadounidenses comenzaron el desembarco de tropas en las playas de Sicilia.
Cezayir, Tunus...
Argelia, Túnez.
Esirlerin Tunus, Paris veya Kıbrıs'ta takas edilmesini önerdik, geri çevirdiler.
Sugerí que los prisioneros sean cambiados en Tunisia, Paris y Chipre, pero se negaron.
Tunus gezisi hakkında bilgi almak istiyordum.
Quisiera ver un viaje a Túnez.
Evet.Tunus. Broşürünüz yok mu?
Sí, Túnez. ¿ No tiene folletos?
- İyi ama Tunus bir çöl.
- Pero Túnez es un desierto.
Tunus'a gidiyor musun?
- Y entonces te vas a Túnez.
- Tunus'a mı?
- ¿ A Túnez?
Çavuş, geçici bir Alman hastanesinde, Tunus'tasınız.
Usted está en un hospital alemán temporal en Túnez, sargento.
Kasserine, Gafsa, El Guettar ve Tunus'u ele geçirdik.
Tomamos Kasserine, Gafsa, El Guettar, Túnez.
- Büyük Kırmızı Bir Tunus'u aldı diyorsun?
- Dice que la Gran Roja Uno tomó Túnez.
Yani burası Tunus?
Esto es Túnez.
Tunus'u almışız.
Tomamos Túnez.
Tunus ve Mısır hükümet gözlemcilerinin de..
Quiero observadores de los gobiernos de Túnez y de Egipto...
İngiltere'nin Mısır üzerinde, Fransa'nın Tunus ve Cezayir'de,
Inglaterra tiene derecho a Francia, Egipto, Túnez y Argelia
Evet oldukça, Mısır ve Tunus arasında çok önemli bir liman.
Sí, es importante. Es el mejor puerto entre Egipto y Túnez.
Çünkü bir süreliğine iş için Tunus'a gitmeliyim.
A Túnez. ¿ Lo conoce?
- 16 Ağustos 1955, Tunus.
¿ Nacimiento?