Ulaştım tradutor Espanhol
3,608 parallel translation
Şu anda 39 haftalık büyüklüğe ulaştım.
Estoy 39 semanas más grande ahora.
Babamın şahsi bilgisayar dosyalarına ulaştım, ama içlerinde hiçbir şey yok.
Tuve acceso a los archivos del ordenador de mi padre, pero no hay nada en ellos.
En sonunda hepsinin kabahat suçu olarak kaydedildiğine ulaştım.
Y al final, Todos ellos dieron registrado como delitos menores.
Banka hesabına ulaştım.
Estoy con su cuenta bancaria.
Ulaştım.
Estoy en el lugar.
Lakin ona ilk ben ulaştım.
Excepto que llegué antes.
- Bir bakıma. Bay Thornhill'in cep telefonu kaydına ulaştım ve GPS verisine göre iki gün önce Columbus Circle'ın yakınlarındaydı.
Accedí a los registros del teléfono del Sr. Thornhill y según datos de su GPS estuvo cerca de Columbus Circle, hace dos días.
Sonunda Villeneuve'un araştırmacısı Gilles Riga'ya ulaştım. Kadını en son hayatta gören o.
Al fin he encontrado al investigador de Villeneuve, Gilles Riga, el último en verla con vida.
Onlarla sadece birkaç gündür beraberim ama şimdiden "ashigaru-sha" seviyesine ulaştım.
Solo he estado con ellos algunos días y ya llegue al rango de Ashigaru-sha.
Dördüncü katılımcıya ulaştım.
Acabo de contactar con la cuarta participante.
- Selam, sonunda ulaştım.
Hey, ahí estás.
18 yaşında kendi işimi kurdum ve 21 yaşıma geldiğimde ilk milyonuma ulaştım.
Empecé mi propio negocio a los 18 años y a los 21 hice mi primer millón.
Hedefe ulaştım.
Estoy en posición.
Tavsiyenizi dinledim. Haiti'deki danışmanıma ulaştım.
Bueno, hice como me sugeriste y llamé a mi supervisora en Haití.
Yüzbaşı McBride'ın çalışma arkadaşlarından birine ulaştım, Irak'ta Özel Harekat Komutanlığı Merkezi için çalışan Yüzbaşı Kagen.
He contactado con uno de los compañeros del teniente McBride, de la Fuerza Conjunta en Irak, un tal teniente Kagen.
Fakat, Sutton'ın bulunduğu son yeri araştırınca ki bu Paris, Interpol kayıtlarına girdim ve... Charles De Gaulle havalimanı vidyolarına ulaştım.
Pero usando el último paradero conocido de Sutton, que fue París, comencé con Interpol, y luego con el vídeo del aeropuerto Charles De Gaulle.
Sonunda ulaştım.
Por fin está hecho.
- Onlara ulaştım ve bakın ne buldum.
Pude pasarlos, y mira lo que encontré.
- Evet, ulaştım.
- Sí, yo los tengo.
Seni tüm bunlardan kurtarmaya çalışıyorum. Bu yüzden sana ulaştım.
Intento librarte de todo esto.
Siber saldırılar sırasında bazı gizli bilgilere ulaştım.
Pues bien, durante los ataques cibernéticos,
Onu engelledikleri zaman kaçmaya çalışmış ama yakalamayı başarmışlar ve kısa bir süre sonra olay mahalline ulaştığımızda bize teslim ettiler.
Cuando le dieron el alto, intentó escapar, pero pudieron detenerle y lo entregaron a nosotros, cuando llegamos al lugar del delito al poco rato después.
Kraya ulaştığımız anda..... başka bir birime transfer olacağım.
Tan pronto lleguemos a la bahía, me transferiré a otra unidad.
Ben ve arkadaşım böcek, aynı çözüme ulaştık. Böceğin kahverengi ve siyah olduğunu görüyorsunuz.
Mi amigo y yo, el escarabajo, hemos ambos alcanzado la misma solución, ve que el escarabajo es de color marrón y negro.
Lew'e benim için ulaştın mı?
¿ Tienes a Lew para mí?
Birçok kişiye ulaşmasını istediğinizi zannettim ve ben de ulaştırdım.
Y pensé que usted querría publicarla, así que la publiqué.
Bu bölümde duyuların nasıl geliştiğini çevresi ile ilgili bilgi toplayan mekanizmaların nasıl evrimleştiğini bunların ortaya çıkışıyla hayvanların farklı ortamlara nasıl ayak uydurduğunu bu duyuların, yaşamı yeni ufuklara nasıl sürüklediğini ve en sonunda da meraka ve zekaya nasıl ulaştığımızı göstermek istiyorum.
En esta película, quiero mostrar cómo los sentidos desarrollados, cómo los mecanismos que recogen información sobre el resto del mundo evolucionado cómo su aparición ha ayudado a los animales a desarrollarse en ambientes diferentes, cómo los sentidos han impulsado la vida en nuevas direcciones, y en última instancia, pudieron haberla llevado a nuestra curiosidad e inteligencia.
Elime yalnızca onun ve savunma bakanının ulaşabileceği son derece gizli birtakım belgeler ulaştı.
Recibí documentación con información clasificada que él y el Secretario de Defensa tendrían.
Aramaya devam et. Reid, Blake'e ulaştın mı?
- Reid, ¿ alguna noticia de Blake?
Kararı size bir saat için ulaştırırım.
Te la entregaré en una hora.
St. John Havaalanına ulaştığımızda, istikamet farketmez- -
Una vez estemos en el aeropuerto Saint John, prácticamente a cualquier destino...
Buna yaşam denmez kardeşim. Toprak, kıçımın çatalından yukarı çıktı da artık kafama ulaştı demek.
Esto, esto no es vivir, hermano esta porquería se me está subiendo tanto por la raja del culo que está empezando a filtrarce en mi maldita cabeza.
# Bende kanat var Sende kanat var # # Tanrı'nın tüm çocuklarında Kanat var # # Cennet'e ulaştığımda Her yerde uçacağım #
* Tengo alas, tienes alas * * todos los niños de Dios tienen alas * * cuando llegue al cielo, voy a volar por ahí * * voy a caminar por todo el cielo de Dios *
Serbest çalışanlarımızdan biri bize ulaştı.
Uno de nuestros trabajadores independientes nos ha contactado.
Programı paylaşmasını istedim. Bu yüzden bir flash diske yükledim ve ona ulaştırdım.
Quería publicar el programa, así que se lo llevé en un USB.
Umarım Daisy sana mesajımı ulaştırmıştır.
Espero que Daisy le diera mi mensaje.
İsteğine ulaştın mı?
¿ Obtuviste lo que deseabas?
Yüzde 100'e ulaştığımızda, "tamam" diyeceğim, siz keseceksiniz.
Cuando lleguemos al 100 por ciento, diré ya, y cortan.
Politikacı düşmanlarımın özel bilgilere ulaştığında neler yapabileceklerini biliyoruz sanırım.
Sé lo que haría mi adversario político si consiguiera información confidencial.
Kurula ulaştırmadan önce bulgularım hakkında konuşamam.
No puedo hablar de mis conclusiones antes de que se las de a la junta. Sería...
Departmanım size ulaştırmaya çalışacaktır.
Mi departamento se asegurará de que la tenga.
Görmek üzere olduğunuz olay yerine ulaştığımızda Martin Yeager bağlanmış ve katledilmişti.
Cuando llegamos a la escena del crimen que están a punto de ver, Martin Yeager estaba amordazado con cinta adhesiva y había sido masacrado, y su esposa, Gail, había desaparecido.
Bir bayrağa ulaştığımızda herkes besbelli, apaçık yolda koşmaya devam ediyordu.
Llegamos a esta bandera, y todo el mundo siguió corriendo por el camino obvio... el camino abierto.
Cameron, Mariga'ya bizim ulaştığımızı inkar etmiyor bu da demektir ki idam mangasından kurtulmak için Cameron ne isterse onu söyleyecektir.
Cameron no nos niega el acceso a Mariga, lo que significa que va a cantar la canción que Cameron quiera para evitar el pelotón de fusilamiento.
'Müzakere sonuçlarına ulaştığımız gibi...'... meslektaşlarımla birleşme için karara varacağız.'
Tan pronto como tengamos los resultados de la consulta, tomaré una decisión en colaboración con mis compañeros...
Bizi yardım edebilecek birine ulaştırabilir ama sen özür dilemedikçe yapmayacak.
Puede guiarnos a alguien que puede ser capaz de ayudarnos, pero no lo va a hacer a menos que te disculpes.
Ayrıca henüz sana söyleyemeyeceğim bir hikâye konusunda bizi bazı bilgilere ulaştırabilir. Ama bunun için onu mutlu etmemiz lazım.
Y es posible que pueda guiarnos a información que puede ayudar con una historia que no te puedo contar todavía, pero para hacer eso, tenemos que hacerla feliz.
Aslında size radyodan yardım istemek için ulaştık.
De hecho os llamamos por radio porque queríamos ayuda.
Ulaştırma Bakanlığı'na acıyorum ama 30 yıldır görülmemiş bir kavşak tıkanmasına yol açacağım.
Me siento mal por el Ministro... pero voy a causar el peor embotellamiento en 30 años.
Sana ulaştı mı?
¿ Ha hablado contigo?
onu diğer devlerden korumak. Bu plân başarıya ulaştığında devlerden ilk kez bir toprağımızı geri almış olacağız!
mientras que mueve la roca. será la primera vez que reconquistemos la tierra de los Titanes.