Unvanını tradutor Espanhol
647 parallel translation
- Ama unvanınızı, malınızı kaybettiniz.
- Habéis perdido rango y tierras.
Dickon bir şövalyeydi. Ağabeyiniz küçük bir aksilik yüzünden unvanını geri aldı.
Dickon era caballero, y vuestro hermano le despojó de las espuelas.
Ama bugün, onunla savaşmak ayrıcalığına sahip olanlar... asker unvanını hak eden biri varsa, bu kişinin, o olduğunu bilir.
Pero quienes tuvieron hoy el privilegio de servir a su lado... saben que, si hubo algún hombre digno del título y rango de soldado... fue él.
Ve düşündük ki şampiyonluk unvanını 6 ya da daha fazla ay kadar elimizde tutarsak, para kazanabiliriz.
Sí, pensábamos que si podemos retener el título seis meses o más, habría dinero fácil.
Bu film, General Heinrich von Lüttwitz... ve onun 47. Tank Birliğiyle karşılaşıp şerefli ve ölümsüz... "Bastogne'un Bitkin Bitirimleri" unvanını kazanan...
Esta historia es sobre norteamericanos y está dedicada a aquéllos que conocieron al General Heinrich von Lüttwitz y su Cuerpo Panzer 47 que se ganaron el honorable nombre inmortal de...
Unvanının ve mallarının lağvedilmesini talep ediyoruz. Üniversitenin yeniden açılmasını! Bakanların yeniden görevlerinin başına dönmelerini.
Exigimos que le quiten su título de nobleza, su propiedad, que se abra la Universidad, que los ministerios vuelvan a sus funciones, que el Rey la expulse, y que abandone Baviera inmediatamente.
- O zaman, hükümdarlık unvanınız kutlu olsun!
Os saludo con este título real.
Sonra Tony Zale'in unvanını elinden alacak ve dünyadaki herkese nasıl biri olduğunu gösterecek.
Luego le arrebatará el título a Tony Zale y así demostrará al mundo Io que es y Io que vale.
Rocky Graziano son altı aydır başına gelen talihsizlikleri üzerinden atıp,.. ... kendisini nakavt etmiş tek adamı yenerek unvanını elinden alabilecek mi?
¿ Podrá Rocky levantar cabeza ante las acusaciones sufridas en los últimos seis meses y lograr arrebatarle el título al único hombre que Io ha noqueado?
1931'de Mickey Walker orta sıklet unvanını bıraktığında kiminle mücadele etti?
Cuando en 1931 Mickey Walter renunció al título del peso medio... ¿ quiénes se disputaron el cinturón?
- Unvanınızı iade edeceğim.
- Restauraré vuestros títulos.
Çıplak bir generalin unvanını söylemek de zordur.
Desnudo, tampoco distingues a un general.
Bu Azabu daki herkesi gururlandırır..... kendi masörlerimizden birisi en üst seviyede masör unvanını elde edecek.
La gente de Azabu se enorgullecería... al escuchar que uno de nuestros propios masajistas ha obtenido el máximo rango.
Eserin adı, Yedi Ayinin Savunusu idi. Bu sayede Papa Hazretleri Krala "İmanın Savunucusu" unvanını verdi.
Se llamaba Defensa de los S ¡ ete Sacramentos, por lo cual fue nombrado "Defensor de la Fe" por su santidad, el Papa.
" Hükümdarımız Lord Henry'nin şüphesiz ve mutlak unvanını...
" Se os acusa de voluntaria y maliciosamente negar y privar...
Ülkenin her yanındaki sadık uyruklar bu yemini etti. Hepsi Majestelerinin unvanını hakli buldu.
¡ La ley se sometió a todos los leales súbditos del pais y todos declararon... justo y bueno el titulo de su majestad!
Evet, Neaps End'li Ron Obvious kendisine bir Anglikan katedralini yiyen ilk kişi unvanını kazandıracak girişimine başlamak üzere.
Tengo tres criaturas y no sé qué hacer. No tengo trabajo, no tengo seguro, no tengo dinero. Estoy totalmente arruinado.
Böylece Frederick, Essenbeck adını ve unvanını elde edebilir.
Y Frederick podrá obtener el apellido y el título de Essenbeck.
Siz alt düzeysiniz demiyorum, sadece unvanınız.
No quiero decir que usted sea inferior, sino el título.
Emekli olup kenara çekildiği takdirde Kont de Bleuchamp olarak unvanının tanınması.
El reconocimiento de su título de conde cuando se retire a la vida privada.
Evet, Neaps End'li Ron Obvious kendisine bir Anglikan katedralini yiyen ilk kişi unvanını kazandıracak girişimine başlamak üzere.
Bien, allá va. Ron Obvio, de Neaps End. En un intento que podría convertirle en el primer hombre que se come... toda una catedral anglicana.
Unvanınıza saygımdan dolayı sizi tutuklatmıyorum.
Por respeto a su condición no le hago detener.
İngiltere kralı unvanını taşımaya layık olmayan bir adam.
Un hombre indigno de ostentar el título de Rey de Inglaterra.
Ya da doktor mu demeliyim? Ya da albay, ya da unvanınız her neyse.
O doctor, coronel, o como quiera que le llamen.
Halkın Sanatçısı unvanını elinde tutuyor.
Lidera al Artista del Pueblo.
Kurada ona Buck Roan'ın şampiyonluk unvanını elinde bulunduran Hint boğası Sunshine çıktı.
Le tocó el toro campeón del momento el brahman Viejo Risueño, de Buck Roan.
Bu gece, kalenin mabedinde nöbet tutacağım ve şafakta sizin elinizden yüceltici şövalyelik unvanını alacağım.
Esta noche velaré en la capilla de su castillo y, cuando salga el sol, recibiré de su mano el noble nombramiento de caballero.
Şafakta, şövalye unvanını alacaksınız.
Cuando salga el sol, le nombraré caballero.
Bu sebeple de bana şövalye unvanını vermenizi rica ediyorum.
Por lo tanto le imploro que me nombre caballero.
Ünvanımı sana devredeceğime gerçekten inandın mı?
¿ Realmente pensabas que te pasaría el título a ti?
Başı sıkıştıkça salak babasından yardım alan, unvan düşkünü kızın teki.
Loca por los títulos y un padre estúpido que la protege con su dinero.
Bu yüzden kendisine bu alayın onbaşısı unvanı veriyorum.
Por lo tanto, lo designaré soldado del regimiento.
Bu şekilde şampiyonluk unvanı maçına hemen çıkarsın.
Así combatirás enseguida por el campeonato.
Unvanı kazanmadın, Charlie!
Tú no ganaste el título, Charlie.
O zaman da unvan maçına bir yumruk uzaktaydın.
Estabas sólo a un golpe de conseguir el título.
Ünvanı olan biriyle hiç tanışmadınız mı?
¿ Nunca había conocido a nadie con título?
Babam hâlâ insanların unvan taşıdığı olduğu dünyada yaşıyor.
En el mundo de mi padre la gente usa títulos.
Unvanın çok büyük diye burada ölecek miyim yani?
¿ Debo morir por no comprometer su buen nombre?
Ünvanını aldığın zaman, İngiltere'nin kralını korumak için kudretini, kalbini ve kılıcını vermeyi taahhüt ettin.
Al ser armado caballero, juraste que tu brazo, corazón y espada defenderían al verdadero rey de Inglaterra.
Senin unvanın vardı.
Tienes un título.
Bir isim, bir unvan mı olacaksın?
¿ Ser un nombre, un título?
O unvan sizi aldatmasın.
No deje que el título lo engañe.
Programdan önce, unvan almıştınız!
Ud fue nombrado caballero justo antes de esa transmisión.
Kralın yeni unvanıyla ilgili fikrimi de söyleyeyim.
Os daré también mi opinión sobre el titulo del rey...
Zira tasarı, hem Kralın yeni unvanıyla, hem de Kraliçe Anne'le evliliğiyle ilgili.
Pues se refiere al nuevo titulo del rey y a su matrimonio con la reina Ana.
Nasıl olduğunu da Tanrı bilir... ben de şimdi suç ilamı... ve Kralın unvanı hakkında düşüncelerimi açıklamaya karar verdim.
Dios sabe cómo, descubriré ahora mi pensamiento... sobre la nueva ley y el titulo del rey.
Ama unvanımın onayı konusunda eminim.
Pero estoy decidido a que se reconozca mi título.
Bunun gerçek olduğunu kanıtlayabilirsem çağın keşfini yaptığım için kesinlikle şövalyelik unvanı verirler bana.
De probar que es genuino sin duda, me harían Caballero por el descubrimiento científico mayor de la era.
Kraliçemin bana haber vermesi sonucu öğrendim.. Şövalye Ünvanınızda geri alınmıştır....... Altın Kolyeyi iade edin.
Así como la Reina le dijo le retiramos el título de caballero y su Vellón del oro
Ortağımı zerafetle ve onu kendinden geçiren gelecekteki unvanıyla selamladınız.
A mi compañero saludáis con grandes predicciones y ha quedado fuera de sí.
Unvanım Halkın Sanatçısı.
Mi ocupación es Artista del Pueblo.