English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ U ] / Uman

Uman tradutor Espanhol

71 parallel translation
Kendisini onurlandıracağınızı uman bir hanımefendinin yanında Sayın Varville Baronu için Loca A'da bir yer olacak.
Habrá un asiento en el palco A para M. Le Barón de Varville con cierta dama que espera tener el honor de su presencia.
Ünlü bir profesör olmayı uman kişi benim.
A mí me gustaría convertirme en profesor célebre.
Yeni muhabiriniz olmayı uman bir bayan.
La nueva reportera, o eso espera.
Sovyetler Birliği, tehlikeli provokasyon olarak nitelendirdiği Uman Körfezindeki... Amerikan gemileri konusunda Birleşik Devletleri sert bir şekilde protesto etti.
La URSS ha protestado ayer contra lo que llamó "serias provocaciones de navíos americanos en el Golfo de Omán".
" Tanrı, birisinin kendine bir ekmek parçası vermesini uman bir dilenci gibi kımıldamadan bekler.
"Díos espera como un mendigo, que se encuentra de pie... "... silenciosamente ante alguien que pueda darle un mendrugo de pan.
Kurtulmak için benden medet uman bir insanın!
Una vida que me pidió que la ayudara.
Duygusal tepki uman bazı insanlar... genelde Vulkanlıları soğuk bulur, aslında onlar sadece...
Algunas personas que esperan una respuesta emocional piensan que los vulcanos son fríos, cuando más bien son...
Herhalde buradan ufacık bir medet uman hastaları insafsızca reddetmekle, kamu hizmeti yaptığını düşünmüyorsun?
Realmente cree que está prestando un servicio a este país... cada vez que se niega a operar a uno de estos tipos.
O kişinin kendisi olacağını uman birine bunu itiraf etmek tuhaf geliyor. Burada sadece bir ikiyüzlüye yetecek yer var. Sakın inkar etme.
Es gracioso confesárselo a quien la pretende.
İşsizlik çekini bekleyen, vergi dairesinden mektup getirmeyeceğimi uman, onları terkeden sevgiliden mektup getirmemi bekleyen insanları düşündükçe keçileri kaçırıyorum.
Me pongo malo de pensar en toda la gente que depende de mí para sus cheques, esperando no recibir una factura de Hacienda, que les deje la novia o una convocatoria de jurado.
Niles yeniden birleşmeyi uman ayrı bir çift olarak, korkarım gittiğiniz bu yol...
Niles, para ser una pareja que espera reconciliarse, me temo que han escogido un camino por el...
Colin temiz bir kağıt gibi... renklendirilmeyi uman bir kağıt.
De algún modo, Colin es un papel en blanco esperando ser coloreado por los que lo rodean.
Lexi de tıp fakültesine kabul edildi. Daha çok çocuğa ulaşmayı uman Opus 118 yapılan bağışlarla yaşıyor.
Nick es violoncelista profesional, y Lexi ha sido admitido en la facultad de medicina.
Bir sürü boş atölyeniz var, 142 Oberkampf Sokağında bir tane mevcut mesela. Belediye Binasında bir toplantı binası uman yüzlerce kadın var.
Y ahora imaginen que estamos a 17 de marzo de 1871...
"İltifatla çıkar uman kişi"
"el que busca favor mediante adulación".
Senin derleyip toplayacagını uman ve anneleriyle yaşayan tembeller.
Jomo's sólo vende carne de primera, a clientes selectos.
Hepimiz aramızdaki sorunluları biliriz... dikkat çekmek isteyen, öyküler yazma girişiminde bulunan ve bu uzaylı ziyaretinden para kazanmayı uman talihsiz suçluların.
Todos nos damos cuenta de los problemas... de los buscadores de atención y de los criminales que han intentado fabricar historias acerca de esta... visita alien
Bir kraliçeye layık olduğunu uman bir kral.
Un rey y digno, espero, de una reina.
Birilerinin onlar için geleceğini uman askerler.
Esperando que alguien venga por ellos.
Bu şoke olmaya gelen ve çıkıp gitmeyi uman insanlar için.
Esto es algo que asusta a muchas personas y esperanzadoramente se van.
Bu yazarlar için de doğru yaşayacak bir şeyler yaratmayı uman.
Eso también es cierto en los escritores. Esperamos crear algo duradero.
Ben sokakta insanlardan medet uman bir serseriyim.
Pero yo soy un vagabundo que depende de la gente de la ciudad.
Belki sen bizi... ( ilaçların üstüne ) sifonu çekmeni uman insanlar olarak tanıyorsundur.
Quizá nos conozcas como las personas cuyos sueños tratas de arrojar a la basura.
"Sevgili Nora," "Bunu hiç okumamış olmanı uman bir yanım var."
Mi querida Nora, hay una parte de mí que espera que nunca leas esto.
Sadece yeni arkadaşlar edinmeyi uman yeni öğrenci olduğunu düşünecek.
Creerá que es la chica nueva que espera hacer amigos.
Battery Park'da balık tutmayı uman çocuklar ağlarında bunu bulmuş.
Dos niños que pescaban en Battery Park recibieron un poquito de carne.
Sanki benim Marki olmayı uman her tüccar ve çiftçiye ilgi duymama imkan varmış gibi.
Como si pudiera interesarme en cualquier pobre comerciante que quiere ser marqués.
Tek uman ben değilmişim galiba.
Supongo que no era el único que esperaba tener suerte.
Hala onları görüyorum tüm o çaresiz kadınları, güçleri yetmediğinde birinin onları bulup kurtarmalarını uman kadınları.
Todavía las veo a todas esas mujeres indefensas, superadas por la situación esperando que alguien las encuentre y las rescate.
Çünkü, fırınların etrafında dolaşıp dinozor görmeyi uman çocuklar görüyorum.
Porque a mí me suena a niños abriendo hornos esperando ver dinosaurios.
Seni mutlu etmeyi uman, isteyen, dua eden aynı kadınım ben.
Soy la misma mujer que ha estado esperando, deseando, rezando para hacerte feliz.
Chaz'le anlaşmamız beklemek zorundaydı çünkü uzay kampında, sarhoş bir astronotun ciddiyetle olan kavgasından daha fazlasını görmeyi uman bir oda dolusu çocuk vardı.
Discutir con Chaz iba a tener que esperar porque había una habitación completa de niños esperando que hubiera más en el campamento espacial que mirar a un astronauta borracho luchar con la gravedad.
Bu tekne Amerika Birleşik Devletleri'ne varmayı uman göçmen işçileri kaçırıyordu.
Es un barco que estaba contrabandeando trabajadores inmigrantes con el objeto de tratar de ingresar a los Estados Unidos de América.
Herkesin eğlenmesini uman biri olmak bana hiç uymuyor.
Me cansaría de pretender todo el tiempo que me divierto con otros.
Cesetler olmasını uman sen değil miydin?
¿ No eras tú la que esperaba ver cuerpos muertos?
Ancak tüm gözler, tüm karşıt görüşlere rağmen beklenmedik bir şekilde toplantıya gelip Cenevre'deki günün yuvarlak masa toplantısında mavi enerji olarak adlandırdıkları hediyeyi takdim etmeyi uman Ziyaretçilerin başkomutanı Anna'nın üzerinde.
Pero todos los ojos están puestos en la comandante de los visitantes, Ana, quien ha aparecido inesperadamente, entre la oposición esperando presentar su avanzada tecnología conocida como energía azul como un presente en la mesa redonda de hoy en Ginebra.
Belki de onu öldürmeyi uman biri koydu.
Puede que alguien más lo hiciera, buscando matar.
Elbette bu durumda mağazanın CEO'su olmama karşı çıkan büyükbabamın kardeşleriyle evliliğimin iş anlaşması olmasını uman yatırımcılarla birçok ortakla ve seni incitecek annemle savaşmak durumunda kalabiliriz.
Correcto. Por supuesto, es posible que podríamos luchar. Los hermanos de mi abuelo quienes se opusieron firmemente a que... heredera la tienda departamental, porque soy hijo de una hija... los inversionistas que esperan un matrimonio de fusión y adquisiciones... la multitud de inversionistas... mi madre que podría herirte.
Gelecek papanın kendilerinden çıkmasını uman Colonna ve Orsini Haneleri çevremizdeki köprülere, yollara, kalelere el koyacak.
El Papa Inocencio no vivirá mucho tiempo. La familia Colonna y los Orsini, cada uno guarda la esperanza de nombrar al próximo Pontífice.. Aprovecharán los puentes, las carreteras, las fortalezas que nos rodean.
Dünyayı keşfedebilmeyi uman bir parçam var hala, bilirsin ya?
Hay una parte de mí que todavía quiere salir y explorar el mundo.
Lincoln Center, ağızlarıyla müzik yaparak ödülü kazanmayı uman bu gençleri gururla yeniden ağırlıyor.
El Centro Lincoln le da la bienvenida a todos estos jóvenes aspirantes que esperan ganar un trofeo creando musica con sus bocas.
Erkenden salıverileceğini uman tek kişi Ayn değil.
Ayn no es la única esperando una pronta liberación.
Washington saatiyle, bugün saat öğleden sonra 1'i biraz geçerken Başkan Kennedy her insan kadar canlı genç, güçlü, dinç şüphesiz 5 yıl daha bu ülkeyi ve batı dünyasını yönetmeyi uman bir insandı.
Por la hora de Washington poco después de la 1 : 00 de la tarde el presidente Kennedy estaba vivo como cualquier ser humano. Joven, fuerte, vigoroso y mirando a los cinco años venideros para liderar este país y el mundo occidental.
Ama içimde ikinizin de fikrinizi değiştireceğinizi uman bir şey vardı.
Pero había una parte de mí que esperaba que ustedes... Que ambos cambiaran de opinión.
Doğruyu söylediğini varsayalım. Ki benden daha çok bunu uman biri yoktur.
Está bien, supongamos por un segundo que estás diciendo la verdad y nadie más que yo espera que sea así.
Paul, bizden medet uman 600.000 kişi var.
Paul hay 600.000 personas que dependen de nosotros.
Olabilir. Güzel ve genç kızım seçimini... beyin için büyücüden medet uman 19 yaşındaki bir gençle haber programlarından ucu ucuna kaçmış aşağılık bir araba satıcısına kadar düşürmüş durumda.
Mi hermosa y joven hija ha acotado sus chances a un chico de 19 años que necesita pedirle un cerebro al hechicero y a un vendedor de autos de mala muerte que escapó por poco de un especial de Dateline.
Mücevher çalmayı uman genç hırsız çok daha değerli bir şeyi çalmıştı.
El ladrón que buscaba robar una joya, nunca se imagino... Que había robado algo más valioso.
İnanmayabilirsiniz ama New York Emniyeti bile Örümcek Adam'ın dönmesini uman kalabalığa katıldı.
Lo crea o no, incluso la policía de Nueva York se unió al coro de los neoyorquinos, que desean el regreso del lanzador de telarañas.
Brezilya'da üç çocuğun YouTube'da Rio de Janeiro'dakl polis şiddetlni ve siyasi yolsuzlukları anlattığı vldeo Olimpiyatlar sırasında beledlye başkanı olmayı uman Antonio Santos'un ve başka bazı politikacı ve polislerin tutuklanmasına sebep oldu.
La reciente sensación en YouTube de tres niños en Brasil que expusieron la brutalidad policiaca y la corrupción política en Río de Janeiro resultó en la detención del candidato a la alcaldía, Antonio Santos, así como de otros políticos prominentes y miembros de la policía.
UMAN
Hijo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]