Uzerimde tradutor Espanhol
944 parallel translation
Üzerimde biraz para vardı, ama... ciddi değildim.
Tengo algo de dinero tuyo, pero no iba en serio.
- Üzerimde tek bir kuruş bile yok.
- No tengo un centavo.
Üzerimde yeni bir şey var.
Tengo puesto algo nuevo.
- Üzerimde kalsınlar.
- Prefiero dejármelos puestos.
Üzerimde kullanacakları tek şey bir dürtü.
Lo único que no tienen contra mí, es el móvil.
Üzerimde palto da yok!
- Ponte esto.
- Üzerimde para yok. Ben -
No tengo dinero encima.
Üzerimde taşıdığım tek şeyi.
Lo único que yo llevaba.
[Üzerimde hiç ip yok.]
No tengo más hilos
[Üzerimde hiç ip yok.]
No hay hilos en mí
[Üzerimde hiç ip yok ama beynim var.]
No tengo hilos Pero soy inteligente
[Üzerimde hiç ip yok.]
No tengo hilos
Üzerimde bu kadar yok.
Más de lo que traigo conmigo.
- Üzerimde pembe sabahlığımla.
- Con mi bata rosa.
Üzerimde büyük etkin olduğu muhakkak ama tabii ki sonunda kazanan ben olmalıydım.
Usted ha sido un estímulo para mí. Pero obviamente yo debía ganar.
Üzerimde onun pijaması olmasaydı, kulağımdan tutup atardı.
Solo sigo aquí porque llevo su pijama. Si no, me echaría a la calle.
Üzerimde kötü durdu, değil mi?
Me sienta mal, ¿ no es así?
Üzerimde büyük bir sorumluluk var bayan, büyük sorumluluk.
Tengo una gran responsabilidad, señora. Una gran responsabilidad.
- Üzerimde olan bu!
- Es todo lo que tengo.
- Üzerimde deneyebilir miyim? - Elbette!
- ¿ Puedo probármelo?
Üzerimde bu kadar var.
No tengo más.
Üzerimde deney mi yapıyorsun ne?
¿ Soy una especie de experimento?
... Üzerimde Eastman denen bir ağırlık var.
... llevo a cuestas una cruz llamada Eastman.
Üzerimde çok fazla yük var.
Necesito desahogarme.
Canyon City'e gidiyorsan numune üzerinde olmalı. Üzerimde.
Encontré una veta, le lleve una muestra a Brade.
Üzerimde nasıl duracak diye merak ettim.
Quería ver cómo me quedaban.
Üzerimde ölüm kokusu var.
Todavía llevo conmigo el olor de la muerte.
Üzerimde bu kadar var.
Es todo lo que llevo encima.
Üzerimde acayip bir yorgunluk var.
Es pronto.
Üzerimde ki Birleşik Devletler Ordusu üniformasını... uzun yıllardır, gururla taşıyorum.
He llevado el uniforme del Ejército de los EE. UU....... la mayor parte de mi vida adulta. Y lo he llevado con orgullo.
- Üzerimde parmak izi bırakıyorsun.
- Estás dejando tus huellas en el brazo.
Üzerimde taşımaktan sıkıldım.
Estoy harta de llevar colgajos puestos.
Üzerimde hiç yok.
No tengo nada encima.
Slim, hadi buradan çıkalım. Üzerimde dinamit var, patlamak üzere.
Slim, Vámosnos de aquí Hay dinamita, va a volar todo.
Üzerimde bir jeolog olduğumu anlatan bir koyun postu var.
Yo tengo un papel, que afirma que soy geólogo.
- Üzerimde değil!
- Bueno, no conmigo.
Üzerimde silah yok kovboy.
No llevo pistola, vaquero.
Üzerimde bir Zero vardı. Altımda iki Mitsubishi.
Un avión japonés sobre mí, dos Mitsubishis debajo...
Üzerimde para yok.
No tengo dinero conmigo
Sokağa düşmeyeceksiniz. Üzerimde para yok. Şimdi kızımı alıp gidiyorum.
No llevo dinero, pero acompaño a mi hija y volveré hacia las ocho.
Üzerimde para edecek sadece bu silah kemeri var.
Todo lo que tengo de valor, es este cinturón.
Üzerimde böcekler varmış gibi mi duruyorum?
- ¿ Tengo monos en la cara?
- Üzerimde silah yok.
- No llevo nada encima.
Üzerimde olduğunu mu sanıyorsun!
¡ No creas que lo llevo aquí conmigo ahora mismo!
Üzerimde para yok.
No llevo dinero.
Haydi sallanma. Üzerimde başka para yok, inanın bana lütfen.
No tengo más dinero.
Üzerimde ölecek.
Este ahora se muere, este se muere.
- Üzerimde biraz para var.
Me queda algo de cambio.
Üzerimde hiçbir hakkın yok, yok!
No tienes derechos sobre mí. ¡ Ninguno!
Üzerimde silah yok, silahşör.
No voy armado, pistolero.
Üzerimde gizli bir belge taşıyorum.
Tengo un documento secreto...