Uğrayacağız tradutor Espanhol
252 parallel translation
Ama önce buraya uğrayacağız.
Primero entraremos aquí.
Philip ve ben Londra'ya giderken kısa bir süre New York'a uğrayacağız. Noel haftasını Willie Wyler ile beraber geçireceğiz.
Phil y yo pararemos en Nueva York por un breve tiempo, en nuestro camino a Londres, vamos a pasar el fin de semana de Navidad con Willie Wyler.
Ama yolda bir yere daha uğrayacağız.
Debemos hacer un alto en el camino.
Ama önce bir kaç dakikalığına tiyatroma uğrayacağız.
Pero antes debo parar en mi teatro por dos minutos.
Benim eve de uğrayacağız nasılsa. Bu elbise buruşmaya başlamış.
De todos modos tendré que pasar por mi casa.
Giderken benim eve uğrayacağız.
De camino pararemos en mi casa.
Sizi iyi ağırlamışlar mı diye bakmak için yarın uğrayacağız.
Subiremos mañana para ver si le tratan bien.
- Uğrayacağız. - Her gece ona kadar açığız.
Abrimos hasta las diez todas las noches.
Eğer Dünya'ya alelacele, bir seyahat rotası ve tüm kaynaklarımız olmadan dönmeye kalkarsak... benim düşünceme göre... başarısızlığa uğrayacağız.
Si tratamos de improvisar el regreso a la Tierra sin planes adecuados sin los recursos suficientes pienso que fracasaremos.
Önce bir mezarlığa uğrayacağız.
Primero nos detendremos en un cementerio.
Fotoğraf sizde kalsın. Gene uğrayacağız.
Dejaré las fotos, si sabe algo me llama.
Sadece bir bardak şampanya için beş dakika uğrayacağız.
Iremos cinco minutos, sólo a tomar una copa de champán.
Personel dairesi burası. Oraya daha sonra uğrayacağız.
El Departamento de personal.
- Uğrayacağız.
- Pasaremos a verlo. - Está bien.
Ben'e uğrayacağız
Tenemos que ver a Ben.
İki yere daha uğrayacağız. Sonra bu akşamlık iş biter.
Haremos dos paradas más y luego nos iremos a dormir.
Uğrayacağız.
Eso haremos.
Ama, dört yere daha uğrayacağız.
tenemos cuatro paradas más hoy.
Yarınki sözlüde büyük bir hezimete uğrayacağız Ted.
Mañana nos van a poner un cate como un camión, Ted.
Önce senin evine uğrayacağız.
Primero, iremos a tu casa.
Tamam, daha sonra uğrayacağız.
Bueno, volveremos más tarde.
Her ikimiz de değişimi uğrayacağız, ama her ikimiz için de kaybedecek bir şey yok.
Ambos tendremos cambios, Pero no existe nada que podamos perder los dos
O arada, eski arkadaşın Mösyö Charles'a uğrayacağız.
Mientras tanto haremos una visita a su viejo amigo Monsieur Charles.
- Tekrar ediyorum, saldırıya uğrayacağız. - Geri çekilme botu nerede?
¿ Y la nave de evacuación?
Hayal kırıklığına uğrayacağız, ama sizi yanlız bırakacağız.
Estaremos desilusionados, pero los dejaremos solos.
Kaptan, bir saldırıya uğrayacağız.
Capitán, estamos a punto de ser atacados.
— Aman Tanrım, neler oluyor? Şimdi ya osuruğumuzu tutup ani yanışa uğrayacağız ya da osuruğumuzu salıp tüm gezegeni öldüreceğiz.
¡ O dejamos de tirarnos pedos y ardemos espontáneamente o nos los tiramos y matamos el planeta!
Uçuş sırasında Paris'e uğrayacağız. 18 saat sonra Memphis'te olurum.
Voy a recoger una carga en París, así que estaré en Memphis en 18 horas.
Dönüşte bara uğrayacağız ve sana özel bir şarkım var.
Luego iremos al bar y te cantaré una canción especial.
Eğer benim doğru kişi olduğumu düşünmüyorsanız hayal kırıklığına uğrayacağım, ama tabii dava her şeyden önce gelir.
Si usted cree que no soy la persona... será decepcionante, pero la causa es lo primero.
Arada uğrayacağı çok yer var ama yarın öğlen oraya varırsınız.
Es un vuelo largo. Hace varias paradas, pero llega allí mañana.
Söylesenize size uğrayacağımı düşündüğünüz için mi bu sabah dışarı çıktınız?
Dígame una cosa. ¿ Ha salido esta mañana porque esperaba mi visita?
Uğrayacağını bilmiyordum. - Lütfen. Kaybedecek bir dakikamız bile yok.
De haber sabido que vendrías, habría ordenado la habitación.
Ama yeniden dostlar arasında olmakla mutluyum. Evimize daha sık uğrayacağınızı umarım.
Me satisface encontrar a mis amigos, espero que reanudará sus costumbres y que le veremos a menudo por casa.
Uğrayacağınızı tahmin ettim.
Pensé que se pasarían.
Henry Kissinger'ın ne zaman... uğrayacağını bilmek imkansız, değil mi? - Ah!
¿ Quién sabe si aparecerá Kissinger?
Precedium'un Doğulu Birlikler tarafından saldırıya uğrayacağı inancıyla adamlarımız gece gündüz havada.
El Precedium está tan convencido de que habrá un ataque sorpresa, que tienen a los muchachos en el aire noche y día.
Uğrayacağımız çok yer var daha.
Aún tenemos que ir a muchos otros lugares.
Bak burası son uğrayacağımız yer, tamam mı?
Esta es la última parada, y llegaremos.
Esir düştüğünde tecavüze uğrayacağınızı bilmiyor musunuz?
¿ Has pensado en ser capturada?
Notlarınızı almak için uğrayacağımı söylemiştim.
Vengo a recoger sus apuntes.
Ve kanalımızın bu nedenle uğrayacağı maddi zararın tamamından sorumlu oluyorsun.
Y te haríamos responsable de todas las pérdidas que sufriéramos.
Öncelikle uğrayacağımız bir yer var.
Primero debemos ir a otra parte.
Arkadaşlar toplandı. Uğrayacağımızı söyledim.
Tiene una reunión y le dije que vendría.
Siz ve eşiniz gemide ve uğrayacağımız limanlarda serbest olacaksınız.
Mientras, Vd. Y su esposa serán libres a bordo, y donde paremos. Como mis invitados, digamos.
- Operaya gitmeden buraya uğrayacağımızı bilmiyordum. Gülümse ve partiye katıl.
Mira no sabía que pasaríamos aquí en el camino, así que pon tu cara de fiesta y aguántate.
Maça giderken buraya uğrayacağımızı söyleyebilirdin.
Podrías haberme dicho nos detenemos aquí cuando nos fuimos.
Kısa sürede bu davalarda ilerleme kaydedilmezse dava açmak için zaman aşımına uğrayacağının farkında mısınız?
¿ Sabe que si no progresamos pronto en estos casos cuando tengamos al culpable el delito habrá prescrito?
Buraya uğrayacağınızı öğrendiğim zaman heyecandan bayılacaktım.
Cuando me enteré de que vendría, me mató.
Ve ikiniz bir hafta boyunca bizimle kalmak zorundasınız gel, Sana uğrayacağım
Y los dos tendrán que quedarse aquí con nosotros una semana, ¿ sí? - Claro. - Ven, los llevaré.
Görüşlere göre Rasputin adeta yıllar içinde şeytani bir güç kazandı, Suikasta uğrayacağı zaman, bunu gerçekleştirecekler onu öldürmenin neredeyse imkansız olduğunu gördüler.
La noción de que él era de hecho malvado tomó fuerza años después cuando los conspiradores que querían matarlo encontraron que era casi imposible hacerlo.