Tıbbı tradutor Espanhol
689 parallel translation
Fransız tıbbının onurunu şarlatanların oyununa karşı korumak üzere buradayım.
Defenderé el honor de la medicina francesa contra los rusos y de este charlatán.
Tıbbı yardıma ihtiyacım var ve bunu çabuk yapman lazım.
Necesito atención médica y la necesito pronto.
Dr. MacFarlane, korkarım tıbbı bırakmalıyım.
Dr. MacFarlane, lamento decirle que debo abandonar la medicina.
Tıbbı bırakmak mı?
¿ Abandonar la medicina?
Bana anatominin matematiğini öğretti ancak tıbbın şiirselliğini öğretemedi.
ÉI me enseñó la matemática de la anatomía... pero no pudo enseñarme la poesía de la medicina.
Bir saat önce adli tıbbın basına söylediğine göre kız, her ne kadar boğulma sonucu öldüyse de bereler, bir boğuşmanın yer aldığını gösteriyor.
Hace una hora, el juez ha informado a la prensa que aunque la muerte de la chica fue provocada por ahogamiento, sus magulladuras indican que hubo un forcejeo.
Tıbbın çaresizce bir sorundan el çekmek zorunda kalmayacağı bir seviye... sözkonusu olduğunda, o zaman Kiliseyi tedavi etmeden bıraktığı kimi ruhsal... rahatsızlıklar için eleştirebilirsin!
Cuando la medicina no tenga que dar un caso por perdido entonces podrá criticar a la Iglesia por dejar alguna enfermedad espiritual sin curar.
Mark Elliott tıbbı ne zaman keşfetti?
¿ Cuándo descubrió la medicina Mark Elliot?
Bugün hayat kurtarabilecekken... bu işe girmek için tıbbı bıraktın.
Abandonó la escuela médica justo para venir aquí cuando podría estar salvando vidas. ¿ Por qué?
Tıbbın bu biçimini tercih ediyorum.
Prefiero practicar esa clase de medicina.
Tıbbın tarihinde alışılmadık şeylerin tarihi yatar.
La historia de la medicina es la historia de lo inusual.
Bugüne kadar tıbbın görmediği bir tür radyasyonla karşı karşıya olduğumuzu söylemeye cüret edebilirim.
Me aventuraría a decir que hay algún tipo de radiación que la medicina nunca había enfrentado.
Bayan Resnick, tıbbın araştırması gereken çok şey var daha.
Sra. Resnick, en medicina todavía hay mucho que investigar.
"Tıbbın bulduğu en güçlü müshil" demiş doktor.
"El laxante más poderoso".
Bu da tıbbı komite kurumu. İyi.
- Hemos formado un comité médico.
Tatlım, modern tıbbın tüm gereklerini yerine getirmiş olmamıza rağmen, Yılan sokmasına karşı henüz denemediğimiz geleneksel bir yöntem daha kaldı
Cariño, aunque hemos hecho todo lo que la ciencia moderna recomienda, aún queda el remedio tradicional contra mordeduras, que aún no hemos probado.
Neden? Flemenk Tıbbı okudum, kendi teşhis ve tedavilerimi geliştirdim.
He estudiado Medicina holandesa, y he confeccionado mis propios diagnósticos y tratamientos.
Tıbbın acizliklerini azaltacak tek yol bu.
Y ocultar lo que no sabemos.
Radcliffe'ın tıbbı raporunu okudun mu?
¿ Ha leído el informe médico sobre Radcliffe?
- Tıbbı bilirsin. Ayrıntıları ister misin?
- Si sabe de medicina, le cuento los detalles.
Tedavidir. Tıbbın sosyalizasyonu gibi kavramları atın.
Abandonar las nociones de medicina socializada.
Dr. Korby, "Arkeolojik tıbbın Pasteur'ü" diye biliniyor.
El Dr. Korby, llamado "el Pasteur de la medicina arqueológica".
Yardım istasyonunda, doktor ve tıbbı malzeme varmış.
Dijeron que las estaciones de rescate tendrían equipos médicos.
Burası kütüphane burası da uzay tıbbı araştımalarının yapıldığı klinik.
Esa es la biblioteca y ahí la enfermería, investigación de medicamentos espaciales.
- McCoy. Eminim ki bizim tıbbımızı çok yüksek derecede geliştirebilir.
Podría aportar mejoras incalculables a la medicina, estoy seguro.
- Ona açıkla! - Tıbbı hekimlere bırak!
- ¡ Deje la medicina a los médicos!
İkisi de profesyonel tıbbın dışına çıktılar, haksız mıyım?
¿ Les prohibieron a ambos practicar la medicina?
Nedense ısrarla modern tıbbın akıl almaz yöntemlerine maruz kalıyordu. Ve aynı akşam saat 7 : 30'da öldü.
Sin piedad, fue sometido a los beneficios de la medicina moderna... y murió a las 7 : 30 de aquella noche.
Al tıbbını, köpeklere at.
Tira las medicinas a los perros.
Toplama kampları, bir tür insan deposu gibi. Bunların Alman tıbbının mükemmelleşmesi için kullanılmaması çok büyük bir kayıp.
Los campos de concentración ofrecen tanto material humano que sería una lástima no aprovecharlo para mejorar la medicina.
Bak, tıbbın her eylemi cismani kökene bir müdahale oluşturur.
Cada intervención médica constituye una injerencia en ese soporte material.
Munch ailesi, babalarının tıbbı uygulamalarını takip ediyorlardı bir kalabalık evden, Kristiania'nın daha yoksul bir ilçesindeki diğer bir kalabalık eve taşınmışlardı.
La familia de Munch, siguiendo la consulta médica del padre... se ha mudado de una casa atestada a otra... en los distritos más pobres de Cristianía.
O, uzay tıbbının belirli alanlarında çok yetenekli bir doktordur. Ama bu konuda yanılıyor.
Es una doctora competente en algunos campos de la medicina espacial.
O, askeri bir gemiydi. Patlayıcı ve tıbbı gereçlerle battı.
Era un barco militar y se hundió con municiones y material médico.
# Cesedi tıbbın hizmetine verildi.
Nos han entregado su cuerpo.
Geleneksel tıbbın onu kurtaracağını zannetmiyorum.
Su medicina tradicional no puede devolverle su salud.
Tıbbı malzemelerimi alacağım.
Sólo iré por mi Kit de Medicina.
Kimbilir duyduğu zevk ne büyüktü. Binlerce yıldır tarihini, tıbbını,... sihirbazlarının büyücülüğünü, dinini, siyasetini,... felsefesini dünyaya anlatamayan bir kültüre böylesine büyük bir olanak açılmıştı...
Qué alegría debió experimentar al abrir este canal de comunicación unilateral con otra civilización al permitir que una cultura que había estado muda durante milenios pudiera hablar de su historia, magia, medicina religión, política, filosofía.
Tarihimize, geçmişteki bilimimize, matematiğimize, tıbbımıza...
Nosotros tambien tenemos una historia, ciencias, matemáticas, medicina...
Onlar modern tıbbın icadı.
Ése es el método moderno.
Tıbbın ruhunu anlamak kolaydır.
El espíritu de la medicina es fácil de atrapar.
Modern tıbbın bir mucizesi.
Es un milagro de la medicina moderna.
yediklerine dikkat etmek zorundasın. Herhangi bir cinsel birleşmede dikkatli olun ben değil tıbbı kitaplar söylüyor... Sizin durumunuzda biri için riskli.
Debes de comer poco y recuerda que el coito, como dicen los libros de medicina,... es un riesgo.
Muhtemelen tıbbı bitirip zeki kızlarla evlenecekler.
Se graduarán de médicos y se casarán con reinas de fraternidad.
İşim, tıbbın deva bulamadığı ateistik rahatsızlıkları incelemek.
Examino aquellas enfermedades hereditarias donde el rigor de la medicina... no puede ser aplicado. ¿ Eh? ¿ Mi nombre? No puedo decirlo.
Onu 20. asır tıbbının ellerine teslim etme. Dr McCoy haklı.
No lo dejes en las manos de la medicina de este siglo.
Tamam, bakın... Eğer çocuğunuz olamıyorsa, yılmadan denemeye devam edin ve tıbbın sizi yakalamasını bekleyin, tıpkı Florence'la benim gibi.
Bueno, mire... si no pueden tener hijos, tienen que seguir intentandolo y esperar que la medicina los alcance como hizo con nosotros.
Modern tıbbın en son buluşu.
Lo último en medicina moderna.
Galiba eski moda tıbbı deneyeceğim.
De momento recurro a la medicina tradicional.
Narragansett deniz üssündekilere gidip gelip söyledim.. Deniz tıbbı konusunda en iyilere danışmanlık yaptım.. Viroloji konusunda en iyilerle..
He estado yendo de atrás para adelante con el Narragansett Naval todo el día... consultando a la mejor gente en la medicina marina... la mejor gente en virología.
Siz onu tıbbınızla kurtaramadınız, ama benim inancım kurtarabilir.
No podrá salvarla con su ciencia médica, pero mi fe puede.