Turşu tradutor Espanhol
983 parallel translation
Bununla büfeden sandviç, turşu ve bira alın.
Compren unos emparedados y pepinillos y unas cervezas.
- Turşu versene.
- Quiero pepinillos.
- Sana turşu yaramaz.
- No quieres pepinillos.
- Turşu mu istiyorsun?
- ¿ Te gustan?
Vay be! Turşu!
¡ Pepinillos!
Pastanızı, turtanızı, turşu ve dondurmanızı alın.
Hay torta, pastel y helados.
Turşu, jambon, kek, çay. Oh, evet.
Pepinillos, mermelada, tartas, té...
Bu sefer turşu koyma.
EN BALÍSTICA ESTÁN UN POCO DESCONCERTADOS.
Paket yapın. Turşu koymayın. Otuz sent.
¿ NECESITA UN CIUDADANO TENER PASE PARA CAMINAR POR EL PASEO?
Halan biraz turşu gönderdi. Çantanın içinde.
Tu tía me dio unos pepinillos, guárdalos.
- Turşu?
- ¿ Pepinillos?
Dostum turşu gibisin.
Vaya, te ves muy agotado.
Turşu?
¿ Pepinillos?
Ve bir kavanoz da turşu getir, tamam mı?
Y un frasco de los pepinillos agrios, ¿ sí?
Bir parça soğan ve turşu, ve bir dilim turta ile.
Con cebolla, mostaza, y un pedazo de tarta.
Şimdi de elini turşu kavanozuna soktu.
Y ahora va y mete esos dedos en el tarro de pepinillos.
Kadın turşu fıçısından çıkmışa benziyor.
Tiene pinta de haber estado toda su vida en escabeche.
Will, bütün bu zaman boyunca, bu yaz tüm yaptığım, 22 kavanoz turşu kurmak ve çömleğe konserve sığır eti koymaktı.
Will, este verano... Io único que he hecho es llenar 22 jarras de condimento... meter cecina en una vasija de barro... y me dije a mí misma :
Sen neden yeni turşu almıyorsun?
¿ Porqué no consigues nuevos pepinillos?
Turşu da lütfen.
Con pepinillos.
Kayınbiraderim Hamamatsu'da bir turşu dükkanı işletiyor.
Mi cuñado tiene una tienda de pickles en Hamamatsu
Soğanlarla uğraşmak için biraz turşu getirdim.
Traje pepinillos para combatir la cebolla.
Kim bu turşu suratlı Harrington ile evlenmek ister?
¿ Quién se casaría con la avinagrada Harrington?
Böyle giderseniz yeni turşu ısmarlamam gerekecek.
Tendré que encargar otra remesa de pepinitos si sigue así.
Peynir, turşu ve yarım düzine hamsi.
Queso, pepinitos y media docena de anchoas.
- Turşu sana dokunuyor.
- Sabes que el escabeche te acalora.
Turşu suratlı..
Qué granujilla.
- Bay Trentino, biraz turşu alabilir miyiz?
Señor Trentino, ¿ nos trae la salsa?
Bir süre Kelly Campbell'ı göremeyeceksin çünkü k öpek mamasıyla alet dolabımda yaşıyor olacak. Çişini de turşu kavanozuna yapacak.
No verás a Kelly Campbell por un largo tiempo porque estará viviendo en el cobertizo de mi propiedad comiendo comida de perro y orinando en un frasco.
- Bir tane turşu yiyen şişko.
- Una buena y gorda trucha alemana.
Mısır ekmeği ve turşu getir bize ve biraz şarap!
Tomemos pan de maíz y pepinillos. Y algo de vino blanco.
Turşu suyu?
¿ Zumo de pomelo?
Çorba ve turşu kokusu mu alıyorum?
¿ Estaré oliendo a sopa y alcaparras?
- Turşu için teşekkürler.
- Gracias por la alcaparra.
Turşu üreticisi.
Productos.
Senin turşun. - Sen al. Ben genelde turşu yemem.
- Yo no acostumbro a comerlo.
Kim yere turşu attı?
¿ Quién ha tirado ese pepinillo?
Shizu, turşu getiren olmadı mı?
Shizu, ¿ no nos trajeron algunos encurtidos?
Eve dönmeni bekliyordum, Usta Ichi... biraz sakeyle turşu var.
Yo estaba esperando que llegara a casa, Maestro Ichi para tomar algo de sake con los encurtidos.
- Peynir ve turşu iyi mi?
- ¿ Te apetece queso y pepinillos? - Sí claro
Başka Afrikalı başlarımda var, turşu büyüklüğünde, dairemde.
Tengo otras cabezas africanas, reducidas, en mi apartamento.
- Jimmy, turşu gibiyim.
- Jimmy, estoy rendido.
Biraz tuza karşılık bir daha ki sefere turşu getireyim.
Cámbiemelo por sal y la próxima vez se lo entrego en salmuera.
- Kırdığım turşu için.
Por el tarro de conservas que rompí.
- Turşu mu?
¿ Conservas?
Biliyorum. Gazete ne diyor Bayan Börek-ve-Turşu?
- ¿ Qué dice el periódico?
Biraz turşu da getir.
Aw, vuelve bien. Traiga algunos encurtidos, también.
Turşu gibiyim. Gidip duş alacağım.
Estoy roto, voy a darme una ducha.
Güzellik o kelimeyle bir araya geldiğinde... değersizleşiyor canım. Senin orada müstehcen bir turşu... gibi duran o şeyinle de.
La belleza no tiene en absoluto nada que ver con esa palabra con esa cosa que tu tienes ahi colgando como un obsceno pingajo.
- Evet, bir de büyük turşu vardı.
- Y un pepinillo.
- Biraz turşu.
- Encurtidos de verduras