Unidad tradutor Espanhol
12,426 parallel translation
Bu birimde uzaylı olgusu üzerindeki çalışmalarıma ve kayıp kız kardeşimi aramaya devam edebiliyordum.
A través de esta unidad, pude continuar mi trabajo en el fenómeno extraterrestre, y la búsqueda de mi hermana desaparecida.
- Aynı birimdeyiz aslında. - Öyledir. İki kelam edeceğim.
Estamos en la misma unidad.
Uzman nişancı. Ekibinin en iyisi. 500 metrede açık alanda hareket eden hedefi kusursuz vuruyormuşsun.
Tirador experto, el mejor de su unidad, tengo oído... perfecto en una prueba con blanco móvil a quinientas yardas.
Duyduğumuz kadarıyla ajan Büro'nun cinsel suçlar biriminde çalışmış ünlü bir profil uzmanı.
La agente, dicen, es una perfiladora de renombre que solía estar con la unidad de delitos sexuales.
Birlik ve birleşik kolluk kuvvetleri tarafından öldürüldüğünü öğrendik.
Abdul Abbas fue abatido en Mali, en África del Norte... por lo que nos dicen las fuentes fue la fuerza especial 24... una unidad del comando conjunto de servicios de operaciones.
Kısa bir süre önce El Kaide lideri Abdul Abbas'ı öldüren 24. Birlik'in bütün üyeleri radikal islamcı Ansar Dine tarafından şafak vaktinde trajik bir şekilde pusuya düşürüp öldürüldü.
Todos los miembros de la fuerza especial 24... la misma unidad que recientemente abatió... al líder de Al-Qaeda Abdul Abbas... fueron trágicamente emboscados y abatidos... por el grupo extremista islámico los Defensores de la Fe antes del amanecer.
Bütün ekibim öldü.
Toda mi unidad está muerta.
Ansar Dine sizin birimin tümünü yok etti.
Según ellos, tu unidad al completo fue masacrada... por los Defensores de la Fe.
Abbas'ı yakalayan birimle birlikteydim.
Estaba con la unidad que capturó a Abbas.
Çavuş Ballard ve birimi sizin özgürlüğünüz için savaştı.
La sargento Ballard y su unidad... luchaban por su libertad.
Sen... Onlar benim bütün birimimi öldürdüler!
Eres... ¡ mataron a toda mi unidad!
Bunu elde etmek için tüm birimimi öldürdü.
Por eso asesinó a mi unidad.
Ama senin birliğin tümden... yok edilmişti...
Pero toda su unidad fue... fue...
Tamam, biriminizin isyancılar tarafından saldırıya uğradığı zamandan başlayalım.
Bien, vamos a empezar cuando su unidad fue atacada por los insurgentes.
Özel Kuvvetler birimi bunu keşfetti, ve SOC bir insansız hava aracı ile onları öldürttü, o uçağın pilotu Savcılığa giderken öldürüldü.
Una unidad de Fuerzas Especiales descubrió esto, y SOC hace que los maten con un dron, y cuando el piloto del dron intenta hacerlo público, es asesinado.
Biliyorsunuz, Bay Bishop'un bilgisayarından bir flaş diske bazı bilgiler, makbuzlar ve sizin işinizle ilgili notlar indirdim.
Ya sabes, uh, me descargado una unidad flash de datos desde el ordenador del Obispo, y tenía recibos y notas en su, uh, el empleo.
McCarthy ve birliği 36 saat önce gittiler, ve henüz onlardan haber yok.
McCarthy y su unidad salieron hace 36 horas y no se sabe nada de ellos.
- Evim mülteci kampına döndü. Kızımın odası, tanımadığımız insanlara yoğun bakım servisi oldu.
- Mi casa es un campo de refugiados, la habitación de mi hija una unidad de cuidados intensivos para extraños.
Bu nedenle, tüm birimin öldürüldü.
Por eso, toda tu unidad fue asesinada.
Odelle Ballard'ın birliğinin Mali'de öldürüldüğünü babama söylediğim zaman, o sorularını yinelemeye başladı.
Cuando le dije a mi padre sobre que la unidad de Odelle Ballard fueron asesinados en Malí, empezó a preguntar otra vez.
Ve şimdi tüm birimin, arkadaşlarının hepsi gitti.
Y ahora toda la unidad, tus amigos, se han ido.
722 Foster Hill Drive, Danbury.
722 Fomentar la unidad colina, Danbury.
Birliği son Afganistan görevinden sekiz ay önce dönmüş.
Su unidad regresó... de su misión más reciente... hace ocho meses.
Kartelin bilinen bütün üyeleri özel tim tarafından yakalandı.
Teníamos una Unidad Especial Conjunta vigilando a todos los miembros conocidos del cártel.
Dorney Siber bölüme bilgi veriyor. - Hemen tam bir rapor istiyorum!
Dorney está en ello con la unidad de Delitos Cibernéticos.
- Bu bir genotiplenme ünitesi.
Esta es una unidad de genotipificación.
Ve eğer doğruysam, sen de bir sıralar Zarubin Grup denilen Spetsanz Özel Kuvvetler Birimini yöneten aynı Anton Velov'sun.
Y si estoy en lo cierto, eres el mismo Anton Velov quien una vez dirigió una Unidad de Fuerzas Especiales de la Spetsnaz llamada El Grupo Zarubin.
İkisi, Reddington'ın lehine bu görev gücünü kullanıyor.
Los dos han estado usando a esta unidad para cumplir los deseos de Reddington.
Echo 23 olay yerine intikal ediyor.
Unidad 23 de camino.
Echo 28 olay yerine intikal ediyor.
Unidad 28 de camino.
Bir ünite daha kan lazım.
Necesito otra unidad de sangre.
Harwood Operasyonunun bir parçasıymış. Managua'da, Sandinistasları izleyen gizli bir gözetleme ekibi.
Formaba parte de la operación Harwood, una unidad de vigilancia encubierta que acabó en Managua para controlar a los Sandinistas.
Şey, birim kapatıldı.
Bueno, la unidad se deshizo.
- 64. Ekip tünele giriyor.
Unidad 64 entrando al túnel.
Biz bir birimiz.
Somos una unidad.
Kapsama birimini saklamak için sahipsiz reaktörü kullanmak yani.
Utilizar el reactor abandonado para ocultar la unidad de contención.
- Otomat değiştiriliyor.
La unidad ha sido reemplazada.
K-9 ekibini ara, köpekler Powers'ın binasının etrafını araştırsın.
Llama a la unidad canina, que hagan un rastreo para buscar cerca del edificio de Powers.
Özel Kuvvetler arkamı kollar.
- Lo tendré. La unidad de emergencias me cubre.
- Üst katın durumu kötü.
La unidad superior completamente involucrada.
Yanık Ünitesi'ne alın.
Prepárenla para la unidad de quemados.
Üst kat komşusunu Şikago Hastanesi'nde Yanık Ünitesi'ne aldıklarında öğrendiklerine göre yangından önce biri tecavüz edip orada ölüme terk etmiş.
Cuando lo aceptaron a la vecina de arriba en la unidad de quemados del Chicago Med, ellos descubrieron... Antes de que ella se quemara, que alguien la violó y la dejó por muerta.
Jimmy Metcalfe Özel Tim tarafından mı öldürüldü?
¿ Jimmy Metcalfe fue asesinado por la Unidad de Respuesta Armada?
O zaman aleti sıfırlayıp alarm işareti verecek.
Y cuando eso ocurra, su unidad se reajustará y mandará una alerta.
Seninle, bu birimin geleceği hakkında biraz hoş beş edeceğiz.
Tú y yo vamos a tener una charla sobre el futuro de esta unidad.
Ne yazık ki, birliğimin geri kalanı değil, bir insansız hava aracı ile öldürüldüler.
Por desgracia, el resto de mi unidad no, ya que fueron asesinados por un dron.
Biliyor musun, nişanlısı annenin birliğindeydi?
Su prometido estaba en la unidad de mamá.
Krull'un göğsündeki öge Demon Core'dan besleniyor kümelenmiş halde alt düzey bir plütonyum.
La unidad del pecho de Krull está alimentada por un Núcleo del Demonio, una masa subcrítica de plutonio.
Çete Büro Amirliği'nden Holden'i hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas a Holden, el jefe de la Unidad Antipandillas?
Şubemiz havaalanında.
Nuestra unidad está en el aeropuerto.
Ben buna katılmıyorum işte çünkü benim şubem havaalanında değil.
no me haré cargo de eso... porque mi unidad no está en el aeropuerto.