Valiente tradutor Espanhol
9,001 parallel translation
Cesurca.
Es valiente.
Lester, en başından bunun ezber bozan bir iş olduğunu Dr. Masters ve Virginia'nın yaptığı şeyin cesurca ve korkusuzca olduğunu ve beni de cesur ve korkusuz yaptığını biliyordum.
Lester, yo sabia desde el principio que esta obra fue innovadora, que lo que estaban haciendo el Dr. Masters y Virginia era valiente y sin miedo, y me hizo sentir valiente y sin miedo, tambien.
Çok cesurmuşsun.
Bueno, eres una chica valiente.
Yine de, cesurca.
Aún así. Eres valiente.
Cesaretli değilim de neyim?
¿ Soy valiente o qué?
Çok akıllıca bir hamle.
Un valiente intento, incluso inteligente, Srta. Mills.
Cesur olmaya çalışıyor ama içinde, gözlerinin ardında bir şeyler olduğunu görebiliyorum.
Intenta ser valiente pero puedo ver algo que pasa por dentro suyo, detrás de sus ojos.
Bunun anlamı, daha akıllı ve daha yürekli olacağım ve kızım korktuğunda ona en güzel ninnileri söyleyeceğim.
Significa que seré inteligente y valiente y le cantaré a mi hija las mejores nanas cuando esté asustada.
- Karşında kadın olunca çok cesursun.
Eres bastante valiente cuando es sólo una mujer.
Biliyor musun Jordan bir çok cesur insanla tanıştun ama sen dostum, sen en cesurlarısın.
Ya sabes, Jordania, He conocido a un montón de gente valiente en mi vida, pero usted, amigo, yo diría que eres el más valiente.
Asla tahmin edemezsin. Bir tek ben cesaret ettim. Dinle, laboratuvarda ceset var.
Nunca dirías que fui la única valiente...
Acayip öfkeliydin. McDougal'a koydun mu oturttun.
Fuiste valiente al enfrentarte a McDougal.
Tamamen yanlız ve cesur.
Sola y tan valiente.
Cesur bir mücadeheleden sonra, boğuk bir uyku.
No volverá a despertar luego de tan valiente pelea.
Ama burada, çok cesur bir kadın görüyorum ve mirasımı devam ettirmek için her şeyi yapacağım.
Según mi parecer, veo a una mujer muy valiente, y haré lo mejor posible para honrar nuestro legado.
Senin gibi tüm kalbinle sevmek, cesur bir insan olmayı gerektirir.
Solo una persona valiente entrega su corazón como tú hiciste.
sen çok cesursun, Steve, Sende Hayley, bunca şeyden sonra onun tarafında olduğun için.
Eres muy valiente, Steve, y tú también, Hayley, por estar a su lado pasando por esto.
Hayır, baban zeki ve yürekli biriydi ;
No, tu padre era un hombre brillante y valiente.
Sen, hayatım boyunca tanıştığım en cesur ve en güçlü insansın.
Eres la persona más valiente y fuerte que he conocido.
Ne kadar cesurca.
Porque eso es muy valiente.
Cesur.
Valiente.
Ne kadar da cesur.
Muy valiente.
Benim hatırım için cesur olmalısın.
Debes ser valiente, por mi bien.
- Cesur kızım benim.
Mi valiente pequeña.
Beğendim, öfke dolu.
Me gusta, es valiente.
Zarif, mütevazi, ama cesur...
Es elegante, discreto, valiente sin embargo...
Bence buraya gelip de "ilk turumu atıp kameraya çekilmek problem değil" demek,
Creo que es muy, muy valiente que llegaras, diciendo,
Çok cesur ve bir o kadar da korkak.
Tan valiente, y sin embargo tan temeroso.
Hem cesuruz hem de korkağız.
Tan valiente, y sin embargo tan temeroso.
Çok cesurdun.
Fuiste muy valiente.
Çok cesurca hareket ettiniz.
- Fue una acción valiente.
Ne yani beni vuracak mısın? Seni hanım evladı bebe. Sence o kadar cesaretin var mı?
Qué, ¿ vas a dispararme, marica? ¿ Crees que eres lo suficientemente valiente?
Cesur çocuk.
Chico valiente.
Küstah ve cesur bir tümör.
Quiero decir, este tumor es valiente y descarado.
Çok cesur bir çocuksun sen!
¡ Eres un niño muy valiente!
Saray muhafızları cesurca girdikleri çatışmayı kaybettikten sonra, o, ailesi ve genç torunları da dahil içeride vurularak öldüler.
En el interior, él y su familia, incluyendo sus nietos pequeños, son muertos a tiros cuando su guardia de palacio perdió su valiente batalla para defenderlo.
Cesur ve zeki biri olduğunuzu biliyordum ama olası bir hırsızı tek başınıza karşılayacak kadar cesur olduğunuzu tahmin etmiyordum.
Sabía que era fuerte e inteligente pero nunca sospeché cuán valiente... Enfrentarse a un potencial ladrón sola.
O zaman sandığımdan çok daha cesurmuşsunuz. Çünkü bana söylenene göre burada eski oturan kişi cadıların kralıymış.
Bueno, entonces es incluso más valiente, ya que me dijeron que el inquilino anterior no era otro que el notorio rey de las brujas.
Merhaba, az önce yaptığınızın çok cesurca bir şey olduğunu söylemek istedim.
Hola. Solo quería decir que lo que hiciste fue muy valiente.
Biliyorsun ki Boğa ringe hayatta kalmak için.. Son derece cesur olmalıdır.
Sabes que el único momento en el que el toro sobrevive en la arena... es cuando ha sido extremadamente valiente.
Çok cesur birisin.
Tú eres extremadamente valiente.
Yanına gidip ona selam verecek cesareti hiç bulamamıştım.
Solo que... nunca he sido lo bastante valiente para ir y saludarle.
Archie'nin ne kadar cesur olduğuna inanamamıştım.
No me podía creer lo valiente que era Archie.
Cesur olmak hiç korkmamak değildir.
Ser valiente no es no tener miedo.
Evet, bu cesur, kaslı, sağlıklı kovboyla kim iyi anlaşmaz ki?
Claro que sí, ¿ quién no iba a llevarse bien con este machote valiente y en buena forma?
Ne kadar zeki ve cesur birisiniz.
Es un hombre tan valiente e inteligente.
Davayı kişiselleştirmesiyle ilgili cesur yorumundan bahsetmiyorum bile.
Eso sin mencionar tu valiente sugerencia... de que puede que esté demasiado implicado.
Sadık olduğunu senden cesur mücahitin olmadığını.
Que eres leal, que no hay Muyahidín más valiente que tú.
Bence çok cesur bir kadınsın.
Yo encuentro que eres muy valiente.
O cesur bir kız.
Ella es una chica valiente.
Senin beni düşündüğün gibi biri olmak istiyorum...
Quiero ser valiente.