Veloz tradutor Espanhol
1,237 parallel translation
Çocuk, hızlı olduğunu biliyorum, ama şeyi nasıl çözeceksin?
Sé que eres veloz, pero ¿ cómo planeas...?
Daha küçük, daha hızlı, daha ucuz, daha iyi.
Más chico, más veloz, más barato.
Bir CD ROM sürücüsünün kullanışlı olabilmesi için, taşınabilir ve hızlı olması gerekir...
Para ser efectivo, nuestro CD-ROM debe ser portátil y debe ser veloz.
Kral olarak bu dengeyi anlamalı ve tüm yaratıkları saymalısın, sürünen karıncadan, sıçrayan antiloplara kadar.
Como rey, debes comprender ese equilibrio y respetar a toda criatura. Desde la diminuta hormiga, hasta el veloz antÍlope.
# Hiçbir kralın yapamadığı gibi
Tan fuerte y tan veloz
hayır, bu hızlı ileri sarma.
No, ese es para avance veloz.
Profesör Keenbean proton parçacığı büyültme gibi bir alet üretti.
El profesor Rayo veloz inventó un maximizador de partículas de protón.
Profesör Keenbean ile kimya dersiniz başlamak üzere.
Es hora de su clase de química con el profesor Rayo veloz.
Ben, Profesör Keenbean, Rich Endüstrisinin en son buluşunu takdim ediyorum...
Yo, el profesor Rayo Veloz, les mostraré el más reciente invento de Industrias Ricón :
- Keenbean, bu müthiş.
- Rayo veloz, eso es fantástico.
Peki o toparlak, Profesör Keenbean?
¿ Qué me dices del obeso profesor Rayo veloz?
Panikleme, Keenbean, birşeyler düşünürsün.
Cálmate, Rayo veloz, algo se te ocurrirá.
- Keenbean?
- ¿ Rayo veloz?
- Keenbean!
¡ Rayo veloz! - ¡ Rayo veloz!
- Hey, arabayı Fast Eddie'den ödünç aldım.
- Me prestó el auto Eddie El Veloz.
Merhaba, Hızlı?
Hola, Veloz.
Gözden bile daha hızlı bir el.
La que es más veloz que el ojo.
Bn. Simpson, hızlı kasa her zaman en hızlı ilerleyen kasa değildir.
Sra. Simpson, la caja rápida no siempre es la más veloz.
Bir ateş topu için oldukça hızlısın!
¡ Eres veloz como un rayo!
Bende bir kedinin refleksleri var. Ve bir çıtanın hızı.
Debo decirte que tengo los reflejos de un gato... y soy veloz como una mangosta.
Ya arabası daha hızlıysa?
¿ Y si su auto es más veloz?
Bu ekonomi amaçIı üretilir, hız için değil.
No es veloz.
Hey hazırcı, bir ufacık biplemeyi bulamadınız be!
¡ Hey, veloz! ¡ ¿ No puedes encontrar un pequeño beep de mierda?
Evet, kırılganlığım son haddinde.
Si, mi debilidad ha sido alcanzada por una motora veloz.
Eskiden hızlıydın.
Tú eras muy veloz.
Hala hızlı mısın?
¿ Sigues siendo veloz?
Arkadaşım, Koşan Fare ile tanış. Bizim öğretmenimiz.
Este es Alce Veloz, el maestro de escuela.
İngiliz çocuklarına da öğretiyor musunuz Bay Koşan Fare?
¿ Enseña también inglés, Sr. Alce Veloz?
Daha hızlı!
¡ Más rápido, más veloz!
Hızla ilerleyen bilgisayar çağında... televizyon ortamı... evrensel toplumları birleştiriyor.
En nuestra veloz era informática... es el medio televisivo... el que une a nuestra comunidad global.
İnanıyorum ki hızla ilerleyen bilgisayar çağımızda... birbirimizi evrensel toplumlara bağlayan televizyon aracıdır... ve televizyon habercileridir, haberci olarak hizmet veren... dünyayı evimize getiren ve evimizi de dünyaya götüren kişilerdir.
Creo que en nuestra veloz era informática... es el medio televisivo el que une a nuestra comunidad global... y es el periodista de TV quien funciona como mensajero... trayendo el mundo a nuestros hogares y nuestros hogares al mundo.
Dur bakalım hızlı çocuk.
Bueno, bueno, muchacho veloz.
Güçlü ve hızlıydı, ve sonra ortadan kayboldu.
Es fuerte y veloz, y luego simplemente desapareció.
Her şey çok hızlı olup bitti.
Ha sido tan veloz. Todo es tan veloz.
Parmağını kesmişsin, hızlı kesimci.
Te has cortado el dedo, "cuchillo veloz".
Bağ köşkümde uyurken, her öğleden sonra uyuduğum gibi. Amcan, o kuşkusuz rahat saatimde, sinsi adımlarla geldi yanıma elinde bir yaman zehir şişesiyle kulaklarımdan cüzamlar akıttı içime. Öyle düşman ki bu zehir insan kanına civa hızıyla delip dolaşarak vücudun sokakları olan damarlarını sirkenin sütü kesmesi gibi akışkan ve hayat dolu kanını pıhtılaştırıverir.
Durmiendo en mi jardín, como acostumbraba por la tarde a esa hora insospechada tu tío se acercó sigiloso con jugo de esencia ponzoñosa en un frasco y en los portales de mi oído vertió el elixir ulcerante cuyo efecto es tan perjudicial a la sangre de un hombre que, veloz como el mercurio recorre los orificios y conductos naturales del cuerpo y con repentina fuerza lo posee y coagula, como gotas de cuajo en la leche, la sangre más pura y robusta.
Huysuz, seri ve ayrıca yanına hiçbir şey almıyor.
Es malo, veloz, y no se anda con cuentos.
lnsandan yaklaşık 15 kat daha güçlü ve 10 kat daha hızlıdır.
Es 15 veces más tuerte y 10 veces más veloz que cualquiera.
Bu hızlı ve şaşırtmacalı oyun, kıvrak bir zeka... ve hızlı refleksler gerektirir.
Es un juego espectacular, rápido, que requiere una mente veloz y reflejos todavía más rápidos.
Arabayı birkaç kilometre ötede bırakıp başka araba çaldılar. Polisle hızlı bir kovalamaca oldu.
Los ladrones dejaron el coche... y escaparon en otro... en una veloz persecución.
Ben hız tutkunuyum!
Soy un demonio veloz.
Bu ışığı da geçebilirsin!
No puedes hacer esto más veloz!
Sen de kendi Speedster'ini bulmuşsun.
Tú conseguiste una chica veloz.
Görünüşe göre bu şeyler çabucak kaçmak için tasarlanmamış.
Parece como si esta silla no estuviera hecha para un veloz escape.
! Rob - ama çok hızlı değilim!
- ¡ Soy muy veloz!
Çabuk olmalıyız!
¡ Veloz como un rayo!
Haydi, hemen saklan. Haydi!
Vamos, veloz como un rayo. ¡ Vamos!
Hızlı bir araban varsa onunla git.
Con un auto veloz, puede llegar.
Keskin zekalı ve fazla gevezesin.
Tienes una mente aguda y una boca veloz.
Hala hızlı mısın dedim.
Dije : ¿ sigues siendo veloz?
Bilgisayar çağında. " yı tanımlıyor.
Veloz Era Informática. "